Merhaba kadim dostum.
Biliyorum uzun zaman oldu yazmayalı. Belki endişelenmişsindir. En son kalemimi günceme dokundurduğumda içimden hiçbir şey yazmak gelmediğini yazmıştım. Fakat sürenin bu denli uzaması, yaşadığım beklenmedik ayrılıktan değil, hayatımın tek düze geçtiğinden ötürü yazmaya değer bir şey bulamadığımdan. Aslında bu rutinliği de kaleme alabilirdim ama yapmadım işte.
Bugün Bursa'ya gidip, biraz kafa dağıtmayı planladım. Kendime vakit ayırmayalı epey zaman oldu. İş ile ev arasında bir döngü döndü durdu. Tıpkı bu toprağın üzerinde yaşayan herkes gibi. Bu arada sana bir sürprizim var güncem. Sonunda hikayemi bitirdim. Uzun zamandır bu anı bekliyordum. Artık yeni kurgulara yelken açmam lazım. Bu arada iki de şiir yazdım. Velhasılkelam üretken bir hafta olduğu söylenilebilir.
Kendime vakit ayırmak için çok yanlış bir günü seçmişim. Mayıs ortalarına doğru adım adım yaklaşıyor olmamıza karşın, yağışlı ve soğuk halini devam ettirmekle ısrarlı olan hava bugün de fikrini değiştirmedi. Aksine çok daha öfkeliydi bugün. Sağanak yağış, gün sonuna yaklaştığımız şu dakikalara kadar etkisini sürdürdü. Araç kullanırken bayağı zorlandığımı söyleyebilirim. Sileceklerin hızını ne kadar arttırsam da, bastıramadı yağmur damlalarının arabamın camındaki direnişini.
İlk durağım Bursa İkea idi. Kahvaltımı orada yapmayı planlamıştım. Şu her şeyi ucuz görüp, hepsinden isteyip, kasada kısa süreli bir şoka uğradığınız kahvaltılardan. Ancak ben bu tuzağa düşmedim. Kahvaltımı yaptıktan sonra uykumu bastırması amacıyla 3 cappuccino, bir americano, bir de double ekspresso içtim. Fakat uykumu açmak bir yana dursun, beni daha da mayıştırdı. Daha önce bir makalede kahvenin uyku açmadığı, aksine uzun vadede daha çok insanın uykusunu getirdiğini okumuştum. Bu sayede vücudumu kobay olarak kullanmak suretiyle, makalenin doğruluğunu kanıtlamış oldum. Kahve faslını sonlandırdıktan sonra tepsimi alıp kirli bulaşıkların olduğu bölmeye bıraktım. Orada yazan yazı dikkatimi çekti:
Neden tepsimi kendim bırakmak zorundayım?
Size daha ucuz ve daha kaliteli hizmet sunabilmemiz için bu uygulamayı kullanıyoruz.
Yazının tamamını hatırlamıyorum fakat özet olarak bunu anlatmaya çalışıyordu. Yazının orjinali böyle olsa da türkçesi tam olarak şöyle:
Yediğin gibi tepsini kendin kaldır ki, daha az işçi çalıştırarak daha çok kar edelim.
Kahvaltıdan sonra mağazada küçük bir gezinti yaptım. Sonra da Anatolium'a geçtim. Elbette ilk gittiğim adres kitapçıydı. Beğendiklerim arasından sadece bir kaç tanesini seçebilmek gerçekten çok acı. İki tane kitap aldım. İkisi de Chuck Palahniuk'un eseri. Nedense bu aralar bu adama sardım. Biri Görünmez Canavarlar, diğeri de tabi ki Dövüş Kulübü. Filmi çok etkilemişti. Kitabını okumak için sabırsızlanıyorum. Aslında sadece bunun için değil, kısa zamanda hayatımda bir çok şey değişecek. En çok bunun için sabırsızlanıyorum. Önümdeki yolun ucunu göremiyorum ve bu beni fazlasıyla heyecanlandırıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günce
Non-FictionYazılarımın bana zarardan başka hiçbir şeyi olmuyor. Tek bir faydasını görmedim bugüne kadar. Önceleri acaba ileride bir faydasını görebilecek miyim diye düşünürdüm, şimdi ise bir zararını görmesem bari diyorum. Keşke kötüye giden tek şey benim ruh...