Geçmişten Gelen Adam

3 0 0
                                    

   Odanın kapısını açıp koridora çıktık.  Beynimdeki düşüncelerden kendimi ararken Seda'nın sesi  kulaklarımda yankılandı. 
"Zana  bir dakika beni bekler misin?" "Beklerim ne oldu?"
"Ne olduğunu sorma gel şu sandaleye otur. Hiç kımıldamadan beni bekle lütfen."
"Tamam seni beklerim de bir anda ne oldu?
Beni telaşlandırma!"
"Beni bekle lütfen..."
Seda yanımda uzaklaşınca anlatılmaz yaşanan dediğimiz yalnızlıkla baş başa kalmıştım. Veda'nın gittiği gün kadar acılı idi. Bekle dedi ve gitti. Nereye  gittiğini bilmeden çaresizce beklemeye başlamıştım. Kısa süre sonra uzaktan gelen  Seda'nın ayak sesleri benim gülümsememe neden olmuştu. Elimden tuttu.
"Haydi kalk " Evimize" gidelim. Sessizce kalkıp çıkışa doğru yürümeye başlamıştık. İkimizin ruhunda sessizlik hakimdi. Beynimde dolaşan bir tek kelime "Evimiz" Veda'm da böyle konuşuyordu. Çoğul cümleler kurar tekil içeren kelimelerden  kaçardı.

   Neye elime atsam Veda'yı hatırlıyorum. Arandan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Araç yavaşlayıp  Seda'nın eve geldik deyişi beni hafifletmişti. Araçtan inip eve doğru yürümeye başlamıştık. Bahçe kapısına geldiğimizde kulaklarımızı melodi şeklinde çalan çan sesi karşılamıştı. Çimenlerin üzerinde yürümeye başlamıştık bin bir  bitkilerin kokusu birbirine karışmış bulundukları ortama esrarengiz koku yayılmasına neden olmuştu. Hayran kalmamak elde değildi.  Büyülenmişçesine  kokuyu ciğerlerime çekmeye başlamıştım. Seda'nın konuşması ciğerlerimdeki kokuyu sonlandırmıştı.
"Bir solukluk kahve içmeyi hak ettik." "Neden olmasın."
"Masaya doğru yürüyelim." Adamlarımı saymadım kaç adım yürüdük bilmiyorum.
"İşte geldik şimdi yavaşça oturabilirsin. Rahat mısın?
Değilsen yerini  değiştirebilirim." "Teşekkür ederim oldukça rahat." Ben mutfağa gidiyorum kahvemizi hazırlayıp hemen geliyorum."
Bu gün farklı bir gün sanki geçmiş gelecek, yakama yapışacak, hesap soracak. Unutulan sesler duyulacak istenmeyen yüzler hayatıma tekrardan dahil olacak. Hislerim oldukça kuvvetlidir aklıma her düşeni mutlaka gün içinde yaşarım. Yanılma ihtimalimin olmasını nasılda isterim. Fakat garip bir burukluk var bende sahip olduğum sadece anılarım kaldı. Yok olup gidecek. Aman Allah'ım acı gerçekler korkutuyor beni. Ansızın Seda'nın gelişi üşüyen yüreğimi sıcaklığıyla ısıtmaya başlamıştı.
" Kahvelerimiz de  geldi. Al bakalım kahveni sağ elinin yanına bırakıyorum."

   Elimi tutup fincana dokundurdu. Hissetmemi sağladı. Sadece  kahvemden bir yudum çekmiştim ki  bahçe kapısından çan sesi geldi. Bir anda yere düşen fincanın sesi damgasını vurmuştu. Benim fincan elimde idi. Yere düşen parçaları ayrılan fincan Seda'ya  ait olmalı idi. Bahçe kapısına dokunup açan Seda'yı şaşkınlığa uğratan kişi kim?
Beklenmeden konuşmaya başladım. "Seda gelen kim?"
"Şey aslında kim olduğunu ben de bilmiyorum. Yanlışlık oldu galiba. Ben suyu getirmeyi unutmuşum. Hemen alıp geliyorum."
"Yanımdan koşar adımlarla gitti. Yalnız mutfağa doğru yürüyen adımlar bir kişiye ait değildi. İki kişiye ait ayak sesleri vardı. Sonuç olarak Seda bana yalan söylemişti. Asla affedemezdim kötü alışkanlıklardan  biri yalan söylemektir. Saçmalama  iyice paranoyaklaştın. Gelen kişi sevgilisidir bana söylemek istememiştir. Her ne olursa olsun  merak beni öldürüyordu. Eve doğru yürümeye başladım.
"Sen iki yıl sonra neden çıka geldin. Yetmedi mi?
Bize çektirdiğin acı."
"Veda ya benim çektiğim acı anlamıyorsun beni."
"Yaklaşma dokunma en son dokunduğunda sevdiğim adamı kaybettim. Senin günahın bedelini Zana ile ben ödedik ve halen daha ödemeye devam ediyoruz. Bizi birbirimizden ayırdın aşkımızı yok ettin.
DEFOL!
Kardeşim diyor seni nasıl seviyordu. Sadece sana emanet edebilirdi beni. Ama sen görmezden geldin bizi. Kaç defa uyardım seni ben sadece Zana'yı  seviyorum diye.
Ondan başkası olmaz!
Hayatımı alamam bir başkasını yeniden sevemem. Ancak sen bütün söylediklerimi kulak ardı edip görmezden geldin  bizi. Anlamak istemedin. Anlatamadım sevgimi ben Zana'sız yaşarsam  eğer  ölürüm. Sen geçmişimizden  gelen adam, geldiğin yere geri dön. "
" Dönmek mi asla seni almadan dönmek yok. "
" Sesini yükseltme Zana duyacak." "Duyacaksa duysun kör bir adama mahkum ettin kendini. Oysa kör bir adam neler verebilir sana."
"Ne olur sus artık sus!
Defol!"
"Dedimya seni almadan gitmeyeceğim. Ya benimle gelirsin ya da..."

   Mutfaktaki sesler yükselmeye başlamıştı. Erkeğin sesi unutmak istediğim kişiyi nasıl da benziyordu. Bu kadarı fazla gelirdi kulaklarım beni yanıltmıyorsa eğer çıldırmış olmalıydım. Bendeki  öfke bir kaşık suda boğabilirdi. Seslere yaklaşmış mutfağın kapısından içeriye adımı atmıştım. Konuşmalarına devam ediyorlardı.
"Yada ne?"
"Kör sevgilin senin Veda olduğunu biliyor mu?"
"Yeter sus artık şimdi sessizce git. Ben istediğin zaman istediğin yere geleceğim."
"VEDA MI?"
Duyduklarım doğru mu?
Bunca zaman bana yalan söylemiş demek. Duyduğum öfke kat kat artmıştı. Sabrımı sınırına gelmiş bomba elimde patlamıştı.
"Yeter artık yeter!
Kimsin sen Veda mı Seda?
Kendinin fareyle oynadığı gibi benimle oynamayı kesin."
"Zana... "
"Sus daha fazla konuşma soruma cevap ver. Kimsin sen?"
"Ben  Veda."
"Anlamıştım farkındaydım. Yalnız beni yanıltan  parfüm kokusu oldu. Değişikliği sever ama parfümünü değiştirmez dedim.

🌸Zana daha önceden yapmış olduğu hataya tekrar düşecek mi yoksa özlediği sevgiliye affedip  sarılacak mı? 🌸

Ben  sessiz kalıp cevabı siz okuyucularıma bırakıyorum.

VEDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin