4.BÖLÜM? BİLİNMEYEN DUYGU

1.9K 137 9
                                    

Ayla Dikmen & Anlamazdın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ayla Dikmen & Anlamazdın




4.BÖLÜM

BİLİNMYEN DUYGU

Aileme ait olan bu evde yaşamak bana çok iyi geliyordu. Onların burada mutlu bir hayatı vardı sadece bu kadarını biliyordum. Dedem, annem ile babamdan pek bahsetmezdi. Tek bildiğim, onlar birbirlerini çok seviyordu. Yıllar önce evin bir cephesini kaplayan camda onların yansıması vardı şimdi benim yansımam. Hayat ne garipti birileri gidiyor, birileri kalıyordu. Ya da öyle böyle kalmaya çalışıyordu. İçine hafif karanlığın sığındığı yansımama bakarak gülümsedim. Biraz daha denizin dalgalarını, geceye kafa tutan sokak lambalarını izleyecektim ki midemdeki gürültü buna engel oldu. Buraya geldiğim andan itibaren çok yemek yemeye başlamıştım. İştahım müthiş derece açılmış, önüme gelen her şeyi yiyordum. E bir de Esma abla leziz mi leziz yemekler yapıyor, beni daha da çok iştahlandırıyordu. Hatta az önce evden çıkmadan önce dolaptaki yaprak sarmalarının haberini vermişti.

Bugün yakın bir akrabasının düğününe katılacak ve orada kalacaktı. Doğal olarak evde de tek başınaydım. Allahtan yalnız kalmaktan korkmayan birisiydim. Bilakis yalnız kalmak, beni mutlu ediyordu.

Tezgâhın üzerine çıkardığım sarma tenceresine aşkla bakıyordum. Çatala gerek duymadan                  derhal birini alıp ağzıma attım. Yemek yemek şu hayattaki en güzel şeydi. Gözlerimi kapatıp narin narin çiğnedim ağzımdaki sarmayı. Bitmesini istemiyordum. İlk kurbanım mideme inerken hemen ardından parmaklarımın arasında hazırda bekleyen ikinci sarmayı da attım. Üçüncü, dördüncü derken saymayı bıraktım. Sonuçta burada sayarak, yememe gerek yoktu. Burası benim evimdi istediğim kadar yiyebilirdim. Bu apayrı bir özgürlüktü. Teyzemlerle aynı evde kalırken her şeyden kısıtlıyordum kendimi, dedem gelince bir nebze rahatlasam da hep diken üstündeydim. Bir evde değil, diken yuvasında büyümüştüm sanki. Bu diken yuvası en son, beni yiyip bitirmek isteyen bir canavara dönüşüvermişti.  Bu canavarın pençelerinden kurtulmak için ölümü seçmiş ve kurtulmaya çalışmıştım.

Şu anki aklım olsa ölüm aklımın ucundan bile geçmezdi. İnsan yaşadıklarının ödülünü almadan ölmemeliydi. Ben bunca sene birçok bedel ödemiştim. Burada asıl kendi hayatımı yaşamak için. Eğer yakın çevremizdeki insanların sorunlarının altından sıyrılıp sadece kendi sıkıntılarımızla boğuşmaya başladıysak işte o zaman hayatı yaşıyoruz demekti. Asıl mutluluk, insanın kendi sorunlarıyla savaşıp kazanabilmesiydi.

Evde yankılanan kapı zilinin sesiyle olduğum yerde irkildim. Gecenin bir yarısı kim gelmiş olabilirdi ki? Esma abla bugün akrabalarında kalacaktı belki bir aksilik olmuş ve dönmeye karar vermiştir, diyerek kapıya koştum. Kapının kolunu aşağıya doğru indirip kapıyı araladığım anda kapı hızla bana doğru ittirildi ve neredeyse başıma çarpacaktı. Geri geri sendelerken kapıdan içeriye kaba kuvvetle girmeye çalışan adama baktım.

RÜZGAR'IN NEFES'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin