17. Bölüm

8.8K 534 165
                                    

*bölüm şarkısı: kara yazı- selda bağcan

Ali o gece salonda bir kulağı Yavuz'da uyurken birkaç kere uyanmış oğlanı kontrol etmişti. Yavuz huzursuz bir uykunun kollarındaydı ki çatık kaşlarından anlamıştı Ali. On on beş  dakika başında dikilip sonra tekrar yatmaya gitmişti. Beş kere oğlanı kalkıp kontrol etmesiyle gün ağarmıştı.

Uyandığında mutfaktan sesler geliyordu. Koltukta doğrulup başını elleriyle ovalarken bir yandan da uyanmaya çalışıyordu. Dün o kadar duygu geçişi yaşamıştı ki bunun yorgunluğunu bugün hissediyordu.

Yataktan kalkıp elini yüzünü yıkadıktan sonra küçük adımlarla esmer oğlanın yanına giderken kalbi gümbür gümbür atmaya başlamıştı.

"Anasını sattığım sabah sabah nasıl bu kadar hızlı atıyorsun?"

Kendi fısıltısı kulaklarına dolarken bir yandan da sırıtıyordu. Hoşuna gidiyordu. Eğer bu şartlar altında olmasaydı her şey daha farklı olabilirdi. Eğer Yavuz onun yatağında zorunluluktan değil de sevgilisi olarak yatsaydı, sabah onu öperek uyandırmak için odasına gitseydi yatağa girip yüzünün her bir noktasını öpüp kocaman "Günaydın." deseydi bambaşka olurdu Ali.

Odanın kapısına geldiğinde derin bir nefes alıp açık kapıdan temkinli adımlarla girmişti içeri. Uyandırmak istemiyordu uyuyorsa belki biraz daha izlerdi. Ama düşündüğü gibi olmamıştı. Yavuz yatağın üzerine oturmuş sigara içerek pencereye bakıyordu. Ali kaşlarını çatmıştı aç aç sigara yakmasına.

"Günaydın."

Yavuz'un bakışları Ali'ye dönerken ağır ağır başını sallamıştı. "Günaydın." dedi pürüzlü sesiyle.

"Nasıl oldun?"

Ali elleri eşofmanının cebinde ciddi bir yüzle oğlana bakarken aldığı cevap bir omuz silkmesiydi.

"İyiyim. Bugün okuldan birkaç arkadaşımı beni alması için arayacağım. Eyvallah dün için."

Ali'nin kaşları daha da çatılırken dişlerini sıkmıştı. Yine de sinirle bir şeyler söylemek istemiyordu.

"Kal burada istediğin kadar."
Yavuz omuz silkerken pamuğuna gelen sigarasından son bir nefes çekip masanın üzerindeki tablaya söndürmüştü.

"Neyimsin ki sende kalayım?"

Ali birden buz gibi keserken ellerini cebinde yumruk yumruk yapmıştı. Sinirle bir soluk verip hırlamıştı adeta.

"Arkadaşım dediklerinin de ne yaptığını gördük."

Yavuz ağzını açıp açıp kapatırken "Burada kalmak istemiyorum amına koyayım." demişti daha kısık biraz yenilmiş bir tonla.

Ali'nin kaşları tekrar eski haline dönerken 'Bu kadar işte.' dedi içinden. 'Bu kadar benim sana öfkelenmelerim kaş çatışlarım.'
"Neden?" diye sormuştu Ali merakla. Bu sorunun cevabını gerçekten almak istiyordu. Yavuz derin bir nefes verdi.

"Neden mi gerek? Ağzımıza sıçtık birbirimizin. Hiçbir şey olmamış gibi burada bana bakmanı yediremiyorum lan işte. Suyumu bile içemedim dün geldin sen içirdin ağırıma gidiyor."

Ali biraz yaklaşırken yutkunmuştu. Belki tam şu an hislerini söylese bir ihtimal olurdu. Ama sustu. İhtimal falan yoktu.

"Elinle ittiğin eski arkadaşının sana bakması mi ağırına giden? Yoksa düşmanın mı?"

Metrisin Önü (b×b)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin