Yeşil ince ve uzun otların tepeciklerin arasında dolaşan parmak uçlarına dokunmuş biraz ileriye taşıyıp avuçlarımın içine almış olabilirdim. Veda'nın yürüyen adımları olduğu yerde kalmıştı. Aramızda bir metre kadar mesafe vardı. Meltem rüzgarın sesi nota tadında şarkı söylüyor bal köpüğü saçları nazlı eda ile çalınan notaya eşlik ediyordu. Bir kelebek tadındaki bir çare ömrüm Veda'nın ellerinde can çekişiyordu. Öldürmek de yaşatmak da güzelin parmak uçlarında idi. Parmak uçlarını sıksa kollarında son nefesimi verip öleceğim, bıraksa bir ömür peşinde aşk yolunda derbeder olacağım.
Duraksayıp parmaklarımın ucuna bıraktım ömrümü şefkatle dokunup geriye doğru dönüp gözlerime ölesiye baktı. Sol elimi beline doğru yaklaştırmış parmaklarım yavaş yavaş belini kavramıştı. Vücudunu kendime doğru yaklaştırdım. Sıcacık nefesi yüzüme yansıyor tenimi alev alev yakıyordu. Anlımı alnına yaklaştırıp burnum fındık burnuna temasta bulunmuştu. Söylemek istediğim ve bir türlü söyleyemediğim cümleler vardı . Bende unutulan cümleler kısık ses tonuyla konuşmayı bekleyen duygular...
Ben kendimi unutmuştum. Bedenim bir yabancıyı aratmıyordu. Burnuna kondurduğum öpücükten sonra tenini koklayarak boyun kısmına yüzümü bırakıp sımsıkı sokuldum. Sol elim belinde sağ elim rüzgarda uçuşan saçlarını arasında sıcaklığım sıcaklığı ile mühürlenmiş muhabbeti kurumuştu.Kırk yıllık arkadaşmış yabancılık çekmiyor ortama ayak uyduruyordu. Aklımda kalan o sarılmada onun elleri de benim vücudumu sarmıştı. Sarılışım karşılık bulmuştum . Duygularım da beklemeden karşılık bulabilse.
"Hayat bu ya sürprizleri ile dolu beklenmedik olaylar, ayrılıklar yaşanabilir. Hislerin darmaduman oluyor içinde alabora olan kendini arıyorsun. Evet sonunda kendini alkolün dibinde buluyorsun. Derbeder oluyorsun aslında aşk ne kadar büyük oluyorsa acısı da bir o kadar büyüyor. İnsan çok sevince ayrılık zor geliyor canın ateşe atılmış köz misali yanıyor." "Unutmaktan konu açılmışken sormadan geçemedim. Veda'yı unutabildin mi?"
"Unutmak mı?"
" Evet..."
"Bu soruyu yönetmene ayrıca şaşkınlık içindeyim. Unutmam unutamam."
"Yani affedip aşkınızı kabullendiniz demek."
"Asla affetmem yaşadıklarımı yok sayamam. Kabul ediyorum ama acılarımı yaşamadım farz edemem. Yaşattıkları için teşekkür edip yoluma gidemem. Bana yaşattıklarının aynısını yaşasın istemiyorum. Kırılsın kolu, kanadı, budansın onun hayatı da benim hayatım gibi kap karanlıktan ibaret olsun. "
" Kullanılan cümleler ağır olmadı mı? Giderken söz hakkı tanımamışsınız şu an nasıl yaşadığına dair en ufak bilgiye sahip değilsiniz. "
" Nasıl olacak aşığı ile birlikte mutlu mesut hayat sürdürüyordur. "
" Yanılma ihtimaliniz yok mu? Haksızlık ediyorsunuz."
" Haksızlık mı? "
"Evet."
"Haksızlık öylemi peki bana yapılan haksızlığının hesabını kim verecek Seda...
Bu konuyu kapatalım artık."
