Keyifli okumalar ve iyi eğlenceler!
🎼 Toygar Işıklı-Bırak sende kaybolayım
.....................................................
Kafamı berj koltuğun arkasına yaslamış gözlerimi tavana dikmiştim. Olan bitenleri kafamda tartıyordum. Artıları,eksileri bir araya getimeye çalışıyor,sanki havuz problemi çözüyormuş gibi zorlanıyordum. Kalbim her küçük olayda o kadar çabuk kırılıyordu ki.Bu benim bedenimi, ruhumu yıpratan temel özelliğim. Kurtulmaya çalışsam da üzerine bulaşan kan lekesi gibi çabuk çıkmıyordu. Kendimi bu huyumla kabul etmek istemiyordum çünkü olaylara olgun tepki vermemi zorlaştırıyordu.
Tabletimi elime alıp moda sayfalarını karıştırırken kapının zil sesi kulağıma doldu.Kaşlarım çatıldı.Gerçekten mi? Bu sinirle olmazdı.Cidden olmazdı. Derinden nefes alıp ağır adımlarla kapıya doğru yürüdüm.Kim geldiğini bilmeme rağmen "Acaba kimdi?" diye sordum.
"B-benim iştee! A-açsana bir yerlerim dondu burda!" Ses tonundan soğuktan titrediği belliydi.
Kollarımı bir birine kenetledim "Pardon duyamadım,parola neydi?"
"Dalga mı geçiyorsun,ne parolası? "
Sinsi şekilde gülümsedim "Parola bu değil?"
"Saçmalama da aç kapıyı dondum, dondum!" Donduğunu belli etmek için sesini yükseltmişti.
"Parola 'Saçmalama da aç kapıyı dondum , dondum' değil."
"Güzelim,burnumdan buz kristalleri sallanacak bak soğuktan, acı bana. "
Yüzümü öfke bürüdü "Beter ol!" Kapının kolunu çevirdim ve açtım.Ellerini jean pantolonunun ceplerine sokmuş titreyerek masum yavru kedi gibi yüzüme bakıyordu "Ne vardı?"
Titreyerek bir anda kapıdan içeriye sıvıştı "Gaddar mısın sen? Götüm dondu soğuktan!" Omuzlarımı kaldırıp indirdim.
Üzerindeki siyah şişme montunu çıkarıp portmantoya astı.Üzerine mavi sweatshirt giymişti.Altını ise mavi renkli jeanle tamamlamıştı. Ellerinin ve burnunun kızarmasından ne kadar üşüdüğü belliydi.Yanından geçerek soluna doğru yürüdüm.Peşimden ilerliyordu. Tabletimi berj renkli koltuktan aldım ve yanından geçmek için hazırlanıyordum ki bileğimden tuttu "Nereye?"
Göz devirdim "Ben odama çıkıyorum,işim var. Sen de takıl işte buralarda."
Kafasını teesüf edercesine salladı ve imaya bulaşmış tınıyla konuştu "Çok misafirperversin(!)" Merakla yüzümü inceledi "Bu gün de fazla meşgülsün(!) Şimdi ne işin var? " Kaşlarını çattı.
Dik dik yüzüne baktım "Ojelerimi çıkarıp yenisini süreceğim."
Ağzı sahte hayretle açıldı,sinirden olduğunu sandığım şekilde güldü.Eli ile ağzını tutdu "Yüce yaradan, ne hayati anlam taşıyan işleri var(!)" Göz devirmekten kendimi alı koyamadım ve yanından geçip sinsi sırıtmayla merdivenlere doğru yürüdüm.Odamın içine geçip kapıyı kapattım.Görmek bile kalbimin hızını tetikleye biliyordu.Kafamı allah bullak ediyor, saçmalamama sebebiyyet veriyor.Aslında ters yaparken bile üzülüyorum ama iğnelerimi geçirmekten alı koyamıyorum kendimi.
Geçip makyaj masamın önünde durup beklemeye başladım.Kapıyı bir kere tıklattıktan sonra içeriye girdi,etrafa göz gezdirmeye başladı,küçük tebessüm belirdi yüzünde "Odan güzelmiş."
Gülümsemek istesem de aklıma dolan dünkü olaylar öfkemin diz boyu olmasına sebep oldu.Gözlerime yerleşen keskin bakışla kaşları çatıldı. Dilimi dişlerimde gezdirdim ve sinsi şekilde gülümsedim. Yüzümdeki ifade gerilmesine neden oldu.Gözlerim siyah renkli parfüm şişesiyle kesişti,onu elime alarak karşı tarafa fırlattım "Demek eski sevgilinle Amerika'ya gidiyorsun,ha pislik! " Atdığım şişeden yana kayarak kurtulmuştu.Mavilerini kocaman açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
17 Aralık (Final)
RomanceBoğazını temizlerken gözlerim tekrar gözlerine tırmandı "Deniz feneri biliyorsun ki karanlıkta gemilere yol gösteriyor." Gözlerim dolarken kafamı salladım. Derinden nefes alırken gülümsedi "Benim için sen deniz fenerini temsil ediyorsun. Gülüşünle...