Kısa süren yolculuk sonrasında araç durmuştu. Bahçe kapısında asılı çan vardı. Araçtan inip eve doğru yürümeye başladım. Arkama bakıp beni evime kadar eşlik eden beyefendiye teşekkür etmeden ilerledim. Elimi demir kapıya uzattım. Bahçe kapısını açtığım an asılı olan çan çaldı. Gözlerimi kapatıp Veda'nın içeride olduğuna inanmak istedim. Bütün kalbimle dua ettim. Çan sesi duyacak koşar adımlarla gelecekti. Gözlerim kapalı şekilde bahçeye adımımı attım. Demir kapı örtülünce çan bir kez daha çaldı. Kulaklarım bana koşar adımlarla gelecek olan seste idi. Burnum havayı kokluyor, kokusunu arıyordum.
Ancak yoktu gözlerimi açtım. Anladım ki Veda'nın gidişini kabullenmekten başka çaremin olmadığını fark ettim. Açılan gözler bahçeyi incelemeye başlamıştı. Sevdiğim kızın cümleleri kulaklarımda çınlıyordu. Bahçeyi ikimizin hayalinden daha güzel düzenlenmişti. Her şey yerli yerinde durur iken kendi nerelerde?
Mis kokulu çiçeklerin karışımı vardı. Yayılan koku aşk kadar cazibeli idi. Ayaklarım eve doğru gitmese de minik minik adımlar eşliğinde ilerliyorum. Yarıca açık kapıdan içeriye adımımı attım. Bir an dengemi kaybettim. Destek alabilmek için elimi duvara dayadım. Parmaklarım sert cisme çarpınca başımı kaldırıp baktım.Duvarda asılı Veda ile resmin vardı. Kuğulu Parkta çekilen resimlerimiz... Bakışlarda dolu dolu aşk vardı. Bakışlarımı yana kaydırdığımda ilk karşılaştığımıza dair resimler bulunuyordu. Yaşlı gözlerle salona doğru yürümeye başladım. Salonun tam ortasında duvar kağıdı üzerinde bizim kampta gittiğimizde göle taraf bakınıp çekildiğimiz resim vardı. Anılarla dolu bir ev haline getirmişti. Dokunmak istedim elimi uzattım ama yapamadım dokunamadım. Pişmanlığım boyumu aşmıştı. Yürüdüğüm yol canımı acıtıyordu. İhtimal dediğim her söz yağlı urgan olmuş boynuma sarılmıştı.
Mutfağa doğru yürümeye başlamıştım. Zeminde parçalara ayrılan eşyalar bulunuyordu. Veda'nın kalbini de parçalara ayrılan cam kırıntıları gibi ufalamıştım. Parçalara ayrılan eşyalar, attığım her adımın altında un ufak oluyordu. O günü tekrar yaşadım. Eşyaları kırıp döktüm Veda diye bağırıp çağırdım. Canını yaktım. Her ne olursa olsun ihanetin gölgesinde yeşeren bir aşk vardı. Ayakta durabilecek gücüm kalmamıştı. Sol tarafımda bulunan masaya tutunup gücümü toparlamaya çalıştım. Mutfaktan ayrılıp Veda'nın odasına doğru ilerledim.
Dolan gözlerim önümü göreme mi engelliyordu. Odanın kapısına geldiğimde elimi uzattım. Titreyen ellerimle kapıyı açıp koridorun ortasından öylece bekledim. Gözyaşlarım hızlanmış önümü göremez hale getirmişti. Avuçlarımın içiyle göz yaşlarımı sildim. Odaya adımımı attım. Tam karşında küçük bir pencere bulunuyordu. Beyaz ve mor perdesi vardı. Yatağının baş tarafında bulunan duvarda, dev boyda birbirimize sarıldığımız resim vardı. Yavaş yavaş ilerleyip yatağa yaklaşıp oturdum. Yatağın örtüsünü açıp yastığını koynuma alıp kokladım. Çiçekler gibi güzel kokuyordu. Kokusu sinen yastığa sevgiliye sarılır gibi sarıldım. Gözyaşlarımı kokusu sindiği yastığı siliyordu. Gözüm çarşafın ve örtünün arasında kalmış beyaz tişörte takılmıştı. Tişörtü elime aldım. Bana ait olan bir tişörttü.
İki yıl boyunca bana sarılmamış, dokunmamış, elimi tutamamış.
Beni öylece olduğu gibi uzaktan sevmiş. Sevmiş sevmesine de ben güzel sevmemişim. Bana sarılamayan sevgili kokumun sinmiş olan kıyafetime sarılmış. Soğuk geçen gecelerde kokumla ısınmış, özlediği gecelerde tişörtüme sarılmış. Peki ben ne yapmışım nefret ve aşk karışımla duyguyu besleyip yaşamışım.
Ah Veda ahhh!
Gel artık gel...
Senden son bir şans istiyorum. Her şeyin mutlaka bir telafisi vardı. Yeter ki bana açık kapı bırak ki sana koşa koşa gelebileyim. Kuş olur uçar pencerene konarım. Kapında köle olur affedilmeyi beklerim. Yerde sürünen yılan olur ayaklarına sarılırım. Yağmurun olur sağanak sağanak yağarım, güneşin olur üşüyen bedenini ısıtırım. Aşk olur kalbine ilmek ilmek sevgi akıtırım. Yeter ki sen bana gel de...
Ah sevgilim ah!Yastığına sarılıp yatağına uzandım. Kokusunun sildiği yorganını üzerime örttüm. Gözlerimi pişmanlıkla kapadım. Gözlerden akan yaş konumdaki yastığı ıslatıyordu. Aradan kaç saat geçti farkında değilim. Rüya mı gerçek mi bilemiyorum. Çan sesini duydum. Yataktan büyük bir heyecanla Veda diye fırladım. Koşar adımlarla odadan dışarıya çıktım.
"Aşkım geldin demek" diye fısıldıyor bir yandan koşuyordum. Açık salon kapısından doktor Suat Bey ile karşılaştım. Bütün hayalim yerle bir olmuştu. İçimdeki heyecan sönmüştü. Doktorun evimde ne işi vardı?
Hastası idim iyileştim. Hastaneden çıktım iletişimimiz bitti. Evime getiren neden ne idi?
"Merhaba Zana Bey..."
"Merhaba" dedim.
Şaşkın bakışlarımı fark etmiş olsa gerek ki konuşmasına devam etti.🌸 Giden sevgilinin, kaybolan aşkın,
yok olan umudun, bitip giden yılların, biriktirilen kötü anıların, sonlandırılan yolun, uzaklaşan hayatın, TELAFİSİ YOKTUR 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA
Teen FictionSon zamanlarda konuşulan cümle, "GİDENE Mİ ZOR KALANA MI?" Veda'yı okuduğunuzda aslında kullanılan cümlenin anlamı olmadığını farkına varacaksınız. Yaşanmış gerçek aşk varsa eğer bırakmak mümkün değildir. Aşkı dibine kadar yaşıyacağınız kitap geliyo...