Kolpa & Nasıl Öğrendin Unutmayı
"Yusuf'un hislerinin sende karşılık bulmasına da sevindim. Seni ben değil, o daha çok mutlu ederdi zaten." Bunu söylerken gözleri dolmuştu. Cümleleri gayet kendinden emin bir şekilde kuruyordu. Ama sesinden, hareketlerinde daha önce sezmediğim hisler saklıydı. Zoraki bir gülümseme vardı dudaklarında. "Sen yeter ki mutlu ol" dedi ve dudaklarındaki o son tebessüm katiline yenik düştü.Dudakalarını düz bir çizgi haline getirdi. Daha çok şey söylemek istediği bariz ortadaydı. "Benden umudunu keseceğine göre artık içinde olduğum bu hayata da karışmazsın diye umuyorum" dişlerimi sıkarak dik dik baktım. Yüzüne karşı haykırmak istediğim her şeyi sızıyla içime döktüm.
"Sevmek sadece kavuşmak değildir Rüzgar"
Gözleri doluyordu, gözlerim doldu. "Ayrıca ortada karşılık bulan bir his varsa o da Sinem'in sana hissettikleri." Kollarımı göğsümde toplayarak bir iki adım attım. Ansızın gözüme çarpan dudaklarına hüzünle baktım. Onun her zerresi bir başkasına aitti artık. Hiç bozuntuya vermeden gözlerinin içine baktım. Bir şey diyecekmiş gibi dudağımı araladım ama paramparça olmuş kalbim izin vermiyordu. Ona daha fazla konuşmak istemiyordum. Kırgındım, tekrar bir araya toparlanamayacak kadar çok kırılmıştım. "İçimden bir şey söylemek gelmiyor sana." Başımla yolu gösterdim. "Hadi git şimdi, gecenin bir vakti karını yalnız bırakma" ne kadar kendimi tutmaya çalışsamda öfkeme yenik düşüyordum. Söylediğimi yaptı ve hızla arabasına binip gitti.
Koşar adımlarla odama çıkarak gün aydınlana kadar ağladım. Bir başkasının ona ait oluşu beni delirtiyorudu. Etim lime lime doğranıyormuş gibi bir acı çekiyordum. Telefonumdaki fotoğraflarına bakıp bakıp ağladım. Ona çok öfkeliydim. İlk defa onu 'unutmalı mıyım acaba?' diye düşünmüştüm. Bu düşünceyi kendime yakıştıramıyorum ama ben bu kadarını da haketmiyordum. Belki mecbur kalmıştır diye kendimi avutmaya çalışsamda affedilir bir yanı yoktu. Bunu kendime yediremiyordum.
Güneş pencereden içeriye sızarken kapı tıklatıldı.
"Nefes, burada mısın kızım?" Asasıyla birlikte kapıda bekleyen Hatice nineye baktım. Gözyaşlarımı hızla silerek ona doğru koştum "Evet buradayım" gözyaşlarımın verdiği etkiyle sesim boğuk çıkmıştı."Senin sesin neden kötü" hızla yutkunup yüzümde arta kalan gözyaşlarımı sildim. "Yeni uyandım o yüzden."
"Uyumak istiyorsan ben çıkayım" tam geri döneceği sırada onu durdurdum. "Hayır hayır uyumayacağım" Koluna girerek onu odadaki boş koltuğa oturttum. Elimi yüzümü yıkadıktan hemen sonra "Hatice nine seninle daha güzel bir yere gidelim mi?" Hırçındım. Daha da uzaklara gitmek istiyordum. Dün geceden sonra içim içime sığmıyor sürekli bir yerleri yumruklama ihtiyacı duyuyordum. Neyse ki sakinliğimi koruyup şimdilik gözyaşlarımla yaşıyordum içimdeki sızıyı. Hiç aklımdan çıkmıyordu; Rüzgar ve Sinem'in evliliği. Aynı cümle içinde kullanmak bile beni çileden çıkartıyordu. Dişlerimi sıkıp derin bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR'IN NEFES'İ
Teen FictionTANITIM~ BİLGİLENDİRME!! Göğsünde milyonlarca sim parçasını barındıran kadifemsi gökyüzünün altında ölümün kollarına koşarken başladı her şey. Bu başlangıç tesadüf bir karşılaşmayla taçlandırıldı ve kadın aşkın pençelerindeki o tatlı acıya mahrum ka...