45. BÖLÜM?PARMAKLIKLAR ARKASI

232 16 7
                                    



Ahmet Kaya& Nereden Bileceksiniz

           Ahmet Kaya& Nereden Bileceksiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Acı bir inleme döküldü dudaklarımdan. Kurumuş olan dudaklarımdan sızan bu ses beni uykudan alıkoyuyordu. Yüzümü buruşturarak tekrar inledim karanlıkta. Can çekişiyordum. Bedenim sırılsıklam olmuş ayan beyan ecel terleri döküyordum.

Neydi bu, ben neyin bedelini ödüyordum?

Gözlerimi aralamak istedim ama yapamadım. Gözkapaklarım üzerinde inanılmaz bir yük vardı. Bir yaş yuvarlandı saçlarımın arasına, bedenimde onca fiziksel acı varken bu gözyaşının sebebi bir başkaydı. Benim bir başka yaram vardı. Ağır yaralıydım. Kurşun yarasının on misli sızı veren bir şeydi bu.

"Çıkar şunun kurşununu doktor!" Bedenimi ürperten sesle irkildim. Ara ara baygın olduğum için bu soğuk ve sert zeminde ne kadar süredir yatıyordum bilmiyorum.

"Yeterli malzeme yok, kız ölebilir" dedi ince sesli adam.

"Hiç bir bok olmaz ona al sen kurşunu" nefes alışverişlerim düzensizleşmeye başlamıştı. İster istemez bir korku peyda olmuştu bedenimde.

"Çok kan kaybetmiş" dedi tekrar ince sesli olan adam. Tahminimce o doktordu. Sesindeki telaş apaçık ortadaydı. "Doktor," bu onun sesiydi. Katilimin sesi... "Sen de bir kurşun yemek istemiyorsan yap şu işi" öfkeli sesi yankılanırken ona olan öfkemden gerildim. Zorladığım göz kapaklarımı araladım. İlk başta her şey bulanık görünüyordu. Yüzüm acıdan buruşurken onlara baktım. Doktor çoktan eldivenlerini giymiş sadece ona verilen malzemelerle bana doğru yürüyordu. Sedyede de yatmıyordum. Bir et parçası gibi beton zemine atılmıştım. Canımın hiç bir önemi yoktu onun için.

İster istemez korkudan titrerken yaranın üzerinde rengi kırmızıya dönmüş olan tişörtü aldı önce. Elbisemi yaranın olduğu yerden kesti. Doktorun eli titriyordu. Yarayı görür görmez yüzü buruşmuştu. Gözleri bana doğru çevrildi. Özür dilerim, demek ister gibi baktı gözlerime. Hiçbir tepki vermedim, veremedim. Sıcak parmaklarını tenimde gezdirirken yanında getirdiği bezle yarayı temizledi. Dişlerimi sıktım. Çok korkuyordum.

Başımı sağa sola hızla sallayarak söylendim "Yapma" kurumuş dudaklarımdan çıkan çelimsiz sesim hiçbir etki yaratmadı. Alnımdan daha fazla ter dökülmeye başlamıştı. İlk defa böyle bir şey yaşıyordum. İçin taş gibi olmuş, resmen ölüm kalım mücadelesi veriyordum. Alt dudağımı dişleyerek yalvaran gözlerle baktım doktora. Ama şu an tamamen yarayla ilgileniyordu. Yarayı temizledikten sonra eline aldığı neşteri görünce anlık bir baygınlık geçirdim. Dakikalar sonra gözlerimi büyük bir acıyla araladım.

Olanca gücümle bağırmaya çalışırken dişlerimi sıktım. Ellerim boşlukta birer yumruk haline gelmiş sert zeminini yumrukluyordum. Acıdan nefesim kesiliyor, dişlerim inanılmaz derecede ağrıyordu. Acının verdiği etkiyle doğrulmaya çalışırken iki kollarımı da çoktan çökmüşlerdi. "Kımıldama" dedi doktor hala karnımdaki yarayla ilgileniyorken. Bana göre etimi çoktan lime lime doğramaya başlamıştı. Derin derin nefesler alıp verirken koca bir çığlık attım. Dayanılmaz derecede canım yanıyordu. Sesim bu boş karanlık yerde yankılanırken kendimi olanca gücümle sıktım. Ölüm baldan tatlı geliyordu. Böyle bir acı içinde boğuluyorken o neşteri alıp bileklerime boynuma vurmayı istiyordum. Acıyı daha da derinlerde hissettim. Acı bir çığlık daha yükseldi dudaklarımdan. Çenemi göğe dikerek acıyla bağırdım.

RÜZGAR'IN NEFES'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin