52.İlmek

105 18 229
                                    

Merhaba ♡ Oy atmayı ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın. Keyifli okumalar❤

🍷

Her gün gördün ölüyor.İzledin onu, Sen de geçtin.

Mehdi Sadiq×Noton-Səncə nədən?


Dilay'dan

"Nergisler!"

"Senin en sevdiğin çiçekler."

"Bu kadarını nereden buldun?"

"Beş eyaletteki herkesi aradım. Onlara karımın benimle evlenmesini sağlamanın tek yolunun bu olduğunu söyledim."

Diyaloglar, dev ekranda izlediğimiz "Büyük balık (Big fish)" filmine aitti. Film 2003 yılında vizyona girmesine rağmen hâlâ bazı küçük sinemalarda gösterime giriyordu. Pazar gününü birlikte geçirmeye karar verdikten sonra ilk önce sinemaya gelmek için anlaştık. Gürültüden uzak bir semtte olan, ahşap klübe tarzı, mütevazi bir sinemaydı. Bu yüzden kapasitesi çok büyük değildi. Salonda bizim dışımızda en fazla altı yedi kişi vardı. Haftanın sadece bir günü eski filmler için ayrılıyordu. İki film arasında kararsız kalsak da sonuç olarak "Büyük balık" filminde anlaşmıştık.

"Kim üç gündür tanıdığı birinin evlilik teklifini kabul eder ki? Çok saçma!" dedi Begüm hoşnut olmayan, kısık ses tonu ile. Solumdaki koltukta oturmuştu. Bir yandan elindeki mısırı midesine indiriyor, aynı zamanda da pür dikkat filmi izliyordu.

Sağımda oturan Nazlı'dan cevap gecikmedi "Adam ömrünün sonuna kadar kadını tanımaya gönüllü olduğunu vad ediyor işte." Ekranın ışığı yüzünü aydınlattığı için gülümsediğini göre biliyordum "Bence çok romantik."

"Yapma allah aşkına! Gerçekçi olalım. Ya adam beklediğin gibi çıkmazsa? O zaman da mahkemede 'Hakim bey,ilk başta romantik geldiği için bir karış aklımla evlendim. Ama gelin görün ki kutudan İphone yerine patates çıktı.' söylersin." Tespitine kısık sesle güldüm. Nazlı gözlerini devirerek ağzının içerisinde bir şey geveledi. İki farklı bakış açısı vardı ortada ve bana göre Begüm haklıydı. Tanımak için flört ede bilirdiniz fakat tanımak için evlenmek çok uçuk bir şeydi.

Filmin bir çok sahnesinde yine Nazlı ve Begüm ortak noktada buluşamadığı için tartışmış ve diğer kişilerden sessiz olmaları için uyarı almışlardı. Aralarındaki barış elçisi ise bendim. Bir ara Nazlı elindeki kola kutusunu, Begüm'ün kafasına fırlatmak istese de elinden almayı başarmıştım. Tekrar farklı fikirde olduklarında, son anda Begüm'ün benim koltuğumun arkasından Nazlı'nın saçına yapmak istediği hamleyi önlemiştim. Dinlenmek için izlemeye geldiğim film onların yüzünden bir eziyete dönüşmüştü.

Filmin son sahnesinde kulaklarıma adım sesleri doldu. Arkama döndüğümde salonun kapısı açılıp kapandı. Karanlık olduğu için izleyicilerin yüzü, ekran ışığının izin verdiği kadar aydınlanıyordu. Herhalde biri filmin sonunu beklemeden çıkmıştı. Önüme döndüğümde ekranda filmin bittiğini gösteren kayan yazılar vardı.

Salondan dışarı çıktığımız zaman sinirli bakışlarımı ikisi arasında gezdirdim "Bi' daha asla sizinle sinemaya gelmem! Zehir ettiniz filmi bana!" İkisi de suçlu taraf benmişim gibi bakıyordular. Bu komik bir kamera şakası olmalı!

Begüm "Alt tarafı bir iki yorumda bulunduk. Abartma istersen." dediğinde Nazlı da kafasını sallayarak ona destek oldu.

İkisine de inanmıyormuş gibi baktım.
Ellerimi belime yerleştirdim "Begüm, bunu Nazlı'nın saçlarına elini dolamaya hazırlanan sen mi söylüyorsun?" İkisi de aynı anda gür bir kahkaha atınca şaşkınlıkla baktım onlara.

17 Aralık  (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin