Yara

905 93 60
                                    

Ben geldiiiim💕

Bu bölüm birazcık uzun oldu umarım beğenirsiniz.

Oy vermeyi unutmayın yorumlarda buluşalım. Hepinize çok çok love

İyi okumalarrr ✨

Eylem Yalçın

Babamın sürdüğü arabanın arka koltuğunda kafamı camdan dışarıya çevirmiş bir şekilde, zihnimi boşaltmaya çalışarak oturuyorum. Babam bana kızgın; sürekli söylenip duruyor ve derin derin iç çekip bana ne kader hayal kırıklığına sebep olduğumu hatırlatmaktan gocunmuyor. Oturduğum yerden sadece dinliyorum onu, ne cevap vermek ne de düşünmek istiyor canım.

"Biz okusun diye gönderiyoruz, bizim kıza bak! Eşkiya olmuş erkek dövüyor. Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun başka da bir şey demiyorum."

Bir şey demiyorum, diyor ama on saniye sonra tekrar söylenmeye başlayacağını biliyorum içten içe. Yavaş yavaş sayıp yeni cümlelerine başlamasını bekliyorum.

"Hayır anlamıyorum ki ne var hanım hanımcık otursan. Milletin karşısında rezil rüsva oluyoruz senin yüzünden sürekli. O deden yok mu o deden! Çok yüz veriyor sana!"

Sıradaki cümlesini tahmin edilebilirliğini fark edince gülümsedim. Bu sefer saymama bile gerek kalmadan derin bir nefes alarak cümlelerini sıraladı.

"Bir de küçük hanıma bak sen, dedesi ile bir olup arkamdan iş çeviriyor! Nasıl küçük düştüm senin haberin var mı? Müdür bana çıkıp 'Bana da saldırmıştı sizin haberiniz yok mu?' diye soruyor ve ben ne olduğunu anlayamadan öylece bakıyorum adamın yüzüne! Bir de bunun üzerine uzaklaştırma alıyorsun ve deden sağolsun, siciline geçmiyor. Siciline geçse şuan atılmıştın okuldan biliyorsun değil mi? Artık bizim kız serseri derdik millete. Eşek kadar oldun hâlâ laf dinlemiyorsun. Annene çok acıyorum çok. Allah Allah, Allah Allah ."

Eli ile direksiyonda sinirli bir şekilde tempo tutturmaya başladı. Sesini yükseltmeye devam ettikçe olduğum yere iyice sindim. Sözleri kafamın içerisinde yankı uyandırdıktan sonra zihnimden uçup gidiyordu.

"Of Eylem Of! Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun. Annen zaten kötü amcası yüzünden. Adam ölecek mi kalacak mı belli değil günlerdir. Bir de sen başına iş açmasan olmuyor sanki."

Derin bir nefes aldım ben de babamla aynı anda. En kötü kısmı geliyordu.

"Hiçbir işe de yaradığın yok. Anca kaç git dedenin yanına, o bakar zaten sana değil mi! Kadına ne mutfakta yardım ediyorsun ne de başka bir işte! Hanımefendi kapılardan pencerelerden hırsız gibi kaçıyor sonra öğretmeninden öğreniyoruz bunu! Sen ne zaman akıllanacaksın kızım? Ele güne rezil mi edeceksin bizi? Ha, okumaya niyetin yoksa söyle vereyim seni kuaförün yanına hiç değilse meslek öğren. Notlar da düştü zaten. Boşa yaşamazsın hiç olmazsa. Verilen paralara yazık."

Kendimi oturduğum koltukta biraz aşağıya kaydırdım ve babamın görüş alanından çıktım. Burda söylediklerinin bir benzerini okulda Mayra'nın önünde de duyduğum için sözlerinin ruhuma verdiği acıya alışmıştım. Bu yüzden babamın yol boyunca söylenmeleri benim için katlanabileceğim bir durumdu.

Eve geldiğimizde kapıdan içeriye girer girmez annem ile karşılaştım. Beni sert bakışları altında mutfağa çağırdı ve olan biteni anlattırdı. Babam çoğu yerde bana müdahale ederek konuşmama engel olsa da sonunda bitirdiğimde, annem yüzüme baktı. Babamdan duyduğum sözlerin kısa bir versiyonunu daha dinlettikten sonra elini bana doğru uzattı.

"Telefonunu alayım. Akıllanırsın biraz."

Telefonumu kapatıp anneme teslim ettikten sonra yukarıya çıktım. Olanların üzerine düşünmek istemiyordum. Sadece telefonumu kaptırdığım için üzgünümdüm. Ayrıca annem telefonumu açarsa ve kilit ekranından gelen bildirimleri okursa diye de deli dehşet korkuyordum. Bu yüzden bilgisayarımın başına oturup olanları Mayra'ya e-mail attıktan sonra yatağıma uzandım. Üç gün benim için korkunç geçecekti. Cuma günü de öğretmenlerin grevi olacağı için okula gitmeyecektik. Etti sana 4 gün. Bir de hafta sonu. Sıçtık.

Don't Wanna Know • GxG ~ TeacherxStudentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin