29.11.2014

67 13 0
                                    

Merhaba kadim dostum.

    Bugün annemin doğum günü...

        Farkında olmadan da olsa, kendimi toparlamaya karar vermek için mükemmel bir günü seçmişim. Sabah, bir mahalle kahvesine oturup çay içtim. Gazeteleri tek tek okudum. Hepsinin manşetinde, Papa'nın Türkiye'ye gelişi vardı. Televizyondaki sabah haberlerinin ve okumuş olduğum tüm gazetelerin en çok üzerinde durduğu olay, Papa'nın Türkiye'ye gelmeden önce, zırhız, lüks olmayan basit bir araç istemiş olmasıydı. Aslında bu durumun Türk medyası tarafından bu kadar üzerine gidilmesine şaşırmamak gerekir. Zira bu ülkede yaşayan her birey, kendilerini yönetenlerin sahip olduğu, milyarlarca liralık servetine, birbirinden lüks makam araçlarına, kendilerine tahsis edilmek üzere yaptırdıkları saraylara o kadar alışmıştı ki, katolik aleminin liderinin, gösterişten kaçınması başta medya olmak üzere, kamuoyunun ilgisini çekmesinden daha doğal ne olabilir ki? Üstelik bizim yöneticilerimizin, sözümona dini değerleri varken...

        Gerçi Papa'nın da bu isteğinin samimiyeti de tartışmaya açıktır. Şayet oturduğu taht 24 ayar altından yapılma. Onun kıçını koyduğu yerden kaç tane aç çocuk doyar acaba? Kaç kişi tedavi olabilir, muzdarip olduğu hastalıktan? Kaç kişi çıplak bedenini titremekten kurtarabilir? Kaç kişi tahsilini bitirip bir zanaat sahibi olabilir?

        Tüm bunları bir kenara bırakacak olursak, annemim sevdiği türden bir pasta alıp, eve geldim. Annem diyalizdeydi. Diyaliz aracı kapıya geldi ve babam onu almak üzere tekerleki sandalyeyi alıp, dışarı çıktı. O sırada biz de kardeşimle tabakları hazırlayıp, mumları yaktık. Annem geldiğinde onun için çok değerli olan bir süprizle karşılaştı. Mumları üfleyebilmesi için pastayı onun yanına getirdik. Mumları üflerken ne dilek dilediğini düşünmek bile abesti. Zira o kadar belliydi ki...

        Pastaları yedikten sonra, harap ve bitap düşmüş bedenimi dinlendirmek üzere yatağıma çekildim. Uyumak, aylardır hiç bu kadar kolay olmamıştı. Uyumadan önceki son dakikalarımda annemi düşündüm. Çocukken, Marmara Adası'nda doğum günlerimde bana yaptığı muzlu, çikolatalı pastaları... Şu bilinçaltının oyununa bak! Ben farkında bile olmadan, annemin zamanında bana yaptığı pastalardan almışım ona. Onun yaptıkları kadar güzel olmasa da. Ben şu anda hatırlamış olsam da,, onun bunu aklından asla çıkarmadığına ve bu küçük ayrıntıyı yakaladığına adım gibi eminim.

        Muzlu, çikolatalı....

GünceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin