*bölüm şarkısı: küstün mü- ali kınık
Ali gergindi. Yaklaşık bir haftadır ufak tefek diyaloglar hariç Yavuz'la konuşmuyorlardı. Ali o günden beri ne zaman konuşmaya çalışsa Yavuz bir şekilde bu girişimi engelliyordu. Ali ise bir süre sonra bu girişimlerde bulunmayı kesmişti boşuna olduğunu düşünüp. Sonraki günler ise şu nerede bunu nereye koyayım burayı sildim muhabbetleri dışında da bir konuşma geçmemişti aralarında. Ali konuşmadıkça daha bir geriliyor her an patlayacak bir bomba gibi geziyordu etrafta. Defalarca konuşma provası yapmasına rağmen hiçbir şekilde iletişim kuramamıştı esmer oğlanla.
"Tarık yavşaklık yapma lan görüyorum kart çaldığını."
Şimdi ise sandalyede oturmuş öylece Cevo, Tarık ve Kürşat'ın gömmeli batak oynayışını seyrediyordu . Arkadaşları Ali'nin bu aralar gergin olduğunu fark edip yanlarına gelmişti ama Ali kapıdan onları görür görmez "İşiniz yok mu sizin amına koyayım her gün her gün buradasınız?" diyip azarı basmıştı. Cevo onun ani çıkışına aldırmadan "Yiyecek bir şey var mı la çok açım?" diyip sandalyelere kurulmuştu. Ali küfrede küfrede yeni yaptığı mezeleri önüne koymuştu. Şimdi de oturmuş batak oynuyorlardı. Ali'ye ısrar etseler de canının istemediğini söylemişti.
"Tarık ben de gördüm şerefsiz koy o kartı."
Kürşat da sinirle söylenince Tarık oflayıp kartı eski yerine koymuştu."Sizle de hiç keyifli olmuyor."
Cevo gözlerini kısarken elindeki kartı atmıştı ortaya. "Kusura bakma paşam bir Semih olamadık."
Tarık yan yan bakıp "Ne alaka lan?" dese de Cevo hiç oralı bile olmamıştı. "Kes orospu Tarık."
Tarık gözlerini kısarken "Semih'i mi kıskanıyorsun?" demişti. Cevo birden elindeki kartları onun yüzüne fırlatırken "Ne kıskanacağım ulan? Sen itlik yapıyorsun oğlum. Çağırıyoruz hastayım diyorsun tepeye milletle içmeye gidiyorsun. Şerefsizsin." diye yükselmişti.
"Oğlum elli kere özür diledim kaç kere kendine yemek ısmarlattın seni affederim ayağına. Daha ne istiyorsun?"
Cevo "Sus lan." diyip bıyık altından sırıtmıştı. Tarık'ın anasını ağlatmış ne istiyorsa yaptırmıştı. En son Tarık "Oynuyorsun lan benimle puşt." diyip bırakmıştı. Cevo'nun işine gelmese de bir daha konunun üzerinde çok durmamıştı.
"Seninki kaçta geliyor Ali?"
Kürşat, Tarık'la Cevo birbirini yerken Ali'nin duyabileceği bir şekilde sormuştu. Ali'nin kaşları çatılmıştı.
"Benimki kim lan?"
Kürşat gülüp "Yavuz." diyince Ali'nin kaşları daha da bir çatılmıştı. Sinirle sandalyeden kalkarken "Sikeyim sizin dalganızı." diyip mutfak tarafına gitmişti çoktan. Kürşat arkasından sırıtırken kavga eden ikileye "Uzatmayın lan dağıtın kartları baştan." demişti.
Ali sinirle tezgahı silerken bir yandan saate bakıyordu iki dakikada bir. Normalde gelmesi gereken saatten yedi dakika kadar gecikmişti Yavuz. Belki Ali bunun için onu azarlayıp sinirlendirebilirim diye düşündü bir an. Ne zaman esmer oğlan sinirlense bir şekilde aralarında konuşma geçiyordu.
Ali'nin kırgınlığı çoktan geçmişti ama bazen durup düşündüğünde Yavuz'un onun hakkında neler düşündüğünü bilmiyordu. Zor zamanında Ali ona yardım etmişti evet ama hayatımda o kadar yer kaplamıyorsun dediğinden de Yavuz için önemli biri olmadığını hissediyordu. Önemli biri olmak mesele değildi onun için ama Yavuz'un hayatında belli bir yer kaplayamamak onu yaralıyordu. Yirmi altı yaşındaydı ama çocuklar gibi küskündü bu cümlesine esmer oğlanın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metrisin Önü (b×b)
Fiksi Remaja'bir tek seni sevdim, gerisi yalan...' Ali ve Yavuz çocukluk arkadaşıydı. Düşman olmuşlardı.