25.BÖLÜM?İLK SARILMA

625 44 19
                                    

25.BÖLÜM? İLK SARILMA

Kalbi yerde sürüklenen kadın için müsvedde mutluluklar yeşerecek lakin sonbahar erken öpecekti yeryüzünün dudaklarını.

Kalbi yerde sürüklenen kadın için müsvedde mutluluklar yeşerecek lakin sonbahar erken öpecekti yeryüzünün dudaklarını

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Nemli gözlerim var benim herkesin gülmekten yaşardığını zannettiği. Onlarda haklı ben sürekli gülerim. İçim kan ağlarken gözlerim dolu doluyken yine de gülerim sanki çok mutluymuşum gibi. Nedir bu iççimizdeki yaraları saklama çabası bilmiyorum.

Bazıları var onlarla karşılaşır karşılaşmaz gülemiyorum olduğum gibi davranıp koyuveriyorum gözyaşlarımı. Kendimden bile sakladığım şeyleri söylüyor dilim onlara. Onlar dediğime bakmayın bir elin parmağını geçmez sayısı. Hatta bir kişi de olabilir. Simdi soracaksınız; e madem neden onlar diyorsun, diye. Şöyle ki o, gerçekten onlar. Nezaket, anlayış, sevgi, güven, bilirsiniz bunların hepsi bir kişi de bulunmaz ama ben buldum iste. Tüm bu ihtiyacım olan şeyler onda olduğu için onlar diyorum ona. O bana hissettirdiği duygular sayesinde epey kalabalık bir insan. Bazen onda kayboluyorum yolumu bulamıyorum sonra olduğum yerde bekleyip nereye gidersem gideyim onun yoluna çıkacağımı bildiğim için önce sakinleyip sonra tekrar yürümeye koyuluyorum.

O benim en ıssız sokağım, o benim manzarasını izlediğim deniz kıyım, o benim koştuğum yolun sonu kısacası o benim hep doğru yönüm.

Dışarı da dalgalanan derin karanlığın içinde irislerimi gezdirmeye devam ettim. Bu boşluğa bakmak gibi görünse de gözlerimin önünde birçok şey süzülüyordu. Son bir kaç aydır hayatımda değişen birçok şey beni etkilemişti. Olumlu veyahut olumsuz ama bir şekilde etkilenmiştim. Bilmem söylememe gerek var mı en çokta Rüzgâr dönüm noktam olmuştu. Beni tamamen altüst etmiş, yeni bir dünya armağan etmişti.

Rüzgâr'ın evinde kaldığım üçüncü geceydi. Birlikte film izliyor, sohbet ediyor hatta mutfakta yeni tarifler deniyorduk. Birlikte uyumlu şekilde vakit geçiriyorduk. Zıtlaştığımız noktalar nerdeyse yok denilecek kadar azdı.

Üzerimde kuru temizlemeden gelmiş olan aynı gri renkteki geceliğim vardı. Ellerimi cebime koymuş perdenin aralanmış kısmından dışarıyı izliyordum. Rüzgâr çoktan uyumuştu ya da ben öyle olduğunu varsayıyordum. Komedinin üzerinde duran telefonumdan saate baktım. Nerdeyse saat ikiye geliyordu. Normalde bu saatte bitap düşmüş uyuyor olmam gerekirdi ama bugün nedense uyku tutmamış yaklaşık iki saattir pencerenin ömründe öylece bekliyordum.

Rüzgâr'ın evinde kaldığım süreçte kendimi hiç yabancı gibi hissetmemiştim. Beni öyle iyi ağırlıyordu ki; kendi evindekinden bile daha mutluydum burada.

Zaman ilerledikçe gözlerimin yorgunluktan şiştiğini hissediyordum. Dakikalardır yaptığım şeyi yaparak tekrar yatağa girip uyumayı denedim. Bakışlarım karanlıkta inatla dolaşırken uykumu tamamen kaçıracak bir ses duydum.

''hayır!'' gür sesiyle acı bir şekilde bağıran kişi Rüzgâr'dı. Yatağın içinde sıçrayarak birkaç saniye ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bir şeylerin kırılıp dökülme sesleri gelmeye başladı bu sefer. Hiç düşünmeden üzerimdeki yorganı atarak yataktan fırladım. Karanlık hole çıkar çıkmaz sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştım. Bu sırada kendi gür nefesim arasında boğulacak hale gelmiştim. Ellerim ve bacaklarım istemsizce titremeye başlamış yoğun bir ürpertiye mahkûm kalmıştım.

RÜZGAR'IN NEFES'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin