FİRST DAY

4.7K 138 42
                                    

Kitabı kaldırmıştım ama geri döndüm. İyi okumalar.

Bugün 11. Sınıfın ilk günüydü. Herkes okulun bahçesinde sıra olmuş müdürün konuşmasını bekliyordu. Etrafıma tanıdık birilerini bulmak umudu ile bakındım ama kimseyi göremedim. Her ne kadar istemesem de kapının girişinden uzaklaşıp ortalara doğru ilerlemeye başladım. Heryer ne yapacağını bilemeyen ve birilerinin onları yönlendirmesini bekleyen 9. Sınıflar ile doluydu.

Sonunda gördüğüm yüz ile yönümü ona doğru çevirdim. Arkasından sessizce yaklaşıp beline sarıldım. " Yaa Eylem! Yapma şöyle korkuyorum." diye bana isyan ederken hafifçe gıdıkladım. Onu bu şekilde görmek beni acayip keyiflendiriyordu. "Ne yaptım ki şimdi ben sadece sarıldım" dedim gülerek. Kollarımdan kurtulmuş ve omzuma küçük bir tokat atmıştı. "Aptal ya özledim seni" diyerek beni kolları arasına çekti. Sarılmamız müdürün o iğrenç mikrofon cızırtısı ile bölündü hemen kulaklarımı kapattım ve dişlerimi sıktım. Tiz sesler beni son derce rahatsız ediyordu. Sesin duyulmamasına rağmen hâlâ onu içimde hissediyordum.
Kaç senedir bu okuldayım, bir kez olsun şu mikrofonu düzeltelim demediler hep aynı iğrençlik.

Saçma salak okulu 9. Sınıflara övme seansı ve birkaç iyi dilekle beraber bizi sınırlarımıza gönderdiler. Her sene aynı konuşmanın biraz değişik hâli bunu anlatmak için daha uygun bir söz var da hadi neyse.

Sınıfımız bu sene değişmiş bir üst kata taşınmıştı. Artık 11 olduğumuz için etrafımdaki yeni insanlara alışmak hiç hoşuma gitmeyecekti. Yanımdaki Derinsu ya baktım. Son derce heyecanlıydı ve yeni yerimizi hevesle seçmişti. Sınıfın tam merkezine oturmuştuk. Kendisi hem dersi takip etmeyi seviyor hem de dedikoduları her taraftan dinleyebilmeyi istiyordu. İlk iki ders boş geçti. Derinsu arka sıralamızda oturan erkekler ile kaynaşıyordu ben ise önümde duran kitabı okumaya uğraşıyordum. En sonunda Derin çocuklardan sıkılmış olacak ki beni türttü ve kantine inmek istediğini söyledi. Zaten hocalar yok diye ders ortasına kalktık ve kantine gittik. Kahvelerimizi almış yukarı çıkıyorken kolidorların boşluğu ve etrafın sessizliği dikkatimi çekti. Bunu yok yazılmaktan korkan Derinsu ya söylemedim ve fark etmesin diye yeni diziden konu açmaya çalıştım. Ama Derinsu bunu fark etti ve sınıfa doğru acele acele yürümeye başladı. Bir yandan da " Eyvah ya geç kaldık, yok yazılacağız ilk günden Eylemmm , acele etsene kaldır ayağını azıcık hadi hadi! " diye söyleniyor ve bana hızlı yürü diyip diyip duruyordu. Ama elimdeki sıcak kahve ile ne kadar hızlı yürüyebilirdim ki.

Derinsu alamadığı hızı ile kapıyı hızlıca açtı. Kapının önünde duraksadığını ve renginin değiştiğini gördüm. Normalde bu kadar çabuk utanmazdı. O hâlâ o halde dikilirken adımlarımı hızlandırdım ve ona yetiştim. Sınıfın kapısının önünde durup görüntüyü kapattığı için içeriyi göremedim. Ama içerisi son derece sessizdi. O bir şeyler geveleyip durumu izah etmeye çalışırken daha fazla dayanamadım ve arkasından çıktım. Nihayet içeriği görebildiğimde dudaklarımdan içten bir küfür döküldü.

Yeni bir hocanın geleceği hakkında hiçbir bilgimiz yoktu. Ama şimdi onu böyle karşımda görünce anlık şok ile beraber tüm heteroluğum damarlarından ayrıldı. Siyah dalgalı saçları masmavi gözleri ve mükemmel fiziği ile iyice dalıp gitmişken melodi gibi sesi beni kendime getirdi.

"Kahve de almışlar gelirken." dedi hafif kıkırdarken. "Haydi kızlar geçin yerlerinize de tanışalım. Bende daha yeni girdim zaten sınıfa."

Kafamla onay verip Derinsu'nun kolundan tuttum ve yürütmeye başladım. Yerimize oturduğumuz zaman sınıf atmosferine hemen uyum sağlayıp gözden kaybolmuştuk. Hoca gülümseyerek tahtaya adını yazmaya başladı.

MAYRA KAYALAR

Tek tek herkes ile göz teması kurup ön sıradan isimlerimizi sormaya başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Tek tek herkes ile göz teması kurup ön sıradan isimlerimizi sormaya başladı. Sıra bana gelince kendimi kısaca tanıttım. Sürekli gülümsüyordu ve bu benim aklımda uçuşan düşüncelerin tuzu biberi oluyordu.
"Peki, ne olmak istiyorsun Eylem" dedi gözlerimin içine bakarak. O sırada gözlerinin yeşil olabileceğini düşündüm. Renk mi değiştiriyordu?
"Avukat olmak istiyorum Mayra Hocam."
Başını salladı, teşekkür etti ve Derinsu ya geçti.

Hoca herkesle tanışmayı sürdürürken Derin bana yavaşca yaklaştı ve kulağıma fısıldadı. "Hoca sürekli göz teması kuruyor çok rahatsız oldum." Onun aksine ben göz teması kurmasını sevmiştim. Ama ders içinde bu şekilde düşüneceğimi sanmıyordum. Çünkü ben ders içinde özgürce hareket ediyordum. İstediğim her yere bakar bir yerde gözlerimi çok fazla oyalamazdım. Bu kadın gözlerime baktığında kilitleniyor ve başka da bir şey düşünemiyordum. Derste de böyle olursa ben sadece söylediklerine kafa sallar, o gözlerime bakarken söylediklerini dinleyemezdim.

Zil çalıp da kendimizi bahçeye attığımızda derste içemediğimiz kahvelerimizi de alıp bir banka oturduk. Buz gibi kahveyi kafama dikerken göz ucuyla Derin'e baktım. Uzakta basketbol oynayan çocukları süzüyordu. Dirseği ile beni türtüp Akın'ı gösterdi. Akın benim ilk yıldan beri belalı serserimdi. Benim ona baktığımı anlayıp bize doğru gelmeye başladı.

"Nasılsınız kızlar? Prensesim bugün biraz durgun gördüm seni. Canın birşeye mi sıkıldı. Biliyorsun hemen bana söyleyebilirsin. O şey ne ise hallederim biliyorsun."

Biliyordum hallederdi. Daha önce halletmişti. Beni her zaman kurtarmayı başarıyordu. Arada yöntemlerini pek takdir etmesem de ilgisinden rahatsız değildim. Aramızdaki sınırı biliyordu ve ne kadar tatlı sözler söylese de o sınırı geçmiyordu.

"Bir şeyim yok Akın. Sıkıldım sadece var mı bugün sende bir şeyler?"dedim onun yüzüne umutla bakarak. Okulun ilk günüydü ve zorunlu olarak bir yerde tutulmak beni rahatsız ediyordu. Derinsu yerinde dikleşti ve Akın'a baktı. Ondan çok hazetmiyordu ama en az benim kadar o da sıkılmıştı. Bu gece partilemek istiyorduk.

Akın ne istediğimi anlamış ve yüzüne büyük bir sırıtış yerleştirmişti. Eliyle yüzüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp başıyla onayladı.

"Olmaz olur mu prensesim. Tabiki de var. Mekanı sana konum atarım. Ama çok birşey beklemeyin sert birşey olacağını zannetmiyorum. İsterseniz sahile gideriz."

Elimi hâlâ yanağımda olan elinin üstüne koydum. Neredeyse fısıldayarak "Sen ver adresi biz sertliğini ayarlarız" dedim ve elini yanağımdan çektim. Gözlerim o sırada onun arkasında birkaç öğrenciyle konuşan Mayra Hoca'ya kaydı. Bana neden bu kadar tanıdık geliyordu?

Eeee ne dersiniz nasıl gider bu hikaye?

Mayra olarak da Katie McGrath seçildi. Allah var güzel kadın. Merlin zamanından tanıyanlar vardır. Çok güzel süzülürdü.

Don't Wanna Know • GxG ~ TeacherxStudentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin