26.BÖLÜM

57.4K 2.9K 208
                                    


Sessiz bir yolculuk sonu ineceğim durağa yaklaşınca yerimden kalktım ve Bora'nın ayaklarını ittirerek geçtim. Otobüs ilerleyen duraklarda tıklım tıklım olmuştu ve insanlar inecekler için yol verirken arkasına bakmıyorlardı. Adam yol vereceğim diye üstüme üstüme doğru gelince geri kaçmak istedim ama arkamda Bora vardı. Adam ayağıma sanki kendi basmamış gibi bir sinirle döndü ama karşısında kendinden daha sert duruşlu birini görünce geri çekildi. Ne oluyor diye arkaya baktığımda Bora, adamın tavrını anlayıp sinirli hal aldığını gördüm.

Bora adama gıcık olmuştu. Durağa geldiğimiz için kapılar açılmıştı. Gerginliği hissettiğim için Bora'nın kolundan tuttum" Hadi iniyoruz" diye çekiştirdim.

Dışarıya geldiğimizde Bora'nın kolunu bıraktım ve kendi istikametimde yürümeye başladım.

"Nereye Didem?"

"Yoluma gidiyorum"

"Hem otobüsten indiriyorsun hem bırakıyorsun"

"Sanki arkamdan inmeyecektin. Adamı kurtardım. Resmen bakışların ile korkuttun" dedim ve hızlıca ilerlemeye başladım. Hemen yanıma yetişmişti. Bir anda aklıma gelen düşünce ile durdum "Şimdi sen arkadaşlarınla konuşurken Didem beni otobüsten çekiştirerek indirdi rahatsız oldum dersin sonuçta ne yapacağın belli olmuyor" 

"Susuyorum Didem. Emre itaat ediyorum ve susuyorum" dedi hafif sitem sezmiştim.

"Verecek cevabım yok desene sen şuna"

İlerlerken Bora'nın yine saatine baktığını gördüm. Benim yüzümden geç kalmasını istemezdim.

"Bora artık git yetişemeyeceksin."

"Özür dilerim ikide bir saate bakıyorum ama cidden dönmem gerekiyor" dedi.

"Git Bora"

"Seninle aramı düzeltmeden nasıl dönerim"

"Bozmadan önce düşünseydin"

"Savunulacak bir yanım olmadığını biliyorum. Sana sadece bunları telafi edeceğimin sözünü verebilirim."

Kırılmıştım ama bende yarım kalmamızı istemiyordum.

"Tek bir şansın var Bora bir daha olursa asla ama asla geri dönüşü olmaz. Herkes kendi yolunda devam eder"

"Gidersem sana ulaşabileceğim dimi mesajlarıma ve aramalarıma dönersin."

"Meşgul olmazsam bakarım"

"Şimdilik bununla idare et diyorsun"

"Dediklerini bir anda unutamam. İstedim uzaklaştırayım, istedim barışalım diyerekten beni istediğin gibi yönlendiremezsin."

"Öyle bir şey yapmıyorum"

"Neyse ne" dedim geçiştirerek "Sana iyi yolculuklar"

"Belki hakkım yok ama senden bir şey isteyeceğim."

"Ne isteyeceksin?"

"Sana sarılmadan dönmüş olmak istemiyorum. Sana sarılmadan dönmeme izin verme."

Hiç düşünmeden başımla onayladım. Biraz düşünürsem reddederdim mantığımı bu anda devreden çıkardım.

Bora onay verdiğim için yaklaşıp sıkıca sarıldı ve biraz tereddüt etsem de sonradan bende sarıldım.

Eğer bir anıyı saklayıp tekrar tekrar yaşama hakkım olsa bu anı seçerdim. Bora'nın bana sımsıkı sarıldığı kokusunu daha net aldığım en güzel andı.

&

Dün en son Bora ile vedalaşmıştık ve hala ses seda yoktu. Merak ediyordum ama bir daha ona kendim mesaj atacak kadar cesaretim ve hevesim yoktu.

Gitmeden biraz da olsa bir şeyleri düzelttiğimizi duymak istemişti. Ona değer veriyordum ve çabalaması hoşuma gitmişti ama biraz da zamana ihtiyacım vardı.

Okulun önüne geldiğinde Bora'nın arabasını gördüm. Bora'nın arabası burada ve çalışıyor şekilde duruyordu.

Yoksa gitmemiş miydi?

İstemsizce heyecan yapmıştım ve hızlıca arabanın önüne gittiğimde şoför koltuğundan biri indi.

"Siz kimsiniz?" diye sordum çünkü inen kişi Bora değildi gözüm hemen plakaya döndü Bora'nın dün gösterdiği arabaydı emindim.

Elini uzattı ve "Emre Koçal, yüzbaşının kardeşiyim" dediğinde uzattığı elini sıktım.

Birazcık hayal kırıklığına uğramış olabilirdim. Arabadan inecek kişinin Bora olmasını isterdim.

"Didem" dedim.

"Biliyorum. Dün hakkında çok şey duydum"

"Ne duydun diye sormaya korkuyorum desem" hiç belli olmaz bu sefer de farklı şekilde lanse edilmiş olabilirdim.

"Güzel ve sevgi dolu şeyler duydum. Bizzat yüzbaşının kendisinden"

"Gitti mi?" diye sordum.

"Evet. Dün yetişmeye çalıştığı için dönüp arabayı alamadı. Benim arabam ile gitti"

Benim yüzümden acele etmek zorunda kalmıştı. Biraz vicdan azabı duydum.

Arka kapıyı açtı ve elinde bir buketle çıktı "Dün sana vermek için fırsat bulamamış. Sana vermemi söyledi"

Buketi aldım. Bora ile konuşmalarımız aklıma düşmüştü " Özrümü yüz yüze dileyeceğim. Bir papatya olmaz, güzel bir çiçek buketini sevebileceğini düşünüyorum, seversin değil mi?" demişti.

Elindeki çiçek buketinin resmini çektim.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu Emre.

"Bora'ya atacağım"

Siz: - resim gönderildi-

Siz: Bu anı yaşayabilir güzel zamanlar biriktirebilirdik.

Siz: Artık bu çiçek bana sadece hayal kırıklığımı hatırlatıyor.

SİPERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin