selam, nasılsınız? umarım çok iyisinizdir, eskiye göre sayımız biraz azalmış ama bunda tamamen ben hatalıyım, üniversite sınavına çalışıyorum derken çok boşladım buraları..
aktifliğin artması için sınır koyacağım.
vote; 50 yorum; 100
keyifli okumalar..Nefessiz kaldığımı hissettiğim çoğu zaman tekrar nefes almak için canhıraş bir şekilde çabalarım.
Şu an öyle değilim.
Şu an emanet nefesimin kesilmesi için dua ediyordum.
Barlas az sonra belki de olan her şeyi öğrenecekti ve elimden hiç bir durum gelmiyordu.
"Ne?" dedi Barlas sakinliğini korumak ister bir tavırla. "Babası ne alaka? Soner amca yataktan dahi kalkamıyordu."
Fatih güldü, "Ah benim saf oğlum.."
Araya girmek istedim. "Yeter! İğrençliğini yapma ve oğlunun doğum gününü daha fazla piç etme."
Fatih güldü. "Gelinim gelinim..." Bakışları bu kez tamamen bendeydi. "Her şeyi bildiğini sanıyorsun ama seninde bir şey bildiğin yok."
Anneme baktım ümitle, beni buradan kurtarması için ona dahi sığınabilirdim şu an.
O tepkisiz kaldı, her zaman olduğu gibi beni bir başıma bıraktı.
"Söyle artık!" Barlas'ın sesi fazla yükselmişti. "Soner amcanın bu olayla alakası neymiş söyle."
"Senin karının babasıydı annene tecavüz edenlerdem birisi." Bir çırpıda söyledi.
Çok kolaydı söylemesi. Daha gerçekleri ben hazmedememişken insanların bu kadar çabuk dillendirmesi.
"Annen ölmemişti Barlas." Bu kez konuşan annemdi. "Soner anneni o intihar ettiği ipin ucundan çekip almıştı. Babanda, diğer herkeste seni bir masalla büyüttü."
Barlas bunu dinlemeyerek bana baktı. "Sen, sen bu olanların ne kadarını biliyordun?"
En önemli kısmını biliyordum sevgilim...
Bizi kıracak en önemli kısmını biliyordum.
Bizi yok edeceğini biliyordum.
Cevap veremedim. Dolan gözlerimi ona karşı gizlemedim. Nasılsa yaralarımı hep o sarmaz mıydo zaten?
"Soner anneni eve, benim yani karısının olduğu eve getirdi. Sarhoştu, hemde körkütük." Annem bana bakarak gülümsedi. "Toz konduramadığın baban bana neler çektirdi haberin dahi yok."
Barlas sadece bana bakıyordu.
Ağlamamak için direnen bedenim titriyordu kendisini sıkmaktan.
Güvendiğim dağlar cayır cayır yanıyor artık baba.
Fatih girdi bu kez söze. "Hep seni suçladığımı zannettin ya oğlum, nedeni bu kızdı işte." Bana bakıyordu şimdi her biri. "Annenin esas katilinin kızını kendinden ayırt etmedin sen."
"Annen bir süre bizimle yaşadı. Baban her yerde onu arıyordu, bende babanı buldum. Çünkü kimse evinde başka bir kadını istemezdi." Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Kadının başına gelenleri nereden bilebilirdim ki?"
"Yeter." Barlas daha fazlasını duymak istemiyor gibiydi.
"Annen yaşıyor oğlum."
Bu duyduğuma ben bile şaşırmıştım. Annesi yaşıyordu öyle mi?
"Madem annesi yaşıyordu, neden Manolyayı göz göre göre vurdun?" Gazel'in sesiydi bu. Hâlâ beni koruyordu...
"Ben onu Barlas'a ders vermek için değil asıl suçlunun kızını cezalandırmak için yapmıştım."
Barlas gür sesiyle tekrar ona bakmamı sağladı. "Sen bunları biliyordun öyle mi?" Sesi titriyordu.
"B-biz beraber sararız yine yaralarımızı. Sen üzülme istedim ben sadece." Ne dediğimi o kadar bilmiyordum ki.
"Yaralarım fazla açıldı evet Manolya," Gözleri ilk onu tanıdığım haline döndü. Bana o kadar yabancı baktı ki, onunla geçirdiğim her zamanın gerçekliğini sorguladım. "Ama biz diye bir şey kaldı mı orası muamma."
Babasının yanından geçti ve dış kapıya doğru ilerledi. Peşinden gittim, koşuyordum ama o bana zerre aldırış etmiyordu.
Yetişemiyordum.
"Sana yemin ederim söyleyecektim!" Bağırışım onu durdurdu, sırtı sallandı. Gülüyordu.
"Ne zaman? Ne zaman söylesene?" Yanında ki duvara tutundu. "Her gece aynı yatağa girip sarıldığımızda bunu hiç düşünmedin mi? Bana nasıl yalan konuştuğunu sorgulamadın mı Manolya?" Ağlıyordu. Hemde delicesine ağlıyordu.
İçim burkuldu, kendimden nefret ettim.
"Söyleyecektim," Dudaklarımdan bir hıçkırık firar etti. "Ama daha ben hazmedememiştim ki."
"Git Manolya," Bedenini dikleştirdi. "Benden çok uzaklara git ve seni bir daha görmeyeyim."
"B-bebeğimiz?" Buğulu gözlerimle onu seçemiyordum artık.
"Onu da yalanlarla büyütme olur mu?" Güldü. Bu acı bir gülümseme değildi, alay ediyordu.
"Babam gibi bir baba olmayacağım demiştin bana?" Sitem ettim, biz çok güzel bir aile olacaktık.
"Ben sen her babandan bahsettiğinde baban gibi bir baba olmak istiyordum." Şizofrenmişçe öylesine bir kahkaha attı. "Bak, baban gibi bir baba oluyorum işte."
Beni anlamıştım ama çocuğumuzdan bu kadar mı kolay vaz geçiyordu?
Yanına adımlamak için adım attım fakat o iki adım geriledi. "Ne yüzünü," Bana son kez bakar gibi baktı. İç geçirdi. "Ne de aşık olduğum bu gözleri bir daha asla görmeyeceğim."
Son kez uzuncasına baktı ve bir şarkı mırıldandı.
(Medyayı açabilirsiniz.)
"Yalnız ölmeyeceğim değil mi?"
Bu bana ben vurulduğumda ki söylediği şarkıydı.
"Böyle sessiz sessiz, solup gitmeyeceğim değil mi?"
Gözlerimiz o kadar ayrı ama o kadar birleşikti ki.
"Gitme," Dedim kalan son gücümle.
O bir şey demek yerine binanın kapısından çıktı.
Gitmişti.
Beni ilk olduğum karanlığıma itmişti, katilim önce bir kurtarıcı şimdiyse tekrar katilim olmuştu.
Koşar adımlarla kapıdan çıktım. Araba sokaktan çıkıyordu.
Kalmayan gücümle yere yığıldım.
"Sokakta düşkün biri, bir teknede bulunmuş," Öyle bir hıçkırık nüksetti ki boğazıma, öyle bir yakarış çıktı ki dudaklarımdan. "Ben kaybolmayacağım değil mi?"
bölüm sonu yorumlarınızı alayıııım🤍
instagram;cemre.u3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK ŞARAP +18 |TAMAMLANDI|
Teen FictionTüm insanlık yalan üzerine kurulu. Bastığımız toprak, soluduğumuz nefes. Aldığım her emanet nefes onu anımsatıyor bana. Camın açıkta bıraktığı boşluk kadar görüyordum gök yüzünü. Ayaklanarak odanın çıkışına adımladım. Oturma odasına adım atacaktı...