*bölüm şarkısı: biliyorsun- sezen aksu
Yavuz daha fazla mutlu olamazmış gibi hissetmişti artık. Her şey o kadar güzel ve büyülüydü ki bir gün yatağından kalkıp ertesi güne kalbinde yaşadığı şeylerin ağırlığı ile kalacağından korkuyordu. Nasıl olmuştu senelerdir uzak kalmıştı ondan kestiremiyordu. Belki çocuk aklıyla verdiği karar şimdi karşısına büyük bir sorunmuş gibi geliyordu. O zamanlar arkadaşlıklarını bitiren kendisi, kendi babası olmuştu. Şimdi Yavuz düşününce buna sebep olmak biraz yüzünü kızartıyor bir yandan da onunla bu duruma gelmesinin sebebini bu kavgalara yoruyordu. Yavuz, Ali'yi her zaman seviyordu. Küçük bir çocukken de simdi kocaman bir adamken de içinde sevgi vardı. İnkar edemezdi bu sevginin aşka kavgalardan sonra Ali onu mutfakta öptüğü o gece artık kendisini saklamadığını.
"Çok ayıp ettin Ali. Ne demek teyzene kızınla evlendirmeye çalışmayacaksan bize gelebilirsin! Allah Allah ya."
Annesi arabaya bindiklerinden biri söylenirken ikisi de bunu düşünmeyecek kadar birbirlerini düşünüyordu. Yavuz başını koltukta geriye yaslarken Ali ona kısa bir bakış atmış annesine bir şey demeden "Beliz şu ceketi uzatsana." demişti kardeşine. Kardeşi dediğini yaparken bakışlarını yoldan çevirmeden eline aldığı ceketi Yavuz'un kucağına bırakmıştı.
Yavuz bir an kucağındaki cekete bakmış sonra dudaklarında minik bir gülümseme ile giymişti. Hareket ettiği an ağrıyan kalçasıyla sessiz bir inleme dökülünce Ali "Ne oldu?" dese de bir şey yok anlamında elini havada sallamıştı. Hala düşündükçe utanıyordu. Bir yanı çok mutlu hissediyor bir yanı da durgunlaşmıştı. Aklına gelen henüz bir saat önceki anılar kulaklarını kızartmaya yeterken kendini toy bir çocuk gibi görmüştü bir an. Abartılacak kadar olmasa da hayatına cinsel birliktelik anlamda giren insanlar olmuştu ve hiçbirinde bu kadar karışık hissetmemişti kendini. Her zaman bir sigara yakar bazen bunun üzerine konuşur partnerleriyle dünya tarihini bile tartışırlardı. Bir an aklına gelen bir olasılıkla yutkundu. Kendisi başka tenlerde soluklanmış bazen yıldızlara ulaşmıştı. Peki ya Ali? Hayatına Tuğba'dan başka uzun süreli biri girmemişti. Girse bile üzerine çok düşünülecek bir birliktelik olmamıştı. Tuğba ile zamanında onları el ele görmüş, gözleri onların sarılan bedenlerine değmişti. Şimdi düşündükçe tüyleri diken diken olsa da o zamanlar onları düz bakışlar ile izlemesi ise bir gerçekti. Yine de Ali'yi başka birinin kollarında, daha bir saat bile olmayan bir birlikteliğin içinde kendisinden başkası ile olması düşüncesi kalbini sıkmıştı. Bu ihtimal hiç hoşuna gitmemiş üzerinde de çok fazla düşünmek istememişti.
"Annen nasıl Yavuz? Geçenlerde gelmedi güne."
Yavuz omuz silkip "İyi. İşleri varmış evde ondan." derken ezbere bir cevap vermişti. Annesi ile iletişimleri bir hayli sınırlı olduğu için neden gitmediğini nasıl olduğunu bilmiyordu. Ali annesinin bu boşa konu açma girişimine gözlerini bir an devirmişti. Yavuz'a karşı olan tavırlarını sevmiyordu. Ne kadar uyarsa da annesi patavatsızlık yapmaya devam ediyordu.
"Abi?"
Ali kardeşinin sesi ile gözlerini arkaya çevirip "Efendim abim?" demişti. Kız biraz çekinerek abisine bakıp dudaklarını ısırmıştı abisinin sinirleneceğinden adı gibi emindi. Çantasından bir kitap çıkarıp öne doğru uzatırken biraz gergindi işin içinde sevdiği çocuğu söyleme pahasına tehdit edilmese böyle bir şeyi asla yapmazdı.
"Bunu Arya Abla gönderdi. Bir ara kitaplığında görmüş istemişsin sanırım."
Ali kaşlarını çatıp kitabın yüzünü incelerken Yavuz duyduğu isimle başını hızla Ali'den tarafa çevirmiş dişlerini sıkmıştı. Kızı tanıyalı dört saatten fazla olmamasına rağmen bütün keyfini alt üst etmekten çekinmemişti. Ali'nin annesi göğsünü kabarta kabarta oğluna bakarken Ali kitaba dokunmamış yoluna devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metrisin Önü (b×b)
Ficção Adolescente'bir tek seni sevdim, gerisi yalan...' Ali ve Yavuz çocukluk arkadaşıydı. Düşman olmuşlardı.