Kıskançlık

855 95 70
                                    

Ben geldiimm 💞

Umarım iyisinizdir canlarım. Sizleri beklettiğim için kusuruma bakmayın. Bu aralar biraz bölümlerin düzeni hakkında sorun yaşayabiliriz ama çok geç atmamaya çalışacağım.

Bir önceki bölüme yaptığınız yorumlar için çok teşekkür ederim. Sizlerle etkileşim halinde olmak beni çok mutlu ediyor. Umarım bu bölümü de beğenirsiniz.

Oy vermeyi unutmayın, yorumlarda buluşalım. Sizleri seviyorum.

İyi okumalarrrr ✨


Aşk, çok farklı bir kelime. Her insanın ağzından farklı bir söylenişi, farklı bir hissedilişi var. Kimi söyledikten sonra duraklar, kimi vardır ağzına almaya bile cesaret edemez. Aşkın kişiye göre farklı tanımları olsa da aşkı tadan her insan, konu sevdiği olduğunda başka hiçbir şeyi düşünemez hâle gelir. Aşk, bir nevi de düşünmemektir aslında. Bu duygu içinize çöreklendiği an sadece hissedersiniz. Düşünmek başlı başına sonuçsuz bir kavgadır çünkü. Kendi kendinize zarar verirsiniz, elleriniz yara bere içinde kalır ve yorgunluğunuzla kalırsınız. Aşkla savaş olmaz, savaş olsa bunun adı aşk olmaz.

Bunu anlamam, biraz zaman aldı. Aşkta gururun gerçekten olmadığını anlamak için kendi kendime deneyimlemek zorunda kaldım. Ama ne derler bilirsiniz, tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır. Benim de kürkçü dükkanım Mayra. Onun yeşil gözleri benim ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım mutlaka geri döneceğim yer.

O yüzden kendimi Albatros kuşuna benzetiyorum. Onlar da ne kadar uzağa uçarlarsa uçsunlar yuvalarına hep geri dönerler. Ne kadar zaman geçtiği önemsizdir onlar için. Benim için de öyle. Mayra'yı bırakıp gidebileceğimi düşünmüyorum ama eğer olursa, dönüp dolaşıp onu bulacağıma eminim. Çünkü aklımın bir pusulası yok artık, konu o olunca tek pusula kalbim, tek kuzey ise yeşil gözleri.

Yanımda aldığı simiti, susamlarını üzerine dökmeden yemeye çalışan sevgilime baktım. Dudaklarımızı birbirinden ayırdığımızdan beri kendi kendine gülümsüyor ve yüzünü benden saklamaya çalışıyor. Gözleri sık sık bana dönse de benim ona baktığımı fark edince utangaç bir tavırla başını başka tarafa çeviriyor. Ve dürüst olmak gerekirse onun bu davranışları çok hoşuma gidiyor. Hâlâ kendini benden geriye çekmeye çalışması, yanlış bir şey söylememek için düşünmesi bile kendimi değerli hissettiriyor. Ve değerli hissetmek, bir çift güzel sözden daha özel benim için.

"Birazdan öğrenciler gelmeye başlar. Ben yavaştan kaçayım."

Mayra ağzındaki lokmayı bitirip beni başıyla onayladı.

"Tamam, sen önden git ben şunu bitireyim gelirim."

Ona doğru eğilip yanağından öptüm.

"Nöbetçisin değil mi bugün."

"Maalesef, müdür beni sevmiyor."

"O adam kimseyi sevmiyor. Neyse, soru sorma ayağına gelirim yanına."

"Hmm olur. Önce bir yaklaş ama, öpücüğünü vereyim."

Yanağımı ona doğru uzatıp dudaklarının tenimle buluşmasına izin verdim. O kadar çok özlemiştim ki öpücüğünün bedenime yaydığı sıcaklığı, sürekli daha fazlasını istiyordum.

"Bir de burdan." diyip yanağımı çevirdim ve işaret parmağımla yanağıma dokundum. Mayra öpücüğümü verdikten sonra geriye çekilip gülümsedim.

"Umarım okul bugün çabuk geçer. Aksi takdirde her ders sıra altından edebiyat çözüp tenefüslerde yanına soru getirmem gerekecek."

"Derslerini dinlersen günün daha çabuk geçeceğine eminim."

Don't Wanna Know • GxG ~ TeacherxStudentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin