Nil Karaibrahimgil &Resmen Aşığım (okurken dinlemenizi tavsiye ederim ☺️)
6. BÖLÜMMESAFE
Tuvalet penceresinden sızan ışık doğrudan Rüzgâr'ın bal rengi gözlerine vuruyordu. Güneş onun gözlerini daha da cazibeli hale getiriyordu. Baktıkça bakıyorum ve en derinlerine iniyordum nefes alamadığım halde. Zaman denilen şey de duruyor ve dünya sadece onun gözlerinden ibaret oluyordu. Sanki hayatım orada başlamış ve orada son bulacaktı.
Kalbim kaynar sular içinde kaynıyormuş gibi canım yanıyordu. Bu kaynar sular, Rüzgâr'ın yanağından sızan bir damla yaştan sonra peyda olmuştu.
"Gözyaşı tenine hiç yakışmıyor." diye fısıldadım. Sıcak nefesim dudaklarımdan sıyrılıp giderken bir tepki göstermiyordu. Hala daracık tuvalet kabinindeydik. Dakikalar sonra ilk defa konuşabilmiştim.
Kaşlarını çatıp bana dik dik baktı. Benim varlığım onun inanılmaz derecede rahatsız etmiş gibiydi. Onun yanına geldiğim andan itibaren burnundan soluyor öylece duruyordu. Bu bir tür öfkesini dizginlemeye çalıştığının göstergesiydi. Ama ben onun her anında yanında olmak istiyordum. Uyurken, gülerken, ağlarken bütün duygularının içinde bana da yer versin istiyordum.
"Neden buradasın?"
Dişlerinin arasından harfleri ezerek konuşuyordu. Bu hali beni biraz ürkütmüştü. Elimle kapıyı işaret ederek konuşmaya çalıştım. Onun cümlesi taş gibi boğazıma oturmuş kelimelerin çıkmasını inatla engel oluyordu. Yutkunarak tekrar konuşmayı denedim.
"B...ben sesleri duydum."
Normalde de onunla konuşurken heyecanlanıyordum ama bu sefer oldukça anormal bir durumdaydık. Ben kekeleyerek de olsa zar zor açıklama yaparken o inatla kendini sıkmaya devam ediyordu. Parmakları avcunda öyle bir toplanmıştı ki rengi değişmişti. Bembeyaz olan yumrukları benimle konuşurken daha da kenetleniyor, dişlerinin arasından kelimeleri kusuyordu.
"Hep olmaman gereken yerde oluyorsun!" Zaten dar olan alanda, bir adım atarak bana yaklaştı. "Nasıl başarıyorsun bilmiyorum ama bir daha ben kötü durumdayken yanıma yaklaşma!"
Burnundan solurken göğsü hızla inip kalkıyor, nefesi yüzüme her defasında tokat gibi çarpıyordu. Gözlerimin içine bakıp öfkeyle alevler püskürürken dakikalardır sıkmaktan bembeyaz olan yumruğunu kapıya geçirdi. Yumruğunun darbesiyle geriye savrulan kapının sesi tüm tuvalette yankılanırken korkuyla sıçradım yerimden. Hatta dudaklarımdan ürkek bir çığlığın çıkmasına da engel olamamıştım.
"Geberiyor olsam bile yaklaşma anladın mı?"
Gözleri acı çekmekten kıpkırmızı olmuştu. Sanki o kırmızılık gözlerinden hiç yayılmayacakmış gibi duruyordu. Hiçbir şey söylemeden öylece gözlerine baktım. Sesimi çıkarmasam da ona bakarak birçok şeyi anlatıyordum zaten. O benim sustuğumu sanıyordu ama onun gözlerine, içimi döküyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR'IN NEFES'İ
Teen FictionTANITIM~ BİLGİLENDİRME!! Göğsünde milyonlarca sim parçasını barındıran kadifemsi gökyüzünün altında ölümün kollarına koşarken başladı her şey. Bu başlangıç tesadüf bir karşılaşmayla taçlandırıldı ve kadın aşkın pençelerindeki o tatlı acıya mahrum ka...