Merhaba kadim dostum.
Bugün anormal bir enerjiyle yataktan kalktım. Aslında fırladım desem daha doğru olur. Zira tüm gün pil yutmuş gibiydim. Sabah kahvaltısını kendi evinde yapabilmek ne kadar lüks göründü bugün bana. Halbuki çocukken çok spontane gelirdi. Farklı insanlarla ve farklı yerlerde yapabilmeyi dilerdim. Şimdi ise tam tersi. Evimde kahvaltı ederken ister istemez çok heyecanlandım. Kahvaltı süresini uzattıkça uzattım. Çay üstüne çay, sigara üstüne sigara içtim balkondan çiçek desenli yarak örtüsü izlenimi veren tarlaları...
Çay bitince kahve faslına geçtim. Kahvemi içerken kitap okumayı düşledim fakat hiç vaktim yoktu. Bugün örgütün bürosuna gitmem gerekiyordu. Yapmam gereken birtakım işler vardı. Onları halledecek, işim bitince arkadaşımla buluşucak ve gece olunca da işe gidecektim. Motora atlayıp büroya geçtim. Orada işlerimi planlarımdan çok daha kısa sürede bitirdim. Haftasonu Ankara'da genişletilmiş yönetim kurulu toplantısı yapılacaktı ve bu yüzden araba ayarlamak icap ediyordu. Tam o görüşme esnasında beni yersiz bir gülme krizi tuttu. Bunun ne yeriydi, ne de zamanı. Hemen kendimi toplantı odasına atıp, bir sigara yaktım. Orada bulunan çocuklardan biri şaşkınlığını gizleyemedi ve beni daha önce hiç böyle görmediğini söyledi.
Uzatmayalım, bendeki bu ayarsız enerjinin sebebi belliydi ve bu karın ağrısının önüne geçmenin yolu da birdi. Çok geçmeden arkadaşım aradı:
"Evet. Bugün ne yapıyoruz?"
"Ayarsız enerjiye, ayarsız yakıt gerekir."
"On dakika sonra oradayım."
On dakika sonra yanıma geldi. Arabasına atladım ve yola koyulduk. O esnada arkadaşım, akrabasının hastanede olduğunu ve onu oradan almasını belirten bir telefon aldı. Bu kötü haber planı bozmak için yeterli olmadı. Hemen biraderini arayıp, arabayı ve bu kutsal görevi ona verdi. Şayet kendisinin kutsal olmayan bir görevi vardı. Başka bir arkadaşın arabasına geçtik. Ancak arabasında müzik sisteminin olmadığını öğrendik. Bu sefer planı değiştirip, babamın arabasını almaya karar verdim. Bizi arabayla eve bıraktı. Motorum aşağıda kaldı. Gittik. Arabayı aldım. Nihayet başladık. Abarttıkça abarttık. Bir an bile ağzımız boş durmadı. Karıştırabilecek ne varsa karıştırdık. Zorumuz neydi? Belki de sadece vücudumuzu test etmek. Sonuçta yapılan her şeye bir anlam yüklemek gerekmez.
Velhasıl, saat 9:00'ı gösteriyordu ve daha işe gitmem gerekirdi. Kaloriferi bir an bile kapanmayan arabada ter içindeydik. Hem arabayı hem de motoru eve bırakmak gerekiyordu. Zira işe motorla gidecektim. Arkadaş uyanıklık yaptı ve "ben bu halde hayatta motor kullanmam" dedi. Çaresiz motoru kullanma işi bana kaldı. Bandırma rüzgarında ve soğuk havada ter içinde sürdüm motoru. Soğuk içime içime işledi. Öyle ki rüzgar gözümden yaş getirmişti artık. Hastalıklara davetiye çıkardım. Sabırsızlıkla bekliyorum.
Duş alıp, evden çıktım. Çok halsiz ve bitkindim. Bu sefer kaskıyla, eldiveniyle, maskesiyle tam teşekküllü korunarak motora atladım. Bu sefer hız yapmak için bir bahanem vardı. İşe yetişmek!
İşe geldim. Motorcu modundan takım elbise moduna geçtim. Önbürö şefimiz alkollü olduğumu anladı ve işyerine alkollü gelmekten, ikinci kez uyarıldım.
Raporları ve evrakları bitirmek benim için tam bir kabustu. Tatlı tatlı yemenin, acı acı çıkarması vardır derler. Ne zorum vardı ko bu kadar içecek? En azından askere gitmesine az bir zaman kalmış arkadaşımın gönlü kalmamış oldu. Fark ettim ki böyle salaş yaşamak bana göre değil. Ben düzen insanıyım ve bu aralar hayatımda olup bitan tatsız olayların beni bu düzenden mahrum bırakmasına izin vermeyeceğim. Günceme baştan sona dönüp baktığımda, Pınar Otel'de çalıştığım zamanlardaki düzenimi çok özlediğimi fark ettim. Annemin bir anda gelen rahatsızlığı nasıl da tarumar etmiş hayatımı. Fakat kendime başta olmak üzere, bu günceyi okuyan herkese söz veriyorum ki, artık bir an önce çeki düzen vereceğim kendime...
![](https://img.wattpad.com/cover/15198741-288-k229944.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günce
غير روائيYazılarımın bana zarardan başka hiçbir şeyi olmuyor. Tek bir faydasını görmedim bugüne kadar. Önceleri acaba ileride bir faydasını görebilecek miyim diye düşünürdüm, şimdi ise bir zararını görmesem bari diyorum. Keşke kötüye giden tek şey benim ruh...