|Bölüm 21|

5.3K 310 80
                                    

50k olduk(: umarım daha da büyürüz, sizi seviyorum.

keyifli okumalar...

Acıdan kavrulan bedenimi ateşe atıp daha harmanlamaya kalktılar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Acıdan kavrulan bedenimi ateşe atıp daha harmanlamaya kalktılar. Acıdan kavrulmuş bir beden, daha ne kadar yanardı ki?

"Ne?"

"Ne?"

İki şaşıran erkek karşımda öylece bana bakıyordu.

Ne yaptın aptal kız..

Ne yaptığım hakkında bir fikrim yoktu, belki de vardı. Göz göze geldiğim Barlas, bana o kadar hissiz bakıyordu ki kendimi yabancısıymışım gibi hissetmeme neden oldu. "Çıkalım mı?" Barut'a çevirdim bakışlarımı.

Sanki bugünü bekliyormuş gibi elleriyle kapıyı işaret etti Barut. "Buyurun hanımefendi."

Pekte samimi olmayan bir gülümseme peyda etti yüzümde. Gösterdiği gibi kapıdan geçtim ve ikisininde çıkmasını bekledim. İlk önce Barlas çıktı. Kapıdan geçerken yüzümü geçtim, gözlerime dahi bakmadı. Doğrudan arabasına ilerledi.

Peşinden çıkan Barut'un yüzünde hâlâ aynı gülümseme vardı. "Arabaya geçelim." Beni beklemeden arabasına ilerledi. Siyah jeep'in ön koltuğuna oturdu. Olduğum yerde durmayı kesip sürücü koltuğunun yanına oturdum. Barlas'ın arabası bahçeden çıktı, sonra Tunanın sürdüğü ve yanında Barlas'ın babasının olduğu araç çıktı bahçeden. En son bizim olduğumuz araba bahçeyi terk etti.

"Fatih amca ne zaman geldi?" Barut'un sesini işittiğimde izlemeye daldığım camdan çektim gözlerimi.

Barut'a baktım. "Üç veya dört saat oluyor sanırım. Belki daha fazla."

Anlamış gibi kafasını salladı. "Uzun süre sonra bir oğlu olduğu aklına gelmiş demek."

Onunla oturup Barlas'ın ailesini çekiştirmeyecektim. Belki kafamda ki soru işaretlerini Barut'a sorarak giderebilirdim ama bu Barlas'a saygısızlık olurdu. "Bu onların ailevi konuları Barut, bizim haddimize değil." Cama geri çevirdim bakışlarımı.

Barut arabayı caddeye çıkarttı. "Doğru diyorsun, sadece küçüklüğümden beri tanırım her ikisinide sadece yorum yaptım."

Derince bir iç çektim, fazla kurcalıyordu. "Siz kaç yaşınızdan beri arkadaşsınız peki?" Bu kadar iyi tanıdığına göre epey eskiye dayanmalıydı arkadaşlıkları.

"Annesi öldüğünden beri." Aracı geldiğimiz restoranın park yerine soktu. "Tunayla dostlukları daha eskiye dayanır. Ben ilk Tunayı tanıyordum, mahalleden. Tuna sayesinde tanıştım Barlas'la." El fenerini çekti. "Annesinden sonra çok yıkılmıştı, halası ona çok güzel bakıyordu ama-"

Halası? Bana, ben sorduğumda yetimhaneden bahsetmişti oysa? "Nasıl yani," Koltukta yan dönüp Barut'a baktım. "Barlas yetimhanede değil miydi? Halası ne alaka?"

Barut kendi kapısını açtı. "Yo, hiç yetimhaneye gitmedi uzun bir süre halası baktı ona." Sonra arabadan indi, arabanın çevresinde dolanıp benim kapımı açtı.

"Yalancı," Diye mırıldandım. Uzun süre sonra bütün gerçekliğimle kendimi ona açmıştım, karşılığını bu şekilde mi alacaktım?

"Hadi Manolya, herkes içeriye girdi." Barut hâlâ bekliyordu.

Araçtan indim ve yüzümde oluşmuş hayal kırıklığı belirtilerini silmeye, yerine yalandan gülümseme koymaya çalıştım. Başaramadım çünkü güvendiğim kişinin bana yalan konuşuyor olması zoruma gitmişti.

O zaman seni yetimhanede görmedi Manolya?

Aklıma doluşan sorular başımı ağrıttı. Barut kolunu uzatmış, kolumu bekliyordu. Koluna girdim ve içeriye kadar bana eşlik etmesine izin verdim. İçeriye giren yolda kırmızı bir halı vardı. Girişte rezerve yapan bir sürü çalışan ve yukarıdan uzanan kocaman bir avize sarkıyordu.

"Şu masa," Barut'un beni yönlendirmesine izin verdim. Masaya çoktan oturmuşlardı.

"Sarışın yellozum, senin adına bir ıstakoz söyledim. Pişmemiş olsun bizim yelloz ateşiyle onu bir güzel pişirir dedim." Tuna alayla yüzüme baktı ve göz kırptı. "İyi etmişim değil mi?"

Kafamda ki her düşünceyi kenara itmeliydim. Tunaya ayak uydurup gülümsedim. "Bu ateşle seni de yakabilirim Tuna."

Fatih amca bizim bu atışmalarımıza gülümseyerek tepki verdi.

"O ateşten çoktan yananlar var." Barut'un yüksek ve özgüvenli bir sesle söylediği şeye masada ki herkes dikkat kesildi. Artık farkındaydım bana karşı olan hislerinin, yaklaşımlarının.

"O ateş büyüyüp yangın olursa, müdahale ederiz kardeşim." Masada karşımda oturan Barlas, yayvan bir şekilde konuştu. Ona baktığımı hissetmiş olacak ki, gözleri gözlerimi buldu. Yalan konuştuğu gerçeği onu her gördüğümde zihnimde gün yüzüne çıkıyordu. Anlatmak istemiyordu madem, bunu neden direkt söylememişti ki?

"Ben itfaiyecilik dersi aldım, söndürürüm sizi." Tuna masaya garsonun getirdiği menüyü incelerken bir yandan ucu boş çatalı ağzına sokmuş geveliyordu.

Hepimiz sipariş verdiğinde yemeğin gelmesini bekledik sessizce. Sessizliği bölen asla susmak bilmeyen Tuna oldu. "Kız yelloz, geçen bir yaz dizisi keşfettim Baht Oyunu diye orada karamelli çikolata yiyip sahneye çıkıyor deli karı," Masanın karşısında ki mikrofonlu sahneyi gözleriyle işaret etti. "Söyleyim mi karamelli çikolata?"

Aptallığına sabır çektim. "Salak, karamele alerjim yok. O diziyi bende biliyorum ama o kızın alerjisi var, benim var mı?"

Barut söze atladı. "Varmış gibi yap? Çocuğun gönlü kalır bir yerleri şişer sonra."

"İki gerizekalı birbirinize çok güzel arkadaşlık yapıyorsunuz." Barlas başını ovaladı, sanırım başı ağrıyordu.

Tuna dudaklarını büzüp Barlas'a baktı. "Ama haşin erkeğim, kalbim çıt oldu bak şimdi." Fatih amcaya döndü sonrada, "Fatih amca oğlunuzun acilen edep terbiye dersine ihtiyacı var. Çok edepsiz yahu."

Fatih amca bıyığı altından gülümsedi. "Bu yaştan sonra keratayı dövsemde nafile be oğlum, küçükkende böyleydi bu hayta."

Barlas'ın alaylı gülümsemesi böldü sözünü. "Küçükken yanımda mıydın?"

Ortamın gerildiğini anlamıştı sanırım Barut, söze girdi. "Yemekler nerede kaldı, ağaç olduk. Tencerenin buluşundan mı başlıyorlar oğlum yemeği yapmaya?"

••

"Önünü düzelt." Barlas göğsümü işaret etti gözleriyle. Göğsüme baktığımda kıpkırmızı kesildim, göğüslerim çok belli oluyordu, hemde çok. Elbisenin dekolte kısmını yukarıya çekiştirip kapatmaya çalıştım. Fakat orayı çekiştirdiğimde elbisenin şekli bozuluyordu ve değişik bir görünüm oluşuyordu.

"İzninizle, lavaboya gitmem gerekiyor." Elbiseyi biraz daha çekiştirip ayağa kalktım. Bileğimde ki gevşemiz saati düzelttim ve ilk gördüğüm garsonu durdurdum. "Lavabonuz ne tarafta acaba?"

Garson kız mutlu bir gülümsemeyle cevapladı. "Hemen karşısı hanımefendi."

Dediği yolu takip ettim ve karşımda ki lavaboya girdim. Aynanın önünde göğüs dekoltesini düzelttim.

"Manolya?"

Arkamdan gelen sesle tüylerim ürperdi. Bu sesin sahibini biliyordum, hemde çok iyi biliyordum. Bana asla unutamayacağım anıları yaşatan birisiydi bu. "Senin ne işin var burada?"

sizce sonda ki kişi kimdi?

instagram hesabım; cemre.u3
parodi hesabı; manolya_safkan

KIRIK ŞARAP +18 |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin