27. Bölüm

8.6K 426 163
                                    

*bölüm şarkısı: sevince- erkin koray

Ali evin önüne bir dakikada gelirken kapının hemen önünde bekleyen esmer oğlana bakarken dudaklarını yalamıştı gerginlikle. Başına geçirdiği açık mavi bere onu o kadar sevimli göstermişti ki Ali bir an karşısında 17 yaşındaki Yavuz'u görmüştü. Yaşını küçük göstermesinin yanı sıra yuvarlak yüzünü de ortaya çıkarmıştı bu bere. Çok yakışmıştı.

Ellerini birbirine sürtüp arabayı görünce hemen hızlı adımlarla gelmiş ön kapıyı açıp oturmuştu. Ali sessizce onu izliyordu.

"Günaydın. Dondum anasını satayım. Kırk dakikadır dışarıdayım ne ara soğumuş bu kadar hava?"

Ali, Yavuz'un hızlı hareketlerle arabaya binmeden çalıştırdığı klimaya ellerini tutuşunu seyrederken yutkunmuştu. Az önce konuşmayı unutmuştu.

"Sana da günaydın mektepli."

Yavuz yan yan ona bakarken Ali'nin yüzündeki ifade şaşırmasına neden olmuştu. Üzerini süzüp kaşlarını havaya kaldırırken özenli hali minik bir tebessüm kondurmuştu dudaklarına. Arabadaki yoğun parfüm kokusunu bile yeni fark ediyordu.

"Süslenmişsin." Yavuz muzip bir sesle konuşurken kendisi de çok farklı değildi. Sabah hiç ahlaki olmadığı halde erkenden kalkıp duş almış ne giymeliyim diye yarım saat düşünmüştü. Okuldan yakın bir arkadaşını defalarca arayıp uyandırmış en son onun yaptığını da beğenmeden. Mavi bir kot üzerine de tişört ve ekose gömlek giymişti. Çıkmadan utanırsa kulaklarının kızarıklığı belli olmasın diye de beresini takmıştı. Yine de Ali'yle biraz uğraşmak istiyordu.

Ali arabayı çalıştırırken göz ucuyla Yavuz'u süzmüştü.
"Senle aynı sebepten süslendik zannediyorum."

Yavuz bir şey demeden arkasını dönerken keyifliydi. Kalbinde uzun zamandır hissetmediği huzurla radyodan çalan kısık şarkıyı dinlemeye başladı. Ali de onun bu halini fark edip dudaklarında gülümsemeyle arabayı sürmeye devam etti.

"Benim askerlikten bir arkadaş vardı. Onun mekanına gidiyoruz bu arada."

Yavuz etrafı incelerken tek kaşını havaya kaldırıp ona bakmıştı.
"Uzak mı?"

Ali kafasında kabataslak bir hesap yaparken Yavuz onun direksiyonu tutan ellerine bakıyordu. Ali'nin elleri kemikli ve uzundu kendisinin hafif tombul ellerine kıyasla. Bembeyazdı teni bu yüzden elleri de çok estetik duruyordu.

"Yirmi dakikaya gideriz muhtemelen."

Yavuz bakışlarını onun elinden yüzüne çevirirken hafif çıkan kirli sakallarının üzerine baktı bu kez. Öpmek istiyordu. İçindeki itirafla bir an afallarken başını sallayıp önüne dönmüş ellerine bakmaya başlamıştı.

"Ben askerdeyken çok yakın değildik ama buraya gelince iş için sık görüşmeye başladık."

Ali konuşmaya devam ederken Yavuz dikkatle dinlemeye devam etti bu kez. Fark ediyordu ki Ali sonsuza kadar konuşsa onu sıkılmadan dinleyebilirdi.
Lisede ne zaman sunuculuk, şiir okuma, hitabet gibi görevler olsa Ali ortaya çıkardı. Dersleri çok iyi olmasa da edebiyata karşı çok büyük bir ilgisi olduğunu okuldaki herkes bilirdi. Okulu bırakıp sınava girmeyi bile reddedince herkes çok şaşırmıştı bu yüzden. Yavuz o an hissettiği tatmin hissini düşününce utandığını hissediyordu. Evet yaptığı şeylerden pişman değildi ama hislerin bu kadar karanlık olması ürkütüyordu onu. Şimdi birden daha pembe hislerle ona bakıyor oluşu da tedirgin ediciydi.

Metrisin Önü (b×b)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin