Deniz Tekin&Beni Vur
22.İNKÂR
Göğüs kafesimin altındaki bedenime can veren o et parçası, dakikalardır bedenimi dövüyordu. Sırtım kalbimin darbeleriyle ağrıyor, git gide nefes almakta zorlanıyordum."Yürü hadi" bileğimden tutmuş beni arkasından sürüklüyordu. Attığım her baygın adımda yere düşecekmiş gibi oluyordum. Fersiz adımlarım hala dinmeyen gözyaşlarım kısacası; tıka basa doluydum, bir o kadar da güçsüz.
"Yavaş yürü" diye uyardım hem kızarak hem de konuşmak istemeyerek. Rüzgâr'ın sokağını henüz aşamamıştık.
Gitmekte direterek olduğum yerde kaldım. "Yeter artık." kesik kesik nefesler aldım. "Daha fazlasına gücüm yok" başımı sağa sola salladım. Tükeniyordum. Kalbi durmak üzere olan yaralı bir kuştan farksızdım.
Ayberk beni daha fazla sürümeyi keserek bileğimi bırakmıştı. Gözlerime öfkeli bir o kadar da üzgün bakıyordu.
Sarı sokak lambasının tam altında durmuştuk. Hemen bir kaç adım ötemdeki yaya kaldırımına kendimi attım. Bütün kemiklerim kırılmış gibiydi. Sanki tonlarca dayak yemiş, sokağın ortasına atılmıştım. Dizlerimi kendime çekerek yüzümü bacaklarımın arasına aldım. Önce sessiz sessiz ağladım ama çare olmadı daha sonra içimde bir kilit vurduğum hıçkırışlarımın kilidini kırdım.
Sokakta yankılanan hıçkırış seslerimi kim duydu, kim ne düşündü bilmiyorum. Sadece içimden geldiği gibi davrandım.
Kollarımı bacaklarıma dolayarak öylece ağladım. Zaman geçti gece biraz daha koyulaştı ama ben hala aynı bendim. Kırık dökük, parçaları asla bulunmayacak olan bir insandım.
"Nefes ağlama artık dayanamıyorum bak" Ayberk yanıma oturup eliyle sırtımı sıvazlarken daha da çok ağlamaya başladım. Rüzgâr'ın Sinem'i öperken ki hali gözlerimin önüne kazınmıştı. Kaybetmiştim. Aslında ben hiç kazanamamıştım ki kaybedeyim.
Şu ana kadar hiçbir şeyi kazanamamıştım. Değil ki aşkta kazanacaktım.
Omuzlarım sarsıla sarsıla ağlarken Ayberk, kolumdan tutarak başımı bacaklarımın arasından kaldırmaya çalıştı. Kendimi ondan kurtararak tekrar eski halimi aldım. "Beni yalnız bırak" hem ağlıyor hem konuşuyordum.
En nefret ettiğim duygu içinde yine çakılıp kalmıştım. Çaresizlik içindeydim yine. Orada canımla savaşıyordum. Elim kolum bağlı savaşıyordum.
"Bu halde seni asla yalnız bırakmam" tekrar ikaz ettim Ayberk'e. "Alışkınım ben git sen" bunu söylerken içimdeki acı yeniden fokurdadı. Ne kadar da çabuk alışmıştım bu hallerime. Alıştığım şey hıçkırışlarım arasında boğulurken nefes almaya çalışmamdı. Bunu defalarca yaşamıştım. Evden kovulduğumda, hor görüldüğümde ama bu sefer başkaydı. Bu ne evden kovulmaya ne de hor görülmeye benziyordu, bunun verdiği sızı başkaydı. Etim kemiğimden ayrılıyor gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR'IN NEFES'İ
Teen FictionTANITIM~ BİLGİLENDİRME!! Göğsünde milyonlarca sim parçasını barındıran kadifemsi gökyüzünün altında ölümün kollarına koşarken başladı her şey. Bu başlangıç tesadüf bir karşılaşmayla taçlandırıldı ve kadın aşkın pençelerindeki o tatlı acıya mahrum ka...