39. Bölüm

5.1K 297 181
                                    

*Bölüm şarkısı: Gül Güzeli- Umut Kaya

Ali bu aralar hiç rahat değildi. İçinde bitmek bilmeyen bir his vardı ve bunun anlamını bilmemek canını çok sıkıyordu. Halbuki her şey çok güzel ilerliyordu. Kısa tatillerinden döneli yaklaşık bir hafta olmuştu. Ali döndükleri günden beri kalbindeki sıkışma hissiyle boğuşuyordu. Bir an babası gibi kalp krizi geçirip ölebileceğini bile aklından geçirmiş doktora görünmüştü. Onun bu tuhaf ruh hali ister istemez Yavuz'a da yansıyor esmer oğlan da tıpkı Ali gibi etrafta öylece ne olduğunu anlamadan geziniyordu. Tatilden bu yana aralarındaki bağın kuvvetlendiğini fark etmek ise ona ekstra bir haz veriyordu bu kötü hislerin yanında. İçinde inanılmaz derecede kendine her seferinde Ali'nin adını fısıldayan ses bir yandan onu korkuturken bir yandan da sesi sürekli takip etmek istiyordu. İkinci sınav haftası yaklaşmasına ragmen Ali ile daha fazla görüşmek adına bunu ona söylememiş haftanın neredeyse beş günü işe gelir olmuştu. Ali bu durumu fark etse de itiraz edecek herhangi bir davranış sergilememişti.

"Abi nasıl oynuyorsun ya? Valla taşlar ayaklanıp isyan edecek şimdi."

Cevo isyanla karşısındaki yaşlı adama içlenirken yaşlı adam oralı olmadan bir siyah on daha atmıştı. Cevo ağlayarak masaya başını koyarken karşısındaki adama saygısından küfürr bile edememek canına tak ettirmişti bir saatte. Oysa okey takımını alıp Ali'nin dükkanından içeri girdiğinde çok eğleneceğini düşünüyordu.

"Ulan bir dur. Kaç senelik oyuncuyuz bizden iyi mi bileceksin? Bu oyun böyle kazanılır."

Cevo burnunu kırıştırsa da herhangi bir yorumda bulunmadı. Yanında oturan arkadaşı ensesine bir tane geçirirken "Yavşak karışmasana adama." Diye onunla alay ederken Cevo sinirle arkadaşına bakmıştı. "Ali ağzına sıçarım senin."

Yaşlı adam ıstakasını masaya vururken "Höst ulan!" diye bağırmıştı. Cevo oflarken "Kusura bakma Salih Amca." Gülmemek için kendini zorlamıştı "Ağzımdan kaçtı valla hep bu Ali orospusu yüzünden." Adamın yüzü iyiden iyiye kızarırken ayağa fırlamıştı birden. Istakayı boşaltıp aldığı gibi Cevo'ya vurmaya başlayınca Ali de gülerek bakmıştı ikiliye.

"Ulan senin ağzına acı biber mi sürelim şu saatten sonra eşek herif. Kazma kadar oldun baban yaşında adamın yanında sövüyorsun."

Cevo gülerek kaçarken "Affet Salih Baba." Diye bağrıyordu bir yandan da. Ali bu görüntüleri gülerek izlerken gözlerinden yaş gelecekti neredeyse. Yaşlı adam hırsını alamadıkça daha da kovalıyor havada savuruyordu ıstakayı. Cevo ise her seferinde kaçmayı başarıyordu. Ali onları izlemeye devam ederken açılan kapı sesi ile yavaşça oraya dönerken gördüğü yüz birden içini huzurla kapladı. Saçlarını hafif üstten kestirdiği belli olan oğlana hayranlıkla bakarken o yavaş hareketlerle montunu çıkarırken bir yandan da dükkanda ne olup bittiğini anlmaya çalışıyordu. Burnu soğuktan dolayı kıpkırmızı olmuşken Ali defalarca öpücük kondurmak istemişti onun burnuna.

"Ne oluyor burada?"

Merakla Ali'ye bakarken Ali sadece gülümsemekle yetinmiş yüzüne bakmaya devam etmişti. Zira esmer oğlanın ne dediğini anlamamıştı o an tek istediği şey onun dudaklarını öpmek kucağına almak ve uyumaktı.

Yavuz bir cevap alamayınca "Salih Amca ne yapıyorsun? Niye kovalıyorsun Cevahir'i?" diye sormuştu. Yaşlı adam ismini duyunca bir an ona bakarken elinde ıstakaya dönmüştü bir saniye sonra bakışları. Durumun tuhaflığını fark ederken "Okey oynuyorduk da oğlum. Bu ırz düşmanı haysiyetsiz Cevahir küfür edince dayanamadım. Hiç sevmediğim şeydir Allah için." Demişti arka arkaya. Yavuz bir şey anlamazken birkaç saniye bakışları hala ona tuhaf tuhaf bakan sevgilisine dömüştü. Sonra ise aldırmadan önüne dönmüş yaşlı adama yönelik konuşmuştu.

Metrisin Önü (b×b)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin