Merhaba kadim dostum.
Bugün süprizlerle doluydu benim için.
Bugün geriye dönüp baktığımda, uzun süredir içmediğim tek bir gün olmadığını fark ettim. Her akşam farklı bir bahane buldum içmek için. Kişiler ve mekanlar farklı olsa da, değişmeyen yegane şey ben ve alkol. Fakat ilginçtir ki, her gün içki tüketen biri olarak sarhoşluğa hasret kaldım. Artık o kadar çok alıştı ki bünyem alkol almaya, sanki zevk için değil de, ihtiyaç için içiyorum.
Sürekli değişkenlik gösteren çalışma saatlerim neticesinde, uzun süredir ailemle kahvaltı edemiyorum. Ben de hala fırsat varken bütün aile fertleriyle bir arada kahvaltı edebilmek için bugünü seçtim. Bugün annemin diyaliz günü değildi. Ben de babama bir gün önceden işe gitmeden önce, kahvaltı etmek için beni beklemelerini söyledim. Akşamüstü dışarı çıktım. Her zamanki gibi içtim. Oradan da işe gittim. Dün geceki içme bahanem, bir arkadaşımın askerden gelmiş olmasıydı. Sabah 8:30 sıralarında işten çıkıp motora atladım. Pazar sabahı sakin yollarda çeşitli hız ve akrobatik hareketler denemeleri yapıp hayatıma biraz olsun renk kattım. Biraz tuhaf gelebilir lakin ölüm riski, beni yaşama bağlayan en büyük şey. Sonrasında fırından, yeni çıkmış sıcacık ekmek alıp evin yolunu tuttum. Güzel bir kahvaltıydı. Kuşkusuz hepimize iyi geldi. İnsanlar çıkmaza girdiği vakitlerde küçücük şeylerden mutlu olabiliyor. Çünkü başka seçenekleri yok!
Bugün harika bir süpriz hepimizi sevinçten havalara uçurdu. Annem bugün koltuk değnekleriyle banyodan salona kadar yürüyebildi. Hepimiz adeta buz kesildik. İlk başta inanamadık. Sonra sevinçten ne yapacağımızı bilemedik. Bugün harika bir gün diye için için haykırarak uykuya daldım.
Fakat şom ağzım bütün söylediklerimi yutmama neden oldu. Akşamüstü beş gibi kardeşim uyandırdı. Kolu kan içindeydi. Yine kendini kesmiş. Bunu neden yaptığını sorduğumda ise verdiği cevap aynen şu şekilde:
"Kolumu kestim çünkü bacağımda yer kalmamıştı. Hiçbir şey hissedemiyordum ve acı da olsa bir şeyler hissetmem gerekiyordu."
Hemen onu motorla hastaneye götürdüm. Dikişe gerek olmadığını söylediler. Yarayı temizleyip, pansuman yaptılar. Polis geldiğinde yalan hazırdı.
"Köpeklere su vermek üzere bidonu keserken bıçağı kaçırıp kolunu kesmiş."
Daha sonra onu bir bara götürdüm. Bir şeyler içtik. Bugünkü bahanem ayağıma gelmişti. Onunla uzun uzun konuştuk. Bana kendini öldürmemek için kendini çok zor tuttuğunu, buna engel olan şeyin ise psikiyatristin verdiği ilaçların kendini biraz olsun sakinleştirtiğinden bahsetti. Hatta o ilaçları gereğinden fazla kullanıp, bir dünya yaratıyormuş kendine. Kaçınılmaz sondan kaçış dünyası...
Bendeki saflık işte. Ben ve iyi bir gün... Birbirinden bu kadar uzak olan iki kelimenin aynı cümle içinde kullanılma cesaretini gösterdiğim için hayret ediyorum kendime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günce
Non-FictionYazılarımın bana zarardan başka hiçbir şeyi olmuyor. Tek bir faydasını görmedim bugüne kadar. Önceleri acaba ileride bir faydasını görebilecek miyim diye düşünürdüm, şimdi ise bir zararını görmesem bari diyorum. Keşke kötüye giden tek şey benim ruh...