Ölüm Sessizliği

7 0 0
                                    

Başka birinin beni anlamasını bekleyemezdim. Kendim düştüm kendim kalkmalıydım. Yardım alıp elimin tutulduğu dalın kırılmasına dayanamazdım. Aldığım karar yalnızlıktı belki de yanlıştı. İnsanlardan kaçar olmuş yolumun sonu sessizliğe çıkıyordu.  Bedenim yara almıyor düşüncelerim özgürdü. 
  
   Özgür kalamadığım tek bir konu  Veda idi. Ne çok sevmişim  geçen zaman  unutmama neden olamamıştı. Unutmak nasıl basitleşebilirdi ki yüreğimle sevmişim. Ben de zamanla anladım inanın . Ortada bir gerçek vardı ki unutmak mümkün olmadı. Zaman her şeyin ilacıdır derler de boş söz olduğunu öğrendim. Kanayan yara kabuk bağlar mı bilemem. Zamanın bana vermiş olduğu bütün olumsuzlukları bir araya toparlamam oldu.

   Bir sürüngen hayvan gibi kendi kendimi kemirdim. Belirsizlik oldukça kötü bir his,  yapılanları hazmedemiyorum. Kalbimdeki ses keşke diyorum Veda'ma konuşma hakkı verip dinleme erdemliğini  gösterebilseydim.  Böylesi daha hayırlıymış belki de duymam gereken yalanlara kulaklarımı tıkamam gerekiyormuş. Gün bitmiş geceye yerini bırakmıştı. Seda akşam yemeğimi getirmişti. Tarhana çorbası ve yanında salçalı makarna, mevsim salatası yapıp  masaya bırakmıştı. Tarhana çorbasını Veda da çok güzel yapardı. Bir an aynı kokuyu aldım. Ve yine eminim ki tadı da olması gerektiği gibiydi.  Sessizdi üzerine çöken veya çökmesine neden oldum hüzün vardı. Her nedense bakıcımı Veda'ya çok benzetiyorum. Sesi, gülüşü, konuşmasındaki zarifliği, alınganlığı, enerjisi hatta şu anki olduğu gibi sessizliğini...

   Önceleri öfkelenip sinirlenmeme neden oluyordu. Şimdi alıştım artık daha huzur veriyor sürekli konuşmasını istiyor fakat söyleyemiyordum. Galiba kendimi de özgür bıraktım. Hafiflediğimi hissediyorum bunca yılın yükü omuzlarımdaymış sürekli sırtımda, kalbimde, bu günüme taşımışım. Hiç düşünmeden yarınıma aktarmışım.'' Kabullendim ve gitti.  ''

   Tarhana çorbasından bir kaşık aldım müthiş bir lezzeti. "Teşekkür ederim yine aynı kıvamı  tutturmaktan geri durmamışsın." Ben konuşuyordum duvarlar dinliyordu. Karşımda güzel yürekli insan yok olmuştu. Bütün cesaretimi toparlayıp sormam gereken soruyu sormuş bulundum .

"Kızgın mısın benimle konuşmayacak mısın?
Benim sessizliğim kendi sessizliğinle eş değer mi tutmaya karar verdin.  Yaşadıklarıma bire bir sen şahit oldun  o yüzden işe yaramıyor tekrardan özür dilerim."

   Kendimdeki bu değişikliği anlam  veremedim. İnanılmaz derecede mutluydum  bedenimi sürekli göç halindeki kuşlara benzetiyordum . '' Artık özgürüm.  ''

   Seda'dan ses yoktu bir adım atmadan öylece yemeğimi bitirmemi bekliyordu. Önceleri oldukça uzatıyor ayakta durdurup söylenmesini istiyor azarlamak için fırsat kolluyordum. Bu sefer tam tersi olmuş yemeğimi hızlıca bitirmiştim. Seda tepsimi alıp sessizce odadan dışarıya çıktı. Sessizliği ruhuma dokunmuş  acımasına neden olmuştu. Sabah olunca ilk işim Seda'nın acıyan ruhunu iyileştirip etrafına gülücükler saçmasına sağlamaktı. Bütün gece düşüncelerimi doluya döktüm almadı boşa döktüm dolmadı. Bir çözüme varamadım. Çalar saatim çalmıştı saat  yediyi otuz  olması demek bir buçuk saat sonra odaya kahvaltı tepsisi ile girecek demekti.

   Günlük ihtiyaçlarımı karşılayıp giyinip beklemeye başladım. Beklenen an gelmiş ayak seslerinin duymuştum. Masadan kalkıp kapıya doğru ilerledim. Evet son bir adım kalmıştı ki kapıya dokunup açtım. Seda olduğu yerde kalakalmıştı yüzündeki şaşkınlığı görmediğim gözlerle görüvermiştim. Kekeleyerek konuşmaya başlamıştım.
"Şey bugün kahvaltıyı seninle bahçede yapmamız mümkün mü? "
Evi koca bir " Ölüm Sessizliği" sarmıştı. Ben bakıyorum Seda susuyordu. Sessizliğimizi elinden düşen kahvaltı tepsisi bozu vermişti. Şaşkınlığının üzerini örtmüş yere eğilip dağılan kahvaltıyı toparlamaya başlamıştı.

   Heyecanı her halinden belli idi elleri tutmaz olmuş topladığı çatal ve bıçak parmakların arasından kayıp tekrar düşüyordu. Yıllardır teklifte bulunuyordu her teklifinde azarlayıp  odadan kovuyordum. Şimdi ise tam tersi olmuş teklif eden taraf ben olmuştum. Yere doğru eğilip dizlerimin üzerine çöküp eşlik etmek istedim. Bir ürperti oluşmuştu bende daha önce bu sahneyi yaşamıştım. Evet yine Veda evren unutmamam için Seda'yı mı göndermişti?
Bu kadarı fazlaydı sahi Seda kimdi? Veda'nın saçları gibi Seda'nın saçları da dağılmış mıydı?
Fiziksel benzerliği kadar ruhsal olarak da  benziyor muydu?
Düşünceler içindeyken  ellerime ipek gibi yumuşacık bir el dokundu. Aynı koku, aynı krem, aynı şampuan bu kadar rastlantı fazlaydı. Bakacım Seda kimdi?
Tanımamın zamanı geldiğini düşünüyordum. Eteğimizdeki taşların bir bir dökülecekti.

   Olduğum yerde sorumu tekrarladı. "Kahvaltıyı diyorum bahçede yapalım mı? Bana eşlik eder misin?" Boğazını temizleyip yutkundu ve kısık sesle cevap gelmişti." Olur tabii hemen hazırlıyorum." Elindeki kahvaltı tepsisini odamdaki masanın üzerine bırakıp yanıma yaklaşıp koluma girdi. Minik adımlarla odadan dışarıya çıkmıştık.  Sanki yurt dışına çıkmıştım. Bende kaybolacağım hissi uyandırmıştı.  Attığım her adımım boşluğa düşüyor korkup  duraksıyordum. Seda'nın sesi kulaklarımda yankılandı."Korkma tutun..."
Elimden sıcacık bir el tuttu.
" Şimdi salona geçip dış kapıya doğru yöneliyoruz. Dikkat et!"
"Biliyorum dört tane basamak var."
Şaşkınlıktan sustu ve konuşmadı. "Susma konuş evet görmüyorum ama sağır değilim . " Allah'ım sadece gözlerimi aldı kalbimi değil . ''Kalp gözüm oldukça açık."                                      "Siz bütün ayrıntıyı biliyorsunuz, hissediyorsunuz."                                                                                      "Evet yolumuza devam edecek miyiz Yoksa böyle fasulye sırığı gibi kala  kalacak mıyız." "Anlamadım." "Boş ver soğuk espri idi kabul ediyorum."

🌸Ne güzel hayat sunulmuş bizlere  yaşamasını bilip keyfini çıkaran insanlara selam olsun. 🌸

VEDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin