Öncelikle bir kaç saniyenizi alacağım. Daha önce de belirttiğim gibi kitabın finaline az kaldı. Kırık Şarap benim için fazla ayrı bir kurgu. İlk kitabım ve ilk acemiliklerimi yaşadığım kitabım.
Diğer kitaplarımı okuyorsanız eğer kalem farkını göreceksinizdir.
Kitabın final bölümüne iki bölüm kaldığı zaman kitabı tamamen bir düzenlemeye alacağım ve finaline öyle nokta koyacağım.
Kitap 2. kitap 12'inci bölümde final olacak. Yani sayılı zamanlarımız kaldı sizinle.
Kitaba final noktasını koyduğumda sonraki hedefim için çabalayıp kitaplaştırma evresine girişeceğim.
Sayılı zamanlarımızı iyi değerlendirmemiz dileğiyle, sizi çok seviyorum ve diğer kitaplarımda da buluşmamızı istiyorum. <3
Soluduğum nefesim?
Bütün bir yol boyunca bunu düşündüm.
O gece dönüp gelmesi bana neyi ifade edebilirdi ki?
Dönüp sarılsa, bana inandığını söylese o an için çok şey değişebilirdi ama şu an benim için zerre değeri yoktu söylediği şeylerin.
İçimde ki gerçeği inkar edemiyordum. Onu seviyor muydum? Onu fazlasıyla seviyordum.
Bunu birbirimize dahi dile getirmemiştik belki ama seviyordum.
Yaşanan onca şeye rağmen.
Arabayı evin önüne park ettim. Bu evde o gittiğinden beri tek yaşıyordum.
Arabanın içerisinde evi izledim bir süre. Beyaz ev defalarca kez kanla kirlenmişti. Küçük pencerelerinde ilk kez keyifle izlemiştim güneşin doğuşunu defalarca.
Gözlerim doldu. Elim karnıma gitti. "Bu evde yaşayacağız anneciğim."
Sönen güneşlerim o geldiğinde aydınlanacaktı.
"Sen geldiğinde hiç kan akmayacak artık." dolu gözlerimden yaşların akmasına izin verdim.
"Sen benim ışığım olacaksın." gülümsedim. Acının gülüşüydü bu. "Dizlerinin kanamasına dahi izin vermeyeceğim."
Arabanın kulbuna asılıp kapıyı açtım. Ardımdan yavaşça kapattım.
Dünya üzerime geliyormuş gibi hissediyordum. Bütün herkes neden bu denli sessizdi?
Bahçede solan güllere kaydı gözlerim. Hepsi canından bezmişti.
Gülümsedim. "Size bakamadığım için özür dilerim."
Buraya ilk gelişimi hatırladım. Karanlığımdan kurtulduğumu düşünürken tekrar tekrar karanlığa gömüleceğimi bilemezdim.
Barlas'ın beni kör kuyulardan çekip çıkartacağını düşünürken beni o kuyunun en dibine itebileceğini düşünememiştim.
Güven miydi beni bu denli yaralayan? Ona körkütük aşık olup güvenmem miydi beni bu hale getiren?
Her şeyin iyi yanı vardı öyle değil mi? Bu olayın iyi yanıda bebeğimdi.
Bahçede biraz daha ilerledim. Bu ev bana ölüm kokuyordu.
Cebimde titreyen telefonumla gözlerimi kırpıştırdım.
Cebimden çıkarttığım telefonun üzerinde Gazel'in ismi yazılıydı.
Telefonu açtım. "Efendim?"
Gazel yine o enerjik sesiyle şakıdı. "Sizin sokaktayım, evdesin değil mi?"
Sanki görüyormuş gibi kafamı salladım. "Bahçedeyim bende gel."
Bir şey demeden telefonu kapattığında bahçenin girişinde ki bedenini gördüm.
Gazel her şeye inat gülebiliyordu.
Yanıma yaklaştığında ellerini boynuma sardı. "Bize kahve ve donat getirdim!"
Yanağına bir buse kondurdum. "Gel oturalım."
Arkamızda ki çardağa ilerledik. O an fark ettim ki buraya daha önce hiç oturmamıştım bile.
"Oha çardak varmış!" Gazel'in sonuna kadar açtığı gözleri tiz bir kahkaha atmama neden oldu.
Benden önce çardağa kuruldu ve elinde ki poşetten ağzı sıkı sıkıya kapanmış kahveleri çıkarttı. "Evet, benim yeğenim nasılmış?"
Bende çardağa oturdum. "İyiymiş teyzesi iyiymiş." Donatlara baktım. "Şu güzellikleri yedikten sonra çok daha iyi olacakmış. Öyle diyor."
Gazel gözlerini kısarak bana baktı. "Yeğenimi şimdiden kullanmaya başladın, tesüf ederim."
Güldüm. Acıkmıştım.
"Manolya," Donat'ın bir tanesini ağzıma attım.
"Hm?" Bir yudumda kahvemden aldım.
"Gerçekten iyi olup olmadığını merak ediyorum." Gazel ilgiyle suratımı inceledi.
Ağzımdaki lokmamı zor yuttum. Tekrar kahvemden yudum aldım. "İyiyim," kahveyi masaya bıraktım. "... iki aydır nasıl idare ediyorsam değişen bir şey yok."
Yalandı. Daha bugün onu tekrar gördüğümü kendime bile açıklayamazken ona ne açıklayacaktım ki?
Gazel yalandan gülümsedi. "Bak bir şey olduğunda bana söylemeni istiyorum, benden uzun zamandır bir çok şeyi sakladığını biliyorum." duraksadı ve karnıma baktı. "Artık kendin için değilse bile yeğenim için benden bir şeyleri saklama Manolya."
Kafamı onaylar biçimde salladım. "Tamam, saklamayacağım."
Gazel başka bir şey söylemek için heyecanla ayağa kalktı. "Sana ne söyleyeceğim!" o kadar coşkuluydu ki güldüm.
Parmaklarını bana uzattığında elinde parlayan yüzüğe bakakaldım. "Ne? Şaka? Kiminle? Tuna mı?"
Gazel kaşlarını çatıp bana baktı. "Yok canım beşinci sevgilim Sabriyle."
Söylediği şeye kıkırdadım. "Ne zaman oldu bu?"
Gazel yüzüğünü göstermek istercesine daha çok gözüme soktu. "Bir saat önce tatlım."
"Tuna seni çok seviyor." Bunu itiraf etmeliydim. Bunca zamana dek onu bu işlere sokmamak için kendi canını ortaya koymuş ve her fırsatta Gazel'i dilinden düşürmemişti.
"Bende onu çok seviyorum Manolya," gözleri parıldadı. "Bazen hayatta ki tek şansımın o olduğunu düşünüyorum."
Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Demek hayattaki tek şansın o?"
Gazel önce idrak edemesede sonra neye alındığımı anlarmış gibi elini savurdu. "Aman sen Allah'ın lütfusun şansı değil."
Gülümsedim.
"Ben içeriden üzerime bir şeyler alacağım. Üşüdüm. Hamilelik üşütür mü be?" Ayakladım.
Gazel kafasını salladı. "Yeğenim üşümüş git bir şeyler giydir yeğenime. Bekliyorum ben burada."
Çardaktan çıktığımda elimi çantama atıp kapının anahtarını çıkarttım.
Bu evde kan akmayacaktı.
Bu evde bebeğimin dizi dahi kanamayacaktı.
Verdiğim bu sözleri tekrar anımsattım kendime. Bu bebeğimden çok kendime verdiğim bir söz gibiydi sanki.
Anahtarı kilide yerleştirdiğimde kapının kilidini çevirdim. Tok bir ses çıktı kilitten.
O an aklım işlevini yitirdi.
O an kalbim durdu sanki.
Ellerim bacaklarıma gittiğinde altımda hissettiğim sıcaklığı parmak uçlarımda hissettim.
Bu kendime verdiğim sözü tekrar yineletti bana.
Dizi kanamayacak bebeğimin canını bu evde teslim etmiştim.
instagram; cemre.u4
cemreninhikayeleri
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK ŞARAP +18 |TAMAMLANDI|
Teen FictionTüm insanlık yalan üzerine kurulu. Bastığımız toprak, soluduğumuz nefes. Aldığım her emanet nefes onu anımsatıyor bana. Camın açıkta bıraktığı boşluk kadar görüyordum gök yüzünü. Ayaklanarak odanın çıkışına adımladım. Oturma odasına adım atacaktı...