Bölüm şarkısı: kaç kere öldüm ben- ozan manasYavuz'dan:
Hayatı boyunca hiç büyük hayaller kuramamıştı genç oğlan. Daha küçükken, ufacıkken babasından ilk tokadını yediğinde sersemlemişti. İlk defa o gün içine hınç dolmuştu kalan kırgınlıkla beraber. Babasına ilk defa öfkeyle baktığı vakitler de o zamandı. Sinirliydi babasına. Annesi babası olduğu için ona tokat atmasının normal olduğunu söylemişti. Söylenen kelimeleri harfi harfine hatırlıyordu üstelik. "Sakın." demişti. "Sakın ona karşı gelme baban o senin döver de sever de." Yavuz annesinin yanıldığını babası onu hiç sevmediğinde anlamamıştı üstelik. Ali'nin babasını görünce anlamıştı her şeyi. Babasından istediği bir gram sevgiyi başka bir adamdan alınca küçücük aklıyla ikinci kez yıkılmıştı. Ali'nin babası düşen oğluyla beraber onu da kaldırırken kendi babasının tuz almak için mutfağa gittiğinde boyu yetişmeyip düşünce onu deli gibi dövdüğünde anladı. Lütfen yapma derken adamın gözlerinde gördüğü nefretle anladı.
Yavuz ne olduğunu anlamadan şiddetin içinde büyürken arkadaşına başlarda imrendi. Bacaklarında morluklarla oyun oynamaya gelirken bir gün Ali'nin fark etmesi ile korktu. O kadar korktu ki bir daha çıkamadı onunla oynamaya. Korkunun yanında utanç da vardı bu kez. Sadece yedi yaşındaydı.
Sonra şiddet hiç bitmedi. Her yeni güne uyandığında daha fazlası vardı. Her gün yeni yaralar, yeni izler vardı. Bu kez gözyaşı bile yoktu. Sadece acı vardı. Yalnızdı. Korkaktı. Yavuz hep böyle büyümüştü.
İzler git gide artarken en kötüsünü yaşadı bir gün. On iki yaşında okuldan gelip koltuğa otururken uyuyacağını tahmin edememişti. Ödevleri baş ucunda tatlı bir uykuya dalarken rüyasında bile canlı renkler yoktu küçük çocuğun. Huzursuz uyurdu ama o gün o rahatsız koltukta uyumak tatlı gelmişti. Ta ki büyük bir gürültü ile uyanana kadar. Önce ne olduğunu anlamadı. Gözlerini kırpıştırıp etrafına bakarken karşıdan gelen darbe ile yerde buldu kendini aniden. Karşısında babası zar zor ayakta dururken gözlerinden yine alevler çıkıyordu. Yavuz korktu yine. Gözlerini kapatıp darbeye hazırlanırken kolundan kaldırıldığı bir oldu. Ne olduğunu anlamazken babası küfürler savurup onu çekiştirmeye başlamıştı bile.
"Hayatımı mahvettin lan. Amına koyayım senin gibi çocuğun ben hayatımı mahvettin."Yavuz şaşkınlıktan tepki bile veremezken adam dışarı çıkarıp sürüklemeye devam ediyordu o sırada çocuğu. Yavuz ilk kez korkuyla kapıdan kendisine bakan annesiyle göz göze gelirken yutkunmaktan başka hiçbir şey yapamamıştı. Annesi kapı pervazından gözü dolu dolu bakarken Yavuz çığlık çığlığa bağırmak istiyordu. Babası küfürler edip onu dışarıdaki kullanmadıkları kilere getirirken Yavuz başını iki yana sallıyor çığlık attığını sansa da gözlerinden sadece yaşlar boşalıyordu.
Babası kolunu savurup eski kapıdan onu atarken Yavuz yere düşüp gözyaşlarının arasından adama bakmaya devam ediyordu. Gözleriyle de yalvarışı ilk o zaman olmuştu belki. Babası alkol kokan nefesi ile yayık yayık küfür ederken Yavuz'un sonsuza kadar aklına kazınan sözleri de söylemişti.
"Sen olmasaydın ben bu hayatı yaşamayacaktım piç. Geber git burada. İkimizden biri ölmeden kurtulamayacağız."Yavuz o küf kokan karanlık yerde bir gece geçirirken bir milim bile kıpırdayamamıştı. Ölmek istemişti. Artık sevgiden bile geçmiş ölmek istemiş ölünce bütün acılarının dineceğini ümit etmişti. Bir sürü dua etmişti.
Sabah annesi onu oradan alıp apar topar anneannesine gönderirken Yavuz konuşmamıştı. Yollara bakıp dururken kaçmak istemiş ama babasının dedikleri de bir türlü aklından çıkmamıştı. Birinin gidecek olsa babası olacağını tahmin etmek de zor değildi. Yavuz bu hayatı hiçbir zaman istememişti. Anneannesi onu o otogardan alıp ağlayarak kucaklarken Yavuz yine tepkisizdi. Ses çıkaramıyordu. Yaşlı kadın ise ağlayarak yaralarını öpüyor beddualar ediyordu. Ne önemi var bedduaların diye düşündü Yavuz o sırada. Ben dün bir sürü dua ettim kurtulmak için onlar bile tutmadı bedduaların ne önemi var?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metrisin Önü (b×b)
Roman pour Adolescents'bir tek seni sevdim, gerisi yalan...' Ali ve Yavuz çocukluk arkadaşıydı. Düşman olmuşlardı.