|Bölüm 20|

5.6K 339 80
                                    

50k'ya gidiyoruz.. desteklediğiniz için çok teşekkür ederim. (:
son bir şeye değinmek istiyorum, kurguyu klişe veya kötü bulanlar elbette eleştirebilir ama saygı çerçevesinde. hakaret yorumları alıyorum veya küçümseyici yorumlar, bunlar insanın ister istemez moral motivasyonunu düşürüyor, içinizde biraz insanı duygunuz kalmışsa yorumlarınızı seçerek yapınız.

                        keyifli okumalar...

Nasıl hisler bu kadar gizlenirdi? Anlam veremiyordum. Barlas'ın yaşadığı olayları bir başkası yaşasa bu kadar tepkisiz olabilir miydi buna da emin değilim.

O konuşmadan sonra içeriye girmiştik ve şu an odaya çıkmış hazırlanıyordum. Barlas'ın babası Barlas, Barut ve Tuna yemek yemeye karar kılmışlardı aslında ama nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde plana bende dahil edilmiştim. Gazel kendisinin eve gitmesi gerektiğini söylemişti. Yaşadığı şeyler ona çok tuhaf geliyordu ki normalde değildi aslında. Şu an Barlas'ın odasında giymem için sipariş ettiği kıyafeti giyiyorum. Siyah dar elbisenin içerisinde kendimi asla rahat hissedemiyorum...

Ne bir makyaj malzemem ne de bir takım vardı yanımda. Sadece elbise ve siyah bir topuklu. Kapının çalınmasıyla gözlerimi oraya kaydırdım. "Gir."

Barlas müsait olduğumu anladığında içeriye girdi, kısa süreliğine göz göze kaldık. Gözünde değişik bir alay ifadesini sezimlesemde emin olamayarak sustum. Yanımda geçti, çekmecesini açıp bir kol saati çıkarttı. Kol saati siyah ama iç deseni altın renklerle renklendirilmiş bir saatti. Kıyafetini süzdüm birazda. Giydiği takım düz siyahtı, başka bir numarası yoktu.

Aksesuarsız kaldığımdan dudaklarımı büzdüm. "Bana da saatinden versene." Kaba duracağının farkındaydım ama en azından göze bir takı çarpsın istiyordum.

"Erkek saati mi istiyorsun?" Kapattığı çekmeceyi tekrardan açtı. "Elbisene uymaz." Bunu demesine rağmen çıkartıp kendi saatine benzer bir saati uzattı. İç renkleri altın sarısı yerine griydi.

"Uymayacağını bende biliyorum." Uzattığı saati elinden alıp bileğime taktım. Hoş ama kaba durmuştu. "Başka şansım mı var?"

Gözlerini asla bana değdirmiyordu bile. Omuz silkti, "Hazırsan çıkalım hadi." Kapının girişine ilerledi.

Aklıma gelen şeyle gülümsedim. "Hazırsan çıkalım Ceku."

Anlamayarak suratıma baktı, cahil... Daha fazla bekletmeden kapının girişinde duran Barlas'ı da geçerek aşağıya indim. Tuna ve Aslan oyun oynuyor, yerden yere yuvarlanıyordu. Onların bu haline içtenlikle gülümseyerek yanlarına gittim. "Ee, hazır değil misiniz?"

Aslan beni gördüğünde üzerine çıkmış olduğu Tuna'dan ayrıldı. "Manolya abla dedem kapıya çıktı, Tuna pisliğide beni bırakmıyor ki gideyim. Aşık oldum sana diyor ama aşk nasıl bir şey bilmiyorum ben." Tunaya dönüp dil çıkarttı.

Tunaya gözlerimi açarak baktım, "Gazel'i aldatmak mı?" Yalandan kınayan bakışlar atıp sinsice gülümsedim.

Tuna düştüğünü tahmin ettiğim yerden kalkıp Aslan'ın kafasına hafifçe vurdu. "Lan eşşek sıpası ben öyle mi dedim? Ben ileride aşık olman için ön ders verdim sana o kadar."

Aslan kafasına vurulduğu için dudaklarını büzdü. "Senin junior Tuna'nın keserim Tuna abi!"

Söylediği şeyin farkında mıydı bu çocuk? Gülmeme engel olamadım. "Ç-çok iyiydi bu."

Tuna bozulmuş bir şekilde yanımızdan geçip gitti. Bende Aslan'ın elini tutup dış kapıya doğru gitmesine yön verdim. "Sen git ben dayını alıp geliyorum." Aslan kapıdan çıktı.

"Bebek bakıcılığı mı yapıyorsun şimdi de?" Merdivenlerden iniyordu Barlas. Sanırım Aslan'a söylediğim son cümleyi duyup söylemişti bunu.

Omuz silktim. "Karşımda senin gibi dışı büyük beyni küçük bir bebekle ilk kez karşılaşıyorum."

Gözlerimiz bir anlığına kesişti ama sonra direkt geri kaçırdı. Sorunu neydi bunun?

"Son zamanlarda haddini aşmakta üzerine yok." Merdivenden tamamen indiğinde girişte ki komidin çekmecesini açtı.

Kapının pervazına yaslandım. "Haddimi aştığımı düşünmüyorum." Saçlarımı omuzlarımın gerisine attım. "Ayrıca haddimi aşıp aşmadığıma sen mi karar veriyorsun?"

Açtığı komidinden ev ve arabanın olduğunu düşündüğüm anahtarı aldı ve cebine koydu. "Evet, bir sakıncası mı var?" Şimdi doğrudan gözlerime bakıyordu.

"Evet var." Bedenimi dikleştirdim. Her yaptığım hareketi ona mı soracaktım? Neydim ben köle mi?

"Bence sakıncası olmanında sakıncası var gibi duruyor." Bunu söyleyen içeriye girmiş Baruttu. Gülümsüyor ve öylece aramızda ki gergin bağı izliyordu.

"Sen ne zaman geldin kardeşim?" Barlas az önceki sinirini yüzünden yok etmişti bir anda.

"Yeni geldim, Manolyayı almaya geldim kardeşim." Bana bakıp göz kırptı. Aramızda ki kavgayı engellemeye çalıştığını düşündüm.

"Manolya benimle gelecek, orada buluşuruz seninle." Barlas yanımdan geçeceği sırada boğazımı temizledim.

"Yo aslında Barut'a onunla gideceğimi ben söylemiştim."

instagram hesabım; cemre.u3
parodi hesabı; manolya_safkan

KIRIK ŞARAP +18 |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin