bölüm şarkısı: tutuşmuş beraber- melike şahin
Ali'nin dudakları sevdiğinin dudaklarında raks ederken bu anı kaç gece düşlediğini, kaç gece rüyasında da olsa görmek için Allah'a yalvardığını hatırlıyordu. Bir yudum suya muhtaç çöl bedevisi gibiydi sanki. Susuzluktan kurumuş gibi Yavuz'un dudaklarını öperken karşısındaki oğlan put gibi bekliyordu. Ali'nin göğsü hızlı hızlı inip kalkarken özlemden delirdiği dudaklardan yavaşça kendini ayırırken alnını Yavuz'un alnına yaslamıştı.
"Gitmiyorum bir yere. Eşyalarımı toplayıp geri geleceğim. Buraya yerleşeceğim."
Yavuz halen bir şey demezken Ali yaklaşıp minik bir öpücük daha kondurdu onun dudaklarına. Yavuz yutkunurken Ali onun gözlerinin içine bakıp "Seni bırakmam." demişti sadece. Yavuz duyduğu şeyle derin bir nefes alırken birden kendini öne atıp Ali'nin dudaklarından öpmeye başlarken kumral oğlan son derece şaşkındı. Üç beş saniye süren afallamasının ardından karşılık verirken deli gibi öpüşmeye başlamışlardı. Ali az önce bir yudum su içmişken şimdi kendini tatlı su denizinde gibi hissediyordu. O dudaklar ona cennet vaat ediyordu, yaşamak vaat ediyordu.
Yavuz dudaklarını Ali'nin kalın dudaklarında gezdirirken birden dilini kıvırcık oğlanın ağzının içine göndermesi ile işlerin boyutu biraz daha değişmişti. Ali ağzının içindeki dili yakaladığı gibi emmeye başlarken Yavuz'un ağzından bir inleme kopuvermişti. Ali daha bir şevkle ağzındaki dili emmeye devam ederken bir an gözlerini açıp Yavuz'un yüzüne bakmak istemişti. Gözlerini açtığı anda ise onun güzelliğinden ağlayabilirdi sanki. Muhteşem görünüyordu. Gözlerini sıkıca kapatmış dili kendisinin ağzında iken kusursuz bir sanat eseri gibiydi. Ali o sanat eserine gözünü kırpmadan dakikalarca bakabilirdi.
Tekrar gözlerini kapatıp nefessiz öpüşmeye devam ederlerken Yavuz, Ali'nin uzamış saçlarına elini attığı gibi çekiştirmeye başlamıştı. Ali inleyip dudakları hafifçe ısırmaya başlarken Yavuz yavaşça onun dudaklarından ayrılmış inip kalkan göğsü ve kıpkırmızı olmuş dudakları ile gözlerinde şehvetin izleri ile Ali'ye bakmaya başlamıştı.
"Beni bırakamazsın." diye fısıldamıştı. Elleri halen Ali'nin saçlarındaydı Ali'nin elleri ise onun ensesinde. "Bırakmam." dedi kendinden emin bir şekilde. Bırakmazdı. Bırakamazdı. Bir kere o hatayı yaptıktan sonra ikincisini yapmak yerine kendi canına kıyardı. Öldürürdü kendini Ali. Bir kez daha uzak kalamazdı.
"Benden başka kimseyi sevemezsin sen."
Yavuz kendinden bağımsız cümleleri kurarken Ali bu cümlenin Zehra'ya olan bir gönderme olduğunu kısa sürede anlamıştı. Yavaşça oğlana yaklaşıp boynuna küçük bir öpücük kondurduktan sonra "Senden başka kimseyi sevmem. Sevmedim." demişti. Yavuz aldığı öpücük ile yutkunurken daha fazlasını istediği önündeki kabarmış aletten bile belli oluyordu. Ali onun baktığı noktaya bakıp derince yutkunurken eğer şimdi geri çekilmezse tam burada bu noktada yaşanacak şeyleri gözünün önüne getirdikçe daha da nefessiz kalıyordu.
"Yemek yiyelim."
Yavuz başını aşağı yukarı salladıktan sonra geri çekilip koltuğa geçerken Ali bir süre boş kalmış kollarına bakıp derin derin nefes aldı. Bakışları bu kez kendi önüne düşerken başını iki yana salladı. Taş gibi sertliği çok net hissediyordu. Yine de bozuntuya vermedi.
"Ne yemek istersin?"
Yavuz bakışlarını ondan ayırmazken omzunu silkmişti. "Fark etmez bana. Balık istiyordu canın sanki. Yiyebiliriz balık."
Ali başını sallarken Yavuz hala ona bakıyordu. Ali bu bakışları hissederken hem terliyor hem de sakinleşemiyordu. Gömleğinin bir düğmesini açarken Yavuz bu kez açığa çıkan tene bakıp dudaklarını yalayınca Ali onun nu hamlesini görüp iç çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metrisin Önü (b×b)
Teen Fiction'bir tek seni sevdim, gerisi yalan...' Ali ve Yavuz çocukluk arkadaşıydı. Düşman olmuşlardı.