43.BÖLÜM?TATLI ZEHİR

264 16 6
                                    



Kollarının arasında ölümcül bir uçurum olsa yine de bir yere tutunmaz ona bırakırdım kendimi.

Kollarının arasında ölümcül bir uçurum olsa yine de bir yere tutunmaz ona bırakırdım kendimi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Kalbim büyük bir gürültüyle çarparken elimi göğsüme bastırdım. Gözlerimi kapatarak derin bir soluk aldım. Biraz olsun kalbimin ritmi düzelsin istiyordum ama karşımdaki adam buna izin vermiyordu. Bir bakışı her şeyi altüst etmeye yetiyordu.

"Seni iyileştirebiliyor muyum?" Diye sordu büyük bir heyecanla. Sorusuna karşılık kendimi tutamayarak gülümsedim. Boşlukta sallanan elini kavrayarak göğsüme götürdüm. Kalbim avuçlarının içinde ürkek bir kuş gibi çırpınıyordu. Tek omzumu çekerek oraya baktım. "Cevabı kalbimde saklı." Eli titriyordu. Kaşlarını çatmış eline hafif baskı uygulayarak kalbimin sesini dinledi. Kısa bir sessizlik oluştu.

"Sanki uzun bir yoldan gelmiş gibi atıyor kalbin," bana baktı. "Çok hızlı"

"Sence neden öyle?" Dudağını büzdü. "Bilmiyorum neden?"

Hala kalbimin üzerindeki elini sağ elimle kavradım. "Oraya birisi kaçtı Rüzgâr" elini çekecekti ki tuttum onu. Sanki yüreğim köz olmuş avcunun içini yakmış gibi kaçmaya çalıştı.

"Anladım"

"Ne anladın?" Merakla gülümseyerek sordum.

Başını yere eğdi. "Kalbinin bir başkasına ait olduğunu" durgunlaşmıştı. Ama bir o kadar da bu cevabı bekliyormuş gibiydi. O da benim gibi sevilebileceğini düşünmüyordu. 

Çenesini tutarak bakışlarını kendime hapsettim. Artık göz gözeydik.

"Şimdi benim sana duygularım var diye..." daha önce ona hislerimi söylediğim halde inanamamıştı büyük ihtimalle.

"Rüzgâr?" Beni dinlemeksizin konuştu.

"Nasıl yaparım bilmiyorum ama ben senin için..."

"Rüzgâr?"

"Seni üzmemek için sana bir daha..."

"Seni seviyorum" Önce bir durdu. Ama idrak edemeyip konuşmaya devam etti.

"Biliyorsun senin için senden bile, ne?" Kaşını çatarak öylece durdu. "Bir dakika, sen az önce ne söyledin?"

"Kalbime diyorum, sen kaçtın sen!" Elimin altındaki elini kavrayarak kalbime bastırdım.

Gözleri dolu dolu olmuştu. Çenesi titrerken gökyüzüne bakarak gözaltlarını sildi. "Rüyadayım galiba" burnunu çekerek bana baktı. "Aksi halde bu güzellik gerçek olamaz" Bir adım yaklaştım ona.

Gözaltlarındaki ıslaklığı silerek iki elimle yüzünü kavradım. "Ben birinin beni sevebileceğini inanamıyorum. " Dedi kızarmış gözleriyle bana bakarken.

"Ben onca deliliği boşuna mı yaptım sanıyorsun, hangi insan ölüme bu kadar şehvetli koşar ki?"

Bu sefer o benim yüzümü kavradı. Alnını alnıma yasladı. "Ben ilk defa birisi tarafından karşılıksız sevildim galiba" başını sağa sola salladı. Bu sırada gözyaşlarını tutamıyordu. "Seni birçok kere kırdım ama sen hep benimleydin. Nasıl başardın benim gibi birini sevmeyi," elini kalbimin üzerine koydu. "Beni buraya almayı nasıl başardın?"

RÜZGAR'IN NEFES'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin