Aradan bir ay geçti. Tam bir ay.Acılarımızı tamamen içimize gömemedik ama hafifledi.
Asla aramız eskisi gibi olmadı, yabancı ama bir o kadar da tanıdıktık birbirimize.
Omzunda her yattığımda eskisi gibi hissediyordum ama hissetmiyordumda.
Kokusu beni ilk zamanlarımıza götürüyor, içimde oluşan özlemi bir nebze gideriyordu.
Şu an omzundaydım. Elimizde şarap kadehleri, yanan şöminenin ışığına maruz bırakmıştık tenlerimizi.
"Ruhun gibi sarışın," dedi durgun sesiyle. "Cayır cayır yanıyor ama asla çığlık atmıyor."
Hemen yanında duran küçük odunu şöminenin içerisine fırlattı.
"Zihnin gibi sevgilim." gülümsedim ve onun gibi davrandım. "Cayır cayır yanıyor ama sadece çıtırtıları duyuluyor."
Kafasını geriye attı bunu göğsünün gerilmesinden anladım. Sıcak ortamda bir şeyler eksikti. Birisi.
"Barlas,"
"Hm?"
"Tanrının varlığından emin olduğum kadar sana aşık olduğuma eminim."
Barlas doğruldu, kafamı kaldırmak zorunda kaldım.
Gözleri gözlerime kilitlendi, şöminenin yansıyan ışıklarını gözlerinde izliyordum artık.
Eli kazağıma uzandı, parmakları tenime sürtündü. Soğuk elleri sıcak tenime temas ettiğinde irkildim, bu hareketime ufak bir gülümseme bahşetti.
Altıma sütyen giymemiş olduğumun rahatlığıyla parmakları göğüs uçlarımı okşadı.
Kafamı geriye attım ve nefes alışverişimi kontrol altında tutmaya çalıştım.
Olmuyordu, sanki karşımda duran bu adam bana ilk kez dokunuyordu ve bedenim her seferinde bu hissi ve hazzı yaşatıyordu bu beden bana.
"Dur," fısıltım ona ulaştığında o hâlâ sadece gözlerime bakıyordu.
Parmak uçları göğüs ucumu sıktığında acıdan bir çığlık firar etti dudaklarım arasından, "Durma, tamam durma."
Dudaklarının kenarı kıvrıldığında bu bana verdiği hazdan daha mutlu etti beni.
Kazağımı çıkarttığında şöminenin sıcaklığı yetmemiş, vücudumu soğuk sarmalamıştı.
Beni kendisine çekti, sırtım göğsüne değiyordu artık.
"Üşümeden sevişelim," fısıltısı beni güldürdü.
"O nasıl olacak?" dedim.
"Göstereceğim." açıkta kalan göğüslerime elleriyle daha çok okşadı, sanki ısıtmak istiyor gibiydi.
Diken diken olan tüylerim artık kaybolmuş yerine harlanan bedenim gelmişti.
Kafasını boynuma yaklaştırdı ve dili varlığını gösterdi.
Bedenim ok gibi gerildi.
Sıcak nefesi her boynuma değdiğinde boynum gıdıklanıyor, gıdıklanma dalgası titreyerek bütün bedenimi sarıyordu.
Altında oturduğu puftan kalktı, bedenim havalandı ve yumuşak zemine düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK ŞARAP +18 |TAMAMLANDI|
Novela JuvenilTüm insanlık yalan üzerine kurulu. Bastığımız toprak, soluduğumuz nefes. Aldığım her emanet nefes onu anımsatıyor bana. Camın açıkta bıraktığı boşluk kadar görüyordum gök yüzünü. Ayaklanarak odanın çıkışına adımladım. Oturma odasına adım atacaktı...