Bölüm şarkısı: fikrimin ince gülü- dedüblümanSevişiyorlardı.
Bütün acı ve kederin yerini sellerle aldığı bedenlerinde şu an sadece saf tutku ve aşk kalmıştı. Birbirleriyle ilk kez sevişmiyorlardı belki ama ilk kez arkada kalan bir hüzün yoktu. Hala kapanmayan yaralar vardı. Çoğunun üzeri kabuk bağlamaya başlamıştı bile. Fakat ilk kez, ilk kez arkalarında kalan bir acı yoktu. Ali ve Yavuz ilk kez böyle sevişiyorlardı. Fütursuzca, yaşayarak. Sadece ikisi vardı bu kez. Kaçmak yoktu. Sırlar yoktu. Kırık kalpler yoktu. Tenler birbiri ile dans ederken korkusuzlardı.
"Hızlan Ali."
Ali belki bininci kez duyduğu istek ile hızını daha da arttırırken başını geriye atıp yataklarında kendinden geçen oğlana bakıp inlemesini koyuvermişti. Şimdi, şu an o gözlere bir saniyeden fazla baksa biraz bile beklemez boşalardı. Ali gözlerini kapatıyor hızla kendini itiyordu. Yatak her git gellerinde duvara daha çok çarparken bir apartmanda oturmak umurlarında bile değildi. İnsanlar anlayabilirdi. Anlasınlardı. Evlenmişlerdi. Beraberlerdi.
"Siktir. Çok güzel Yavuz. Çok güzel kafayı yiyeceğim."
Yavuz'dan herhangi bir cevap gelmemişti. Gözleri kayıyor bir şeyler mırıldanıyordu ama hiçbir şey anlaşılmıyordu. Ali'nin de onu anlayacak durumu yoktu. Elleri oğlanın önünde hayli sertleşmiş aletine kayarken Yavuz derince inlemişti. "A-aah Ali. Parmakların sıcacık."
Ne dediğini bile anlamadan adeta çığlık atar gibi bağırırken Ali elini biraz daha sıkı sarmıştı. Yavuz çığırdan çıkmış gibi bağırırken sadece on dakika içinde bu halde olmaları geceyi uzun tutacağa benziyordu. Ali kalçasında hissettiği el ile mümkün gibi kendini daha hızlı itmeye başlarken bir yandan da elini hızlandırmıştı. Zevkten kafayı yiyecek gibi hissediyor daha fazlasını istiyordu. Neyi istediğini bile bilmiyor daha da fazla inliyordu.
"Nefes alamıyorum."
Ali bir an duraksarken Yavuz huysuzca mırıldanıp "Hızlan. Daha hızlı gir." diye yakındı. Ali bu durumdan memnun yine aynı şekilde devam ederken dudaklarını hızla oğlanın dudaklarına bastırdı. Birbirlerinin dudaklarına parçalayacak gibi saldırırlarken Ali oğlanın saçlarında ellerini nazikçe gezdiriyordu. Bir yandan onu parçalıyor bir yandan da kıyamıyor gibiydi. Gayet romantik başlayan evliliklerinin bu ilk sevişmesi aniden farklı bir boyut atlamıştı. Duygusuz denilemeyecek kadar duygu yüklüydü. Kesinlikle yumuşak değildi.
Odada sadece dudaklarından çıkan ıslak sesler ve yatağın duvara çarpma sesi hakimken Ali sona geldiğini fark etmişti. Kendini bulutların içine atmadan "Benimle gel." dedi sadece. Eli artık ışık hızına ulaşmış gibiydi. Yavuz'un inlemeleri artık neredeyse ağlamalara dönmüştü. İkisi de hayatında hiç böyle hissetmemişlerdi. İlk kez değildi. Son kez değildi. Açık bir kitabın en can alıcı yeriydi belki de.
Sonra ikisi de birden sayfalardan atladılar. Oluk oluk gelirken ikisinin de aklından geçen şey aynıydı. Sonsuzluk istiyorlardı. Sonsuza kadar beraber olmak hiç ayrılmamak. İnsan önce annesinin sonsuz olmasını isterdi. Onu dünyaya getiren, varlığını ilk fark ettiği insanın hiç ölmemesini isterdi. Sonra babasını. Yavuz sadece Ali ile sonsuz olmak isterdi. Yavuz'un annesi babası yoktu. Kabulleneli çok olmuştu. Ali onun annesi babası değildi. Ali onun eşiydi. Hayatının başkahramanı. Okudukları kitabın ana karakteriydi Ali. Yavuz'un ilk kez sonsuz olmasını istediği kişi de Ali'ydi.
"Sanırım duvarın sıvası çıktı."
Ali'nin nefes nefese dediği şey ile bir an ikisi de donakalırken çok geçmeden kahkaha atarak gülmeye başladılar. Güldüler. Ağızları yorulana kadar güldüler belki. Ali kendini Yavuz'un üzerine bırakırken hala gülmekten göğsü kalkıp kalkıp iniyordu. Terli bedenleri birbirine yapışırken mümküm gibi daha da yapışmaya çalışıyorlardı. Ali eğer bir imkanı olsa Yavuz'la hayatı boyunca böyle kalmak isterdi. Kalpleri bir kilit gibi birbirini tamamlarken Ali en güzel halin bu olacağını düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metrisin Önü (b×b)
Novela Juvenil'bir tek seni sevdim, gerisi yalan...' Ali ve Yavuz çocukluk arkadaşıydı. Düşman olmuşlardı.