Merhaba kadim dostum.
Kuşkusuz ölümden dönmek, insanı hayata bağlayan yegane şeydir. Son günlerde beni neyin hayata bağladığını açıklayabilecek tek cümle bu olsa gerek. Bu ay içerisinde benimle aynı aracın içinde olan arkadaşım, nihayet taburcu oldu. Çenesinden bir dizi operasyon geçirmesine karşın, hala çenesi biraz yamuk. Onunla olay hakkında konuştuğum vakit, bana bizi frenleyecek bir olay yaşamamız gerektiğini söyledi. Burada asıl sorulması gereken soru; Bu olay, bizi frenlemeye yetti mi? Bilmiyorum. Hızımızı biraz olsun kestiği aşikar lakin, halen daha hız sınırının üzerinde olduğumuz su götürmez bir gerçek.
Arabanın enkazında bazı duygularımı da bıraktığımı düşünmeye başladım. Ne aileme, ne arkadaşıma, ne de beni seven insanlara karşı yeterince vicdan azabı çektiğimi düşünmüyorum. Aslında olması gereken de bu. Şayet çekeceğim azap, beni daha güçsüz kılmaktan başka bir işe yaramayacak. Yaşanması gerekiyordu ve yaşadık. Olayın sıcaklığının geçmiş olmasından dolayı, şoku atlatmak, daha sakin ve metanetli düşünmemi sağlıyor.
Dava konusuna gelince. Bu konuda uzman birkaç avukatla daha görüştüm. Hatta bir tanesi Ergenekon Davası'nın avukatlarından biriydi. Onlar davanın seyri konusunda daha iyimser konuştular. Hapis cezası alacak olmam konusunda hemfikirler ama önceki davalarımdan aldığım cezaların infazını yakacağını düşünmüyorlar. Bu da demek oluyor ki, hakim HAGP(Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması)'ı uygun bulduğu taktirde cezaevinden bir kez daha yırtabilirim. Dava bu ayın son gününde, Bandırma 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek ve kazada yaralanan arkadaşım lehime şahitlik yapmayı kabul etti.
Gönül işlerini hiç sorma Günce'm. Böylesi iyi. Hiç konuşmak istemediğim ve son derece tatsız konular bunlar. Zira biri için bir şeyler karalayacaksam, bunu gerçekten hak ettiğine inanmalıyım. Kaldı ki duygularım şu an o kadar karışık ki, kimi ve neyi istediğimi ben de bilmiyorum. Bu konuda tamamen kaybolmuş durumdayım. Ya da düşünmeye vaktim yok. Tıpkı sana yazmaya vakit bulamadığım gibi.
Bu ay birkaç kızla ufak çaplı ilişki denedim. Ama aradığım huzuru getirdiği söylenemez. Zaten huzuru bir başka kalpte yahut bedende aramak yapılabilecek en büyük hatalardan biri. Kaldı ki huzur, arayacak bulunacak bir şey değil.
Bu ay da böyle geçip gitti işte. Ömrümden eksilen bir ay daha. Kayıpları ve kazanımlarıyla geçip giden bir ay. Asıl önemli olan ikisini de terazinin iki ucuna koyduğun zaman hangisinin daha ağır bastığı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günce
Non-FictionYazılarımın bana zarardan başka hiçbir şeyi olmuyor. Tek bir faydasını görmedim bugüne kadar. Önceleri acaba ileride bir faydasını görebilecek miyim diye düşünürdüm, şimdi ise bir zararını görmesem bari diyorum. Keşke kötüye giden tek şey benim ruh...