"Tamam kapatalım ama anlatmaya kaldığınız yerden devam edin"
"Sarılmadan sonra hafızamda kazınan unutamadım o parfüm kokusu var ya o koku beni yok sayıp ezip geçiyor. Nefret ettiğim doğru. Bazı geceler uykumu saran o koku ile birlikte uyanıyorum. Çok can sıkıcı biliyor musun kendi başka kollarda bana kalan sadece kokusu ve yaşanmışlıklar. İnanır mısın ben ne kadar kızsam da yaşadığım aşktan asla pişmanlık duymadım. "" Neyse o güne dönecek olursam eğer açık kahve rengi gözlere doyasıya baktım. Bal köpüğü saçlarını koklayıp elini tuttum. Kenetlenen eller birbirini bırakmadan araca doğru yürüdük. Kullandığımız ormanlık alanı değişiklik yapmadan nasıl almışsak öylece bıraktık. Merkeze gelince Veda'yı evine kadar eşlik etmek istedim. Cevabı beni oldukça şaşırtmıştı yalnız gitmek istediğini söyleyince mutluluğuma gölgelik düşmüştü. Belli etmek istemeyip anlayışla karşılamıştım. Sonuçta genç ve güzel kız ailesine ve çevresine benimle birlikte görünmek istememiştir.
"Sevdiğimden ayrılınca soluğu evde almıştım. Eve adımı attığım an kendimi duşte buldum. Kendimle birlikte düşüncelerimi de yıkadım. Güzel olan düşünceler bir masal perisi kadar gerçekleşmeyi bekliyordu. Duştan çıkınca rahat ev kıyafetlerimi giyinip mutfağa doğru yürüdüm. Bir sade kahve yapıp salona doğru yürüdüm. Fakat yaşadığım iki günün etkisinde çıkamamış attığım her adımlarımla birlikte yeniden yaşıyordum. "Adı aştı ve güzeldi. " Güzel olan Veda mıydı yoksa beslediğim bendeki duygularım mı bilemedim. "Söz konusu aşktı yaşamak ve yaşatmak duyguları karşıki tarafa doğru frekansla iletmek önemliydi. "
Yarın bir an önce olsun istiyordum. Veda'mı şimdiden çok özlemiştim. "Onsuz geçen bir dünya olsun istemiyorken şimdi ise onsuz geçen bir ömrüm olmuştu. "Salonda gri renkteki tek kişilik koltuğa oturup ayaklarımı önümde duran sehpanın üzerine uzattım. Kahvemi yudumlarken salona göz geçirdim. Düzenlenmesi gereken noktalar, eşyalar bulunuyordu. Bir kadın eli şarttı özenerek düzenlediğim evimi beğenmez olmuştum. Çok mat ve karanlık geliyor ruhumu daraltan bir hava vardı. Oysa ki kalbimde kelebekler uçuşuyor en az onlar kadar özgür ve mutluydum. Karşımdaki duvar kağıtlarını yerimden söküp atasım geliyordu. Evin havası benim ruh halime denk değildi. "Matematiği sevmez bilinmeyen iki denklemi bulmak benim işim değildi. Netliği seviyordum. Benim hayatımdaki iki renk, iki beden, bir dünya vardı. Bütün renkler açık kahverengi, bütün tatlılar bal köpüğü olmuştu. İki beden tek dünya olmuş, can cananını bulmuş, gemisini güvenli limana demir atmış, büyük yalnızlık bitmişti. Bilmeden yürüdüğüm karanlık patika yollarıma meşale yakılmıştı. Öyle bir meşale ki kaderimin belirsizlikleri bitmiş, bilinmezlikler yok olmuştu. "
🌸Bazen şu soruyu kendime sormadan edemiyorum. Aşk mı yoksa aşkı yaşatan aşık mı? Hangisi... 🌸
Cevabını siz değerli okuyucularıma bırakıp cevaplarınızı bekliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA
Teen FictionSon zamanlarda konuşulan cümle, "GİDENE Mİ ZOR KALANA MI?" Veda'yı okuduğunuzda aslında kullanılan cümlenin anlamı olmadığını farkına varacaksınız. Yaşanmış gerçek aşk varsa eğer bırakmak mümkün değildir. Aşkı dibine kadar yaşıyacağınız kitap geliyo...