29.BÖLÜM?ÇİLEK

517 47 3
                                    

   

29. ÇİLEK

   Sezen Aksu & Tükeneceğiz

Sabahın ilk ışıkları gözümü vururken elimin tersiyle gözümü ovalayarak etrafıma bakınmaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Sabahın ilk ışıkları gözümü vururken elimin tersiyle gözümü ovalayarak etrafıma bakınmaya başladım. Rüzgâr çoktan kalkmıştı. Onu yatakta görememiştim. Hayal kırıklığına uğramıştım ama ne bekliyordum ki; gözlerimi kollarında açmayı mı? Böyle bir şeye imkân yoktu. Benim için böylesi büyük bir lütufken onun için çoktan pişmanlık perdesi aralanmıştır eminim.

Güne çokta enerjik başladığım söylenmezdi. Önce yorganı kafama kadar çektim daha sonrasında pes ederek yataktan çıktım. Artık gideceğim bir okul da yoktu. Yaz tatiline girmiştik tabi beraberinde üniversiteye girebilmek için sınavada öyle. Şahsen ben pekiyi bir sonuç beklemiyordum. Çalışmamıştım çünkü.

Odanın içindeki lavaboda elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağı kata inmiştim.

"Günaydın" Yusuf ile Rüzgâr ellerine kahve kupalarıyla birlikte oturuyorlardı. İkisi de bana kısa bir süre baktıktan sonra "günaydın" diye cevap verdi.

Bende boş olan tekli koltuğa geçerek oturdum. Yusuf, kahvesini göstererek "kahve yapayım mı sana da?" Diye sorarken gülümsedim. "Hiç zahmet etme" aslında Türk kahvesini çok severdim ama zahmet etmesini istemiyordum.

Beni dinlemeyerek ayaklandı Yusuf. "Ne zahmeti sende!" Tatlı tatlı siteme girerek mutfağa doğru gitti.

Rüzgâr hiç benimle muhabbet etmek istemiyor gibiydi. Bende sesimi çıkarmayıp elimi çenemin altına koyarak onu izledim. Elbette bunu kaçak göçek yapıyordum. Lakin bu sessizlik beni rahatsız etmiyor değildi. Ama konuşacak bir şey de bulamıyordum. Acaba dün geceyle ilgili açıklama yapmalı mıydım ki?

"Dün gece..." yönünü bana dönüp sakince sözümü keserek konuştu. "Bunu daha sonra konuşuruz" anlaşıldı. Geliyordu gelmekte olan. Kendimi hiçte suçlu hissetmeme gerek yoktu. Bilakis kendisi çekmişti beni yatağa.

Tek omzumu çekerek "peki" diyerek ufakta olsa ortaya attığım muhabbeti sonlandırdım.

Çok geçmeden kapı çalmıştı. Yusuf mutfakta kahve yapmakla ilgilenirken olduğum yerden ayaklanarak kapıya baktım. Fatih ile Şebnem gelmişti.

"Hoş geldiniz" Fatih, Şebnem'in elini sıkıca kavrayarak gülümsedi. "Hoş bulduk." İkisi de çok mutlu görünüyordu. Şu anda elde ettikleri aşk için zamanında büyük mücadeleler vermişlerdi ama sonunda kazanan tabiki de aşk olmuştu. İki gönül birdi sonuçta.

Onlar içeriye geçerken onları takip ettim bende.
İkisi yan yana boş koltuğa geçerlerken güzlerinde tarifsiz bir mutluluk vardı. Rüzgâr "hoş geldiniz?" Derken soru sorarcasına konuşmuştu.

Fatih olduğu yerde kıpırdanarak Şebnemin elini tutup havaya kaldırarak "biz evlenme kararı aldık" dedi. Her ikisi de sevinçten delirecek gibiydi. Benimde ağzımdan sevinçten küçük bir çığlık çıkarken her ikisini de tebrik ettim. Rüzgâr'da aynı şekilde tebrik etti ama o benim kadar şaşırmamıştı. Büyük ihtimalle Fatih ona daha önceden bu düşüncesini belirtmiş olmalıydı.

RÜZGAR'IN NEFES'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin