İçindeki duyguları bir bir anlatacak benim içimdeki şüpheleri yok edecek cümleler duymak istiyorum.
"Sıra sende ben konuşuyor sen dinliyorsun. Hakkını vermeliyim iyi bir dinleyicisin. Ayrıca konuşulanları anlıyorsun. Şimdi ben dinlemek istiyorum."
"Zana Bey anlatılacak bir hayatım yok benim ayrıca tutunacak bir dalım, sığınacak sıcacık kucak, omuzunda ağlayacak canımdan öte diyebileceğim insanlar yok. Gideceğim evimde..."
" Sizli bizli konuşmaları bırakıyoruz." "Siz benden böyle soğuk, buzla kaplı cümleler duymak istemiştiniz."
"Daha bunamadım neyi nasıl istediğimi gayet iyi biliyorum. O zamanla şimdiki zaman arasında değişen düşüncelerim oldu. Daha fazla sorgulama beni ismimle hitap et. Aramıza aşılmaz soğuk, buzdan kaleler kurulmasın."
"Size dedim ya zor olacak en azından deneyeceğim. Bahçedeki işimiz henüz bitmedi. En güzel bölüme geldik." "Bahçede neler varmış?
Anlat hepsini bilmek istiyorum. Yeniden doğmak ve görmeyen gözlerimle etrafımda ki güzellikleri keşfetmek istiyorum."
"Anlatayım bahçenin sevdiğim köşesine geldik. Farklı farklı çiçekler ekili yabani çiçeklerin ömürleri kısa ve kısacık olan ömürleriyle hayata tutunuşları var ki sormayın gitsin. Su, güneş birazcık da sevgi ayakta tutmaya yeterli. Asıl önemli olan gücünü topraktan alması. Aralarında ki bağ düşündürüyor beni çıkarsızca sevgi diye ben buna derim.Aralarındaki alma verme dengesi yok. İki tarafta birbirlerine sadık sevgi denilen duygunun öyle bir gücü var ki sana çiçeklerle gelene sen topla tüfekle gidemiyorsun. Sana gülücükler sunan insana sen somurtup bir köşeye çekilip karşındaki insanın hayatını karartamıyorsun. Aynı yatağa yatıp aynı yastığa başını koyup gözlerini kapatamıyorsun. Sevdiğinin uyumasını bekliyorsun. Sevdiğini izlerken yüzünde yorgunluktan oluşan çizgileri inceliyorsun. Zamanın nasıl geçtiğini kendinde anlayamıyorsun. Yorgun düşen gözlerin karanlığı kapanıp uykuya dalıyor. Sakın ha alışkanlığı ve sevgiyi birbirine karıştırmayın." Alışkanlık mecburiyetten yanında kalmaktır. Sevgi ise isteyerek aşkla bir ömür yanında kalabilmektir."
"Seda sen hangisisin?"
" Anlamadım..."
" Anladın işte benim gibi kör bir adamın yanında kalmana gerektiren sebebi öğrenmek istiyorum. Tabi sadece körlüğümle kalmıyor huysuz bir ihtiyardan farkım yok."Sorumun karşısında duraksadı ayak seslerinin kesildiğini fark ettim. Ayrıca boğazını temizleyip yutkundu. Sorunun cevabını düşünüyordu.
" Açıkçası böyle bir soruyu beklemiyordum. Çalışmadığım yerden geldi. Bana da merakınızı gidermek düşer. Mecburiyetten buradayım. Benim gidebilecek ailem yok yanınızda olmaktan mutluyum. Konuya geri dönüp kaldığımız yerden devam ediyorum. Rengarenk çiçekler , sarı papatyalardan alın beyaz papatyalardan çıkın. Bildiğiniz bütün renkleri bir arada bulabilirsiniz. Mor sümbüller, beyaz laleler daha neler neler ...Çimenlerin içinde rengarenk çiçekler öğle saatleri yaklaşınca kelebekler konuyor. Çiçeklere konan kelebekler irili ufaklı fark etmiyor aldıkları polenlerle beraberinde ahenkle dans edip göğe doğru yükseliyorlar. Rüya aleminde hissediyorum kendimi, kokuları dört bir tarafa yayılıyor. Düşüncelerimdeki bütün olumsuzluklar bir bir dağılıyor. Öyle bir tutku ki yaşayamayan bilemez. Doğa ile haşır neşir olamayan insanlar " Aaa bakın çiçekler ne güzeller deyip geçerler güzellik görselde değildir. Derinliklerine inip hissetmek ve güzel bakıp güzel görebilmektir asıl mesele..."
Hayatta kaç kişi vardır güzel bakıp güzel görüp ve güzel sevebilen. Aşkta böyle değil mi?
Sevgi emek, sadakat istemiyor mu? Yorgun düşen bedenimizi sığındığımız limanda aşkla dinlenmiyor mu?
Kaç kişinin gözleri aşkla bakabiliyor? Güzel cümleler dilimize dökülüyor. Biz insanoğlu ne zaman kıymet bilecek biliyor musunuz? Elindeki oyuncağını kaybeden çocuklar oturup ağlıyor ya sanki ağlayınca geriye geleceğinden o kadar emin ki. Biz yetişkinler egomuzun, gururumuzun, tatmin olması için elimizden geleni yapıyoruz. Sağlıklı düşünemiyoruz veya düşünmek istemiyoruz.Aklımızdaki fikir sadece gelsin nasıl geldiği önemli değil. Karşımızdaki insanın duyguları darmaduman olmuş kimin umurunda. Çatışmalar tam da merkezde başlıyor. Ana merkezi düzeltmediğimiz sürece kaybedeceğiz kaybetmeye de mahkumuz. Değişikliğe karşımızdakinin başlamasını beklemek yerine, kendimizde yanlış olan düşüncelerimizi temizlemek gerekir. Bak gör o zaman bozulan ana merkez nasıl da düzeliyor. "
🌸Aşkı ebruli renge çok benzetiyorum. Çünkü bir den fazla rengi vardır. Aşık olunca gözler ışıl ışıl parlıyor, aşktan uzaklaşınca aşkın rengi matlaşıyor. Sonra hüznün grilimsi rengini alıyor. İçin için yanıyor da Aşkın rengini yine de söyleyemiyor. 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA
Teen FictionSon zamanlarda konuşulan cümle, "GİDENE Mİ ZOR KALANA MI?" Veda'yı okuduğunuzda aslında kullanılan cümlenin anlamı olmadığını farkına varacaksınız. Yaşanmış gerçek aşk varsa eğer bırakmak mümkün değildir. Aşkı dibine kadar yaşıyacağınız kitap geliyo...