46. İlmek (part 2)

95 23 15
                                    



......




"Tamam," Duyduğum cevapla durduramağım için akan gözyaşlarıma, titreyen ellerim eşlik etti. Gülümsemesi yüzünde solarken ifadesi donuklaştı "Madem minnet borcunu ödemek istiyorsun, çağıralım Asu'yu, kocasını bırakıp Kılıçarslan'la evlensin." Cümlesinin bitmesi ile Sedat beyin ayağa kalkması ve Ceyhun'un yüzünün yan dönmesi bir oldu. Odaya yayılan ses ile gözlerim korkuyla irice açıldı. Tokat patlayan yanağını eli ile tutarken yüzü bana dönüktü. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Şaşkın şekilde ayaklandığım zaman, eli ağzına kapanan Zeynep hanım da endişe ile ayağa kalktı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Titreyen eli yanına düşen Sedat beyin yeşil gözleri,dolmuştu ve ilk kez pişmanlıkla kaplıydı. Elini tokatın atıldığı yanağından çekti. Kıpkırmızıydı. Yutkundu zorlukla "Yedimde tokat attın,sustum. On yedimde sana karşı gelirken vurdun, yine de sustum. İstersen gel yirmi birde de vur. Ama....Ah be baba,bari yanımdaki kadının karşısında bana saygı duy." Gözlerini kapatırken ikisinden de dışarı yaşlar süzüldü "Asu için beni can yeleği olarak kullanmaktan yorulmadınız mı?" Ellerini iki yana açtı "Ben...çok yoruldum." Düğümlenen boğazı konuşmasını zorlaştırıyordu. Gözleri anne ve babası arasında mekik dokudu "Ben Asu'ya verdiğiniz sevgiyi kıskanmıyorum. Derdim hiç bir zaman bu olmadı ki. Ben... sadece beni görün istemiştim." Bir süre kendine zaman tanıdı. Sedat bey dudaklarını bir birine bastırmış sadece dinliyordu. Zeynep hanım ise ağlamaktan başka bir şey yapmıyordu.

"Daha doğmadan görevim hazırdı benim. Yetmedi doğduktan sonra da yükler bindirdiniz sırtıma. O kadar bencildiniz ki ağırlığı ile baş ede bilir miyim diye düşünmediniz bile. Her yükün sırtımı büktüğüne kör oldunuz!" Elinin tersi ile sildi gözlerindeki yaşları "Ama artık üzgünüm,taşıyamıyorum. Elimden... bu kadarı geliyor." Gözümden yaşlar süzülürken bir kaç adımda yanına vardım. İki elim titreyen elinin üzerine kapandı. Benden yana dönmese de dudaklarında varla yok arası bir tebessüm belirdi. Düşen omuzları tekrar dikleşti.

"Varlığımda yokmuş gibi davranacaksanız, vurulduğumda da ağlamasaydınız." Kırık şekilde tebessüm etti "Şirketin başına geçireceğiniz tek evladınızı kaybedeceğiniz korkusu muydu,acınızın sebebi?" Zeynep hanım onaylamayarak kafasını sallıyordu sürekli.

Boğazını temizleme gereğinde bulundu Ceyhun "Eskiden sevdiğinize,fakat sevginizi gösteremediğinize inanırdım. Sonra aklımı bir soru kemirmeye başladı; Nasıl oluyor da o sevgiyi başkasına göstermeyi becere biliyorsunuz? Sonradan anladım, sizin sorununuz benim varlığımla." Hayalkırıklığı ile gülümsedi "Baba,kendimizi kandırmayalım. Sen kapıdaki köpeğe bile benden çok sevgi gösterdin." Elinin tersi ile akan göz yaşlarını durdurdu "Bundan sonra ister sev, ister sevme. Artık benim için önem arz etmiyor. İş mi diyorsun, tamam kabul. Kılıçarslan'la ne istiyorsan, yap." Parmağını havada salladı "Ama sakın sevdiğim kadınla arama başka birini sokmaya kalkma! Bu kadar sakin tepki vereceğime garanti veremem." Afalladığım zaman ayakta durmakta zorluk çekmiştim. İki kelime sizde deprem etkisi yarataya biliyordu. Mutluluk duymanız gereken bir durum olsa da ilk dakikalarda ne hissedeceğinizi şaşırıyordunuz. Hissetmek güzeldi ve ikileme sokuyordu insanı. Fakat duymak gerçekliğin ta kendisiydi.

17 Aralık  (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin