Gecenin karanlığına kapanan gözlerim kapı sesi ile açılmıştı. Gözlerim açık karanlığa bakıyordu. Benim için bütün saatler, gündüzlerin aydınlığı ve gecelerin loş ışıkları hep karanlıktı.
"Seda kim geldi?"
Seda bildiğim Veda'm yok artık. Alışkanlıktı bende alışmak zor olacaktı. Unutmaya hazır olmayan ben ayağı zorda olsa kalkmıştım. Seda'nın sesi kulaklarımla çınlıyordu. Kırdığım, döktüğüm eşyalara çarpa çarpa kapıya doğru yürümeye başlamıştım. Kapı açtığımda orta yaşlarda olan beyefendinin sesi vardı. Ve konuşmasına şöyle devam ediyordu.
"Günaydın Zana Bey Mümine Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Göz Kliniğinden Doktor Suat Demirkıran tarafından gönderildim. Sizi alıp hastaneye götürülmem emredildi." "Ama neden?"
"Bilmiyorum bana bilgi verilmedi."
"O halde gidelim."Düşünmeden verdiğim karar idi. Tek düşüncem intikamdır. İntikam duygusuna kendime ölesine kaptırmıştım ki kuşku duyup sorgulama gereği duymamıştım. Düşündüğüm düşüncenin gerçekleşmesi için Allah'a dua ediyordum. Kornea 'nın bulunup bir an önce göz naklinin yapılması, son dilek hakkım olsa görme engellim için kullanırdım. Şoförün sesi beni kendime getirmişti.
"Zana Bey hastaneye geldik."
"Efendim..."
Şoförün kurmuş olduğu cümleler ben de karşılıksız kalmış konuşmak istemiyordum. İsmini sorma gereği duymamıştım. Körlüğüme yeni bir engellim eklenmiş konuşan dillerim sessizliğe bürünmüştü. Şoför bey araçtan inip Suat Bey'in odasına kadar eşlik etmişti. Odasının kapısını çalmış içeriden onay aldığında kapıyı açıp içeriye Suat Bey'e doğru yürümeye başlamıştık. Koltuğu oturmamda yardımcı olmuştu.Suat Bey'e dönüp;
" Emanetinizi getirdim" dedi.
Neler olduğunu dair en ufak fikrim yoktu. Ben dünde kalmış bir santim öteye gidememiştim. Suat Bey ve gizemli adamın konuşmaları umurumda değildi.
"Teşekkür ederim çıkabilirsiniz" cümlesini duyan beyefendi sessizde odadan çıktı. Suat Bey'e soru yöneltmeden konuşmaya başlamıştı. "Öncelikli hoş geldiniz Zana Bey hastaneye gelme sebebini merak ediyorsunuzdur. Kornea bulundu bugün nakil yapmamız oldukça yüksek. Değerleriniz normalinde ise kısa sürede nakil gerçekleşebilir" dedi ve sözlerini tamamladı.
Sesinde öfke hakimdi. Nedenini bilmediğim öfke. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Mutlu olmalı idim, güneş ışığını yeniden görebilme umudum vardı. Fakat kalbim öfkeyle dolu idi. Sevinçten çığlık atmalı idim ancak dünden yola çıkmış mutsuzluğum vardı.En son Seda bildiğim Veda ile birlikte gelmiştik. Bana ulaşabilen doktor mutlaka Veda'ya da ulaşmıştır. Bir yerlerde eminim ki gizlice beni izliyordur. Çok garip ne nefesini duyuyor ne de gölgesini hissedebiliyorum. Ters giden yolunda olmayan kuşkularım var. Bir yanım öylesine nefret ederken, diğer yanım beni hiç bırakmamasını istiyordu. Yanımda olmasın ama çok uzağımda da kalmazsın. Suat Bey sekreterine yardımcı olmasını istedi. Sekreteriyle birlikte odadan dışarı çıktık. Kulaklarım yabancı ayak seslerinin arasından tanıdık ayak seslerinin duymaya çalıştı. Ama yoktu...
Bana ne kadar kızgın olursa olsun mutlaka gelir kendini hissettirir. Yoksa Vedam'ı tam anlamı ile kaybetmiş olabilir miyim?Kalbimi neden sorguluyor yanımda olmasını diliyor, etrafımda pervane olmasını istiyordum.
Hani ölürcesine nefret ediyordum.
Hani evimden ve kalbimden kovmuştum.
Gün gelir de bir gün kapımı çalarsa içeriye almayacaktım.
Şimdi neden gelmesini bekliyorum. Evet kabul ediyorum hatalı davrandım. Veda'm haklı idi benim en büyük pişmanlığım olacaktı. Ve ölesiye pişmanım. Ölümsüz aşkımı kaybettim. Sekreter hanım beni servise çıkarmıştı. Hemşirelere benim yatışımı verip istenilen tahlillerin yapılmasını istedi. Yatışım yapılmış odaya alıp bir müddet beklemem gerektiğini söylediler. Hemşire hanım konuşuyor konuşmasına da ben dinliyor muydum bilmiyorum? Kalbimde aklımda Veda kalmıştı. Farklı bir acı vardı acının tarifini dilimin ucuna getiriyor tekrarlamadan yutuyordum.Acıyan sadece kalbim değildi. Yorulan ruhum acıyan kanayan bedenim idi. Acılarıma yeni bir yenisi eklenmişti. Yorgun gözlerim karanlığıma kapandı. Uçurumun kenarındayım. Hadi düştüm ha düşeceğim. Gözlerim boşluğa dalıyor bir karanlık kuyu kapkaranlık korkuyor geriye çekiliyorum. Etrafı sis dumanı sarıyor atılan adamlar boşluğa düşüyor. O beyaz sis dumanından bir çift göz görünüyor. Yüreğimi delip geçen...
Çok öfkeli ve çok sıcacık gözlerinden akan yaş değil sevgi damlacıkları damlıyordu. Gözler Veda 'ya aitti. Başucumda bir ses beni çağırıyor. Panikle uyandım ses hemşire hanıma aitti.
"Zana Bey uyanın lütfen."
"Ben ben..." diyebildim.
"Kâbus gördünüz galiba sayıklıyordunuz. Uyandırayım dedim."🌸Çok özleyince insan özlediğini rüyasında görürmüş. Sımsıkı sarılamadığı sevgiliyi belki de rüyasında sarılıyordur. İsteyip de yaşayamadığımız olaylar bilinç altına yerleşiyor rüyalarımızda yaşıyoruz. Gerçekler rüyalarımız kadar tatlı olabilse.🌸
Sonuç olarak anlıyoruz ki nasipten öteye gidilmiyor arkadaş...🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA
Teen FictionSon zamanlarda konuşulan cümle, "GİDENE Mİ ZOR KALANA MI?" Veda'yı okuduğunuzda aslında kullanılan cümlenin anlamı olmadığını farkına varacaksınız. Yaşanmış gerçek aşk varsa eğer bırakmak mümkün değildir. Aşkı dibine kadar yaşıyacağınız kitap geliyo...