44.BÖLÜM?ÖPÜCÜĞÜN ADI

298 20 9
                                    

           Manuş Baba & İki Gözümün Çiçeği

                         Zakkum & Gökyüzü

                         Zakkum & Gökyüzü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



RÜZGÂR...

Derin sessizliğin içinde kaybolmuştu bedenlerimiz. Acı zehir misali sızmıştı damarlarımıza. Bu his sessizlikle gizliyordu kendini. Bakışlar donuklaşmış, zehir tüm bedenleri ele geçirmişti.

Kirpiklerim boşlukta savrulurken anlık silkelenerek şoktan sıyrıldım. Dizlerimin önünde hareketsiz yatan bedene büyük bir hüzünle baktım. "Sakin ol, kurtaracağım seni" üzerimdeki gri tişörtü tek hamlede çıkartarak karnına bastırdım. Hafif irkilse de bunu yapmak zorundaydım.

"Rüzgâr" dedi kurumuş dudaklarının arasından. Umut ışığı gibiydi onun sesi. "Yorma kendini sevgilim" diyerek saçlarını okşadım. Bu sırada hızla inen gözyaşlarımı elimin tersiyle silerek ondan gizledim. "Ağlama" dedi bu sefer tükenmek üzere olan bir sesle. Tek elini havaya kaldırarak yüzüme koydu elini. Avcunun içini derince koklayarak öptüm. Elini sıkıca kavradım. "Seni hiç bırakmayacağım" dedim fısıldayarak. Usulca gülümsedi. Şu anda her şey onu yoruyordu. "Biliyorum" dedi. O an tekrar hâkim olamadım gözyaşlarıma. Saçlarını koklayarak öptüm. "Seni seviyorum sevgilim" tekrar gülümsedi. "Rüzgâr" yüzünü kavrayarak sadece baktım bu sefer.

"Yaşamaya devam et olur mu?" Hırıltılı sesiyle tane tane konuşurken alnından tomurcuk tomurcuk terler akıyordu. "Bir an olsun umudunu yitirme" elimi dudakları üzerine koyarak onu susturdum. "Veda ediyormuş gibi konuşma" sahte bir sinirle baktım. Gözleri dolmuştu çoktan. Ela gözleri tıpkı bir çocuğun gözlerini andırıyordu. İçinde en ufak kötülüğe yer yoktu onun gözlerinde. Aşk vardı, bana aşkla bakıyordu. Bunu her bana baktığında içtenlikle hissedebiliyordum. Onun bana yaşattığı duyguları ilk defa yaşıyor ve hep o duygularda boğulmak istiyordum.

"Öper misin?" Bu sefer ben on gülümseyerek baktım. Cevap vermek yerine usulca eğildim ona. Dudaklarının hizasına geldiğimde onu nasıl öpeceğimi bilemedim. Ona kıyamıyordum ki. Yüzüne savrulan nefesimden bile sakınıyorum ben onu. Ben Nefes'i bir kelebeği severcesine seviyordum. Dokunsam tozu dökülecek uçamayacak diye ödüm kopuyordu. Onun çelimsiz nefesiyle benim heyecanlı nefesim birbirine karışırken elini enseme koyarak beni kendine çekti. Alt dudağını kavrarken tüm bedenimin uyuştuğunu hissettim. O an hayat sadece dudaklarımızdan ibaret oldu. Dudaklarımın arasındaki alt dudağını usul usul öptüm. Dünya etrafımızda dönüyordu. Ayaklarım yerden kesilmiş uçuyor gibiydim. Yüzünü kavrayan elime bir sıcaklık geldi. Nefes ağlıyordu. O an bir yaşta benim gözlerimden aktı. Gözyaşım dudaklarımıza doğru sızarken kendimi yavaşça geri çektim. Uzun sürmeyen bir andı ama hala başım dönüyordu. Dudaklarının hizasına beklerken gülümseyerek baktı bana. "Veda busesi" dedi. Tükeniyor gibi konuşuyordu. Derin bir soluk alarak bana baktı. Ela gözleri irileşirken yüzü buruştu. O an yerimde panikleyerek daha da çok kavradım onu. Ben aynı sahneyi tekrar yaşamak istemiyordum. Fatih kollarım arasında can vermişti aynı şey olsun istemiyordum. Aksi halde ben yaşayamazdım.

RÜZGAR'IN NEFES'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin