Gece ölüyordu panzehir ise gökkuşağının dudaklarındaydı.
7.BÖLÜMGECENİN ZEHRİ
Ben onun gözlerinde en ufak sevgi kırıntısı ararken o ifadesizce bana bakıyordu. Gözlerinde hiçbir anlam yoktu. Bu beni ne kadar bitkin düşürse de belli etmemek için özen gösteriyordum.
Odaya büyük bir gürültü hâkim olunca ikimiz de başımızı kapıya çevirdik. Nefes nefese odaya giren Ayberk, ikimizi görünce afallamıştı. Kısa bir süre bir bana bir de Rüzgâr'a bakmıştı. Bakışlarını bizden çeker çekmez geniş yatağa kendini atarak nefes alışverişlerini düzene sokmaya çalıştı.
"Oğlum nezaket denilen şey senin dünyanda yok mu, ne diye pat diye giriyorsun odaya?"
Rüzgâr, onun bu hareketine sinirlenmiş hatta biraz üzerine yürümüştü. Az önceki sakinliğinden eser yoktu.
"Sorun değil." dedim onu yatıştırmaya çalışarak. Yani abartılacak bir şey yoktu sonuçta. Ayberk, işaret parmağı ile beni işaret ederek gülümsedi.
"Bak bunu diyeceğini bildiğim için pat diye girdim."
Rüzgâr, başını sağa sola sallayıp "Siz tam bulmuşsunuz birbirinizi." diye mızırdanarak çıktı gitti.
Ayberk, yataktan sırtını doğrultmuş elini yatağa aceleyle vurdu.
"Otur otur planımızı uygulamaya başlayacağız."
Merakla yatağın bir ucuna oturarak onu izlemeye başladım. Yeşil gözleri heyecandan cam gibi parlıyor ve sürekli sırıtıyordu. Saçlarını elinin arasından geçirip poşetlerin içinden bir çift eldiven çıkartıp eline giydi.
"Ne yapacağız?" diye sordum merakla. Bir daha ona güvenemeyeceğim bir plan yapmamıştır diye umut ederek onu izlemeye devam ettim. Eldivenleri giydikten sonra elindeki siyah poşeti alarak kapıya doğru yürüdü.
"Benimle gel!" Eliyle işaret edip kapıdan dışarıyı gizlice izledi. Nerdeyse parmak uçlarına basarak dışarıya çıktı. Ben de aynı sessizlikle onu takip ettim.
"Nefes ne yapıyorsun ya?"
Olduğu yerde durup fısıltıyla sertçe çıkıştı. Onun bu halini görünce gülmemek için zor tuttum kendimi. Kaşlarım havalanmış "Ne yapıyorum?" diye sordum. Ne demek istediğini anlamamıştım.
Olduğu yerde derin bir nefes alıp ofladı.
"Çıkar şu ayakkabıları bütün herkesi başımıza toplayacaksın."
Hemen ayakkabılarıma baktım. Gerçekten de çok ses çıkıyordu. Hemen eğilip çıkardım. Elime aldığım ayakkabılarla tekrar Ayberk'in peşinden adımladım. Ayberk, etrafı bir güzel kolaçan ettikten sonra önünde durduğumuz kapının kolunu yavaşça aşağıya çekti. Bizim çıktığımız odanın hemen birkaç oda ilerisindeki kapıdan içeriye sessizce girdik. Oda misafir odasından daha genişti. Dikkatimi çeken ilk şey makyaj masasındaki malzemelerin bolluğu olmuştu. Bir de yatağın hemen üzerindeki altın sarısı pırıltılı elbise... Elbise oldukça göz alıcı görünüyordu. Sanki ilmek dokunmuş gibi parlıyordu. Ayberk elindeki poşetin içinden küçük bir torba çıkartıp aceleyle elini içine daldırdı. Küçük torbadan çıkardığı beyaz tozu elbisenin içine serpmeye başladığında gözlerim şaşkınlıktan açılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR'IN NEFES'İ
Teen FictionTANITIM~ BİLGİLENDİRME!! Göğsünde milyonlarca sim parçasını barındıran kadifemsi gökyüzünün altında ölümün kollarına koşarken başladı her şey. Bu başlangıç tesadüf bir karşılaşmayla taçlandırıldı ve kadın aşkın pençelerindeki o tatlı acıya mahrum ka...