*Bölüm şarkısı: Başımın Belası- Mazlum ÇimenAli bu aralar ne düşüneceğini bilmiyordu. Tuğba'dan ayrılalı iki gün oluyordu. Kızın attığı nefret mesajlarına cevap vermiyor bütün gece odanın tavanına bakıp düşünüyordu. Yanlış bir karar vermediğini iki günde çok daha iyi anlamıştı. Rahatlamış hissediyordu. Tuğba ile beraber olmayacağını çok daha iyi anlamıştı iki günlük süreçte.
Annesi henüz öğrenmemişti Tuğba ile aralarında olan olayı ama bugün yarın öğreneceğini biliyordu. Annesi ile araları babası öldüğünden beri soğuktu. Annesi kendini herkese kapatmış o gülen şakalar yapan kadından eser kalmamıştı. Acılıydı Annesi biliyordu ama acılarını paylaşmak isterdi. Annesi babası öldükten iki gün sonra onu yanına çağırmıştı. Bütün o buzdan sözleri aklındaydı hâlâ. "Baban öldü artık başımızda tek erkek sensin. Okuma planların varsa bunları ertele Ali. Bize bundan sonra sen bakacaksın. Bu evin erkeği sensin. Bu dükkanın anahtarı. Babanın mesleği senin mesleğin artık."
Eline tutuşturduğu anahtarla Ali'ye başka bir seçenek bile sunmamıştı. O kadar tek düze o kadar ezbere cümlelerdi ki Ali yalnızca başını sallamakla yetinmişti. Oysa annesinin koynuna sokulup orada biraz ağlamak isterdi. Acısını azaltmazdı ama daha iyi hissederdi. Annesi bunu bile çok görmüştü ona. Öfkeliydi o yüzden Ali annesine.
Duygusal biriydi Ali. Her ne kadar yaşadığı çevrede insanlar duygusal birini kötü değerlendise de öyleydi. Çabuk gözleri dolardı. Kalbi çok sızlardı. Kırılgandı. O yüzden ya senelerdir Yavuz'a kırgın bakardı öfkesinin altından. Kimse bilmezdi. Ali kendine itiraf edemese de çok kırgındı o mektepliye. Son iki gündür onu hiç görmemişti. Görmemek işine de geliyordu.
"Ali ne demek bu?"
Birden odaya dalan annesiyle kaşlarını çatması bir olmuştu. Annesi elinde tuttuğu telefonla içeri girmiş sinirli bir ifadeyle direkt olarak onun gözlerine bakıyordu.
"Ne ne demek?"
Ali merakla sorsa da az çok olayı tahmin ediyordu. Beklediği bir şeydi.
"Şimdi Nurcihan bana mesaj attı. Tuğba ile ayrılmışsın. Kız iki gündür ağlıyormuş. Ne yaptın sen?"Ali derin bir nefes alırken yatağında oturur pozisyona gelmişti. Annesinin elinden telefonu alırken kadının "Allah belanızı versin kızıma ne yaptınız?" "Oğlun oynadı oynadı attı kızımı." ve türevi mesajlara baktı. Telefonu geri annesine verirken tadı kaçmıştı iyiden iyiye. Bu tepkileri bekliyordu ama ortada oyun bile yoktu. Ali oyun oynayacak biri degildi bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metrisin Önü (b×b)
Ficção Adolescente'bir tek seni sevdim, gerisi yalan...' Ali ve Yavuz çocukluk arkadaşıydı. Düşman olmuşlardı.