13.BÖLÜM?KÖTÜ SÜPRİZ

860 72 9
                                    

.
.
.
.
.

Yaşam hızlı, ölüm hepsinden de hızlı..

Yaşam hızlı, ölüm hepsinden de hızlı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.
.
.
.
.

13.BÖLÜM

KÖTÜ SÜPRİZ

Sıcaklık bedenime nüfuz ederken kirpiklerimi kavuşturarak başımı bitkin bir şekilde koltuğa koydum. Bedenime bir cımbız girmiş ve bütün kötü enerjimi tek tek kopartmıştı sanki. Tenim tüm çıplaklığı ile cımbıza amade olmuştu. Bedenimden her ne giderse gitsin karşı koymuyor, her şeyi akışına bırakıyordum. Üzerimden atabildiğim her kötü bir enerjide ruhum gevşiyordu.

Sıcak koltuğa saçlarım tel tel serilmiş, başım kollarımın arasında uyudum uyuyacaktım. Bugün burada geçireceğimiz son geceydi. Hiç üzüleceğim aklıma gelmezdi lakin ciddi ciddi üzülüyordum. Bu dağ evinde çok güzel vakit geçirmiştik. Hayatımda hiç eğlenmediğim kadar çok eğlenmiştim. Tabii kaldığımız yerden ziyade yanımdakilerin etkisi vardı. İkizlerin olduğu bir yerde eğlenmemek mümkün değildi. Fatih'in onlara sataşması, Rüzgâr'ın ara buluculuğu hepsinin yeri ayrıydı. Fakat itiraf etmeliyim ki beni en çok rahatlatan şey Rüzgâr'ın varlığını hissetmemdi. Her dakika iyi mi kötü mü diye kontrol etmekten kendimi alıkoyamıyordum. Birkaç gündür buna epey alışmıştım. Her fırsatta gözlerim onu arıyor, yüzü gülerken görünce de derin bir soluk veriyordum. Ona bu derece bağlanmak kendime büyük bir haksızlıktı. Fakat kalleş bir kalbe sahiptim. Ve aşkta sözü geçen mantığım değil kalbim oluyordu.

Şömineden yankılanan odun çıtırtılarından başka hiçbir ses duyulmuyordu. Saat epey geç olduğu için diğerleri odalarına çekilmişti. Fakat ben odama gitmek yerine burada öylece alevleri izlemek istiyordum. Evi şu an bir tek güçlü yanan ateş aydınlanıyordu. Ne bir ışık ne de bir mum yanıyordu. Böylesi daha çok huzur veriyordu.

Başımı kollarımın arasından kaldırarak güzelce esnedikten sonra koltuğa cenin pozisyonunda uzandım. Üzerimde beyaz çizgileri olan lacivert geceliğim vardı. Ayak uçlarımda olan pikeyi üzerime çektikten sonra başımı kırlente koyarak ateşi izlemeye devam ettim. Fakat bu daha fazla süremeyecek gibi görünüyordu. Uyku yavaştan bedenimi ele geçirmiş, tenimi gevşetmişti. Göz kapaklarım düştü düşecekti. Bu saatten sonra odama çıkmayacak kadar da üşengeç birisi olduğum için bugün burada uyuyacaktım. Koltukta uyuduğum için sabah sırtımın ağrıyacağını bilsem de kalkmak için direnemiyordum bile.

Ayak bileklerimde sımsıkı sarılan halatlar bedenimin tavandan aşağıya sarkmasına sebep olurken saçlarım aşağı doğru savrulmuş, zifiri karanlıkta kurtulmak için çabalıyordum. Sadece bir ipe bağlıydım. Ne kadar yüksekteydim, neredeydim bilmiyorum. İleri geri bedenimi hareket ettirmeye çalıştım fakat bu hareketim çok mantıksızdı ayak bileklerim aşınıyor ve bana acı veriyordu.

"Kimse yok mu?"

Sesim dalga dalga yankılanırken epey büyük ve boş bir yerde olduğumu anladım. Korkuyordum. Gözyaşlarım çoktan akmaya başlamıştı.

RÜZGAR'IN NEFES'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin