Gerçekler

676 97 58
                                    

Ben geldiiimmm 💞

Özlediniz mi? Ben özledim.

Yeni bölüm yazma motivasyonumu sağlayamadığım için bu bölüm biraz geç geldi. Kusuruma bakmayın.

Oy vermeyi unutmayın yorumlarda buluşalım. Yazma motivasyonumu sağlayan şey okurlarımla iletişim halinde olmak oluyor. Bekleyen birilerinin olduğunu hissettiğimde daha istekli oluyorum.

İyi okumalar dilerim ✨ umarım beğenirsiniz.

"Senin artık susma lüksün yok. Bana bir cevap vermek zorundasın."

Salondaki koltukta başı elleri arasında oturup beni endişe ile dinleyen sevgilime baktım. Neyi ne kadar bildiğimi ölçmeye çalışıyordu.

O kadının üzerine doğru hamle yaptıktan sonra, kadını evire çevire dövemeden kendimi frenlemiş, güvenlikler gelmeden merdivenlerden inip binayı hızla terk etmiştim. O sırada kendimi nasıl durdurmuştum bilmiyorum ama şaşırtıcı bir biçimde çok zor olmamıştı benim için. Attığım birkaç tokattan ve biraz hırpalamadan sonra sinirimi, masanın üzerinde duran şeyleri devirerek atmaya çalışmıştım. Daha sonra dedeme bunu nasıl açıklayacağım gelmişti aklıma ve arkama bakmadan resmen kaçmıştım. Ki bu benim hiç yapmayacağım bir şeydi. O an orada bilincimi kaybetmem ve öfkem bir balon gibi sönene kadar o şekilde kalmam gerekiyordu. Oysa ben oldukça sersemlemiş ,elime yapışan sarı saçları bile dışarı çıktıktan çok sonra temizlemiştim.

İçsel hesaplaşmamla, uzun süren bir yürüyüş sonrasında ise kendimi Mayra'nın kapısında buldum. Üzerimdeki sinir yoldayken yeterince yatışmasa da mantığım daha çok yönetimde söz sahibi olmaya başlamıştı.

"Eylem, bunu söyleyemem."

Ellerini dizinin üzerine koydu ve bana daha fazla üstlememem için yorgun bir bakış attı.

"İnan senin söyleyeceğin şey benim duyduklarım yanında hiç kalır."

Bakışlarını kaçırdı.

"Ne duydun bilmiyorum ama sana gerçeği söyleyecek kadar hazır hissetmiyorum kendimi."

Hâlâ konuşmayı kendi istediği yöne çekmeye çalışıyordu. Ayakta durmaktan bıkıp karşısındaki tekli koltuğa oturdum.

"Tekrar soruyorum. Dedemin yanında ne işin vardı? Niye bana gözümün içine baka baka yalan söyledin?"

Sesimi yükseltmemek ve öfkemin beni ele geçirmemesini sağlamak için oldukça büyük bir çaba sarf ediyordum. Bu yüzden her bir cümle sonunda derin bir nefes alıp gözlerimi kapatıyordum. Bu da beni karşısında zayıf gösteriyordu. Kararlılığımdan ödün vermemeliydim.

Mayra tekrar bana baktı, yalan olduğunu fark etmeden itiraf ettiği hâlde hâlâ aynı şeyi söylemeye ısrar etti. Onun bu şekilde davranması, ona karşı olan inancıma her seferinde bir darbe vuruyordu.

"Dedim ya, tekne..."

"Off! Çok sıkıldım Mayra! Hep aynı terane. Öğrendim işte aylardır gidiyormuşsun dedemin yanına. Ne işin vardı orda! Dedemi ne zamandır tanıyorsun?!"

Dudaklarını dişinin arasına alıp başını önüne eğdi. Eğer susacaksa ve beni bilinmezlikle baş başa bırakacaksa, her şey daha da kötü hâle gelecekti.

"SUSMA! Konuşmak zorundasın. İkimiz için konuşmak zorundasın."

"Bağırma" diye fısıldadı adeta.

Bir anlık bana baktığında gözlerinin dolduğunu fark ettim. Ama bu, benim öfkemin etkisi altında kalamayacağı kadar kısa bir andı.

"Mayra, lütfen. Sen konuşmazsan aklımda kurmaya başlayacağım. O kadın bana neler anlattı haberin var mı senin?"

Don't Wanna Know • GxG ~ TeacherxStudentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin