Sunumum güzel geçmişti. Doğrusu her soruyu tabii ki karşılayamamıştım ama elimden geldiğince araştırdığım konuyu sunabilmiştim. Arada başarısızlık olabilirdi ama küçük başarısızlıklar.
Dünden sonra Bora'yı görmedim. Doğrusu tesadüfi bile onu görmemek için tüm yolu yere bakarak yürümüştüm.
Bizim iyi veya kötü bir iletişim içinde olamayacağımızı anlamış olmalıydı.
Tam artık tüm iletişimin kesildiğini düşündüğüm noktada telefonuma gelen mesaj beni şaşkınlığa uğrattı. Yüzbaşıdan bir mesaj gelmesini beklemiyordum.
0543: Günaydın (14.00)
Bu saatte gelen günaydın mesajına mı şaşırsam yoksa mesajı atan kişiye mi şaşırsam çok ikilemde kaldım.
Siz: Yalnız öğlen oldu
Daha Ahmet olmadığını yeni anlatabildim bir de saat dilimlerini anlatmaya çalışmayacaktım.
0543: Erken saatlerde sinirli oluyorsun. Kendimi garantiye almak istedim.
Neden kendini garantiye almak istedin?
0543: Sunumun nasıl geçti?
Bunu hatırlıyor olması ve sormasını bir naziklik olarak mı değerlendirmeliydim?
Siz: Çok iyi geçti ya boşuna stres yaptım. (14.15)
Mesaj tek tik olarak kalmıştı. Zaten konuşacak daha bir şeyimiz yoktu. Bu zamana kadar da niye konuştuk bilmiyordum.
0543: Sevindim (21.30)
0543: Ne yapıyorsun?
Konuşmayı uzatmak mı istiyordu yoksa ben mi yanlış anlıyordum.
Siz: Kahve, dizi ikilisi sen ne yapıyorsun?
Niye soruyorsun, niye cevap veriyorsun seni ne ilgilendiriyor Didem.
Adam seni sinir ediyor. Bir de konuşuyorsun. Böyle yapınca konuşmayı uzatan sen oluyorsun.
0543: İşim yeni bitti. Dinleniyorum.
O sırada numarasının yanında resim belirdi. Beni kaydetmişti.
Mesajına cevap yazmadan resme tıkladım.
Bir kafe de çekilmiş fotoğraftı. Esmerdi, keskin hatlı çenesi vardı. Üstünde siyah bir boğazlı kazağı vardı. Elleri masanın üstünde duruyordu.
Yakışıklıydı.
Yani hep bir sinir harbi durumunda olduğumuz için inceleyerek bakmamıştım ama düşünce ve resme bakınca yakışıklı olduğunu kabul etmem gerekiyordu.
Siz: Numara mı kaydettin?
Saçma bir soru olmuştu ama ne yazacağımı bilemediğim noktadaydım.
0543: Resmime bakmaktan mı cevap veremedin?
Ukala
Kesinlikle ukala bir insandı. Evet, artık net olarak karar vermiştim ki onu tasvir edecek en iyi kelime ukalaydı.
Ukala, anlayışsız, laftan anlamaz, sinir bozucu adam. Ben bu listeyi uzatırım da neyse sakin ol Didem.
Siz: Ne diye kaydettin?
Siz: Umarım Ahmet değildir.
0543: Günlük Ahmet lafını yeme dozunu da aldık şükür
-Mesaj silindi-0543: Yok Didem Hanım diye kaydettim.
Sadece numara hoş durmuyordu. O beni kaydetmişti. Sıra bendeydi.
Profil fotoğrafımda araba yolculuğu sırasında çektiğim bir fotoğrafım vardı. Kulağımda kulaklık enerjik müzik dinlediğimden kaynaklı yüzümde kocaman bir gülümse olan resmimdi.
'Yüzbaşı Bora' olarak kaydedildi.
Onca seçenek içinden böyle kaydetmiş olmam iyi niyetimin göstergesiydi ama o bunu bilemezdi.
Yüzbaşı Bora: Bunu beklemiyordum.
Yüzbaşı Bora : Sen ne diye kaydettin?
Siz: Bela
Benimle uğraştığı kadar onunla uğraşırdım. Yakında bunu anlayacağını umuyordum.
Yüzbaşı Bora: Bela mı?
Siz: Evet. İlk gün attığın mesajlardan sonra aldın işte başına belayı demiştim kendi kendime
Bu doğruydu gerçekten ilk attığı mesajları tekrar okusa kendi de hak verirdi veya vermezdi. Dengesizdi zamanında bana özür diletmeye çalışmıştı asla kabul etmezdi.
Yüzbaşı Bora: Baştan başladık sanıyordum.
Siz: Yüzbaşı Bora
Yüzbaşı Bora: ?
Siz: Yüzbaşı Bora şeklinde kaydettim.
Yüzbaşı Bora: Bu daha iyi bir seçenek
Aklıma takılan bir durum vardı. Bu zamana kadar hiç görmediğim adamı mesaj durumunu katmazsak hep yaşadığım yerde görüyordum. Yakınlarda bir yerde mi oturuyordu diye merak ediyordum.
Siz: Buraya yeni mi taşındın?
Siz: Daha önce seni hiç görmemiştim.
Yüzbaşı Bora: Evet
Yüzbaşı Bora: Bu aralar daha çok göreceksin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİPER
Literatura FemininaTesadüfler birbirlerinin kaderine yazılı olan iki insanı birleştirmişti. Şırnak'ta görev yapan Yüzbaşı Bora Koçal, Ankara'da okuyan Psikoloji öğrencisi Didem Serdan. Eli boğazlı üstümün kenarlarında dolaştı " Boğazlı giyinmeni sevmiyorum" "Neden?"...