Keyifli okumalar!
Yüzyüzeyken konuşuruz- Sandal
**************
Nazlı'dan
İnsan bazen nedenini bilmediği eylemleri gerçekleştirmeye kalkışır. Ne kadar frenlemeye çalışsa da bir anda yine anlamlandıramadığı eylemleri gerçekleştirirken bulur kendini. Bunları yaparken iç sistemin sürekli kalıbın dışına çıkmaman için seni uyarır, durman gerektiğini belirtir. Sen ona kulak verirsin. Ama illa ki, seni o kalıptan çıkaracak bir tetikleyici vardır. Kalıp seni öyle bir almış ki içine, onun dışında gerçekleşen olaylar seni tedirgin eder, kendini tanımadığın bir sokakta kaybolmuş gibi hissedersin. Bir yandan da bu kayboluş seni mutlu eder, içinde bir şeylerin oluşmasına neden olur. Acaba ben buraya ait değil miyim diye düşünürsün. Ama bu kısa sürer. Kendi benin buna izin vermez, tekrar seni içine alır. Çünkü yabancı olduğun durum sana iyi hissettirse bile orda savunmasız şekilde uzun süre kalamazsın. Kendini koruman gerekir.
On sekiz numaralı odanın önünde duruyordum. İçeri girmek hem istiyor, hem de istemiyordum. Garip bir heyecan ve merak duygusu tüm vücüduma hakim olmuştu. Ne kadar kendimi toparlayıp dizginlemeye çalışsam da heyecanımı yenemiyordum. Yaralanmadan önce konuşulanlardan sonra bana karşı tutumu ne olurdu tartamıyordum. Ya bana kırgınsa ve beni görmek istemezse? Bence o kadar umrunda değilsin Nazlı.
Gözlerimi kapattım. Derinden nefes aldım ve kapının kulpunu kaldırıp indirdim. Kapı aralandığında yatakta uzanan kişinin parlayan gözleri anında üzerime dikilmiş aynı zamanda dudaklarında kırık bir tebessüm belirmişti. Uyandığını öğrendiğimden beri gelmeyi çok istesem de içimde kendime dur diyen bir taraf vardı. O yüzden Dilay ile gelme fikrini rafa kaldırarak eve gitmiştim. Ama bu çözüm yeterli olmamıştı. Çünkü odada meraktan oraya buraya volta atmaktan başka bir şey yapamamıştım. İyi olduğuna dair haberi alsam da bu içimi rahatlatmamıştı. O yüzden beni engelleyen dürtüyü görmezden gelmiş akşam üzeri hastaneye gelmeye karar vermiştim.
Silik bir gülümseme ile hareket ederek yanı başında durduğumda gözlerini kısmış beni baştan aşağı süzüyordu. Birazdan yapacağım hareketi yapıp yapmamakta tereddütlüydüm. Ama hiç düşünmeden sadece içimden geldiği gibi davrandım. Ona sarıldım.
"Gitmedin..." Dudaklarımdan tek kelime döküldüğünde gülümsemem genişledi. Yatar pozisyonda olduğum için kollarım boynuna hafif dolanmış yüzüm sağ omzu tarafa denk düşmüştü. Hareketimin onu şaşkına uğrattığını vücudunun verdiği tepki ile seze biliyordum. Dokunuşum vücudunun taş kesilmesine neden olmuştu.
"Sen kimsin?" Çatallamış sesle dudaklarından dökülenlerle kaşlarımı çattım. Dikkat ederek geri çekildim. Yüz ifadesi gereğinden fazla şaşkındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
17 Aralık (Final)
Roman d'amourBoğazını temizlerken gözlerim tekrar gözlerine tırmandı "Deniz feneri biliyorsun ki karanlıkta gemilere yol gösteriyor." Gözlerim dolarken kafamı salladım. Derinden nefes alırken gülümsedi "Benim için sen deniz fenerini temsil ediyorsun. Gülüşünle...