Yeşeren Yeni Umutlar

2 0 0
                                    

Neydi beni benden esir alıp elimi, kolumu bağlayan...
"Zana Bey etrafı incelediğinize göre görmeniz de engel durum kalmamış demektir. Kendinizi görmeye hazır mısınız?
Hemşire Hanım aynayı uzatabilir misiniz?"
Doktor bey uzatılan aynayı eline alıp yüzüme doğru tuttu. Bana yabancı gelmeyen gözleri görmekten korkuyordum. Gözlerimi sımsıkı kapadım.
" Zana Bey gözlerinizi açabilirsiniz. Karanlığa bakan gözler aynaya bakınca ne görecekti? Gözlerimi yavaş yavaş açmaya başlamıştım. İlk önce çenemi sonra burnumu görmüştüm. Aynadaki Zana ile karşılaşınca beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Bir an kendimi değil de Veda'yı görür gibi olmuştum.
"Veda, Veda..."

Ellerimle yüzümü kapadım. Bana bakan açık kahverengi gözler namlunun ucunda kurşun olmuş hesap soruyordu. Veda'nın boğazında düğüm ettiğim cümleleri karşımdaki bir çift göz sorguluyordu. Artık vicdanımı susturamıyordum. Haklı olduğumu düşündüm konuda kendimi suçlu hissetmek akıl işi değildi. Neden kendimi sorguluyordum. Yaşananların  ağırlığını kaldırabilecek gücüm kalmamıştı. "Veda kim?"
"Veda sevdiğim tek kadındı. Kornea gözler Veda'nın gözlerine çok benziyor. Onun gözleri Kornea gözleri kadar parlak hayata güzel bakıyordu. Açık kahverengi gözlerle etrafına ışıl ışıl bakardı."
"Demek ki ışıl ışıl bakan gözleri söndürmüşe benziyorsunuz?" "Söndürmek mi?"
"Evet söndürmek."
Yargılanmak istemiyordum. İnsanların hakim olmadıkları konuları hakkında konuşmalarını kaldıramıyordum. Seda bildiğim Veda ve Suat Bey'in iğneleyici soruları canımı sıkmaya başlamıştı. Seven insan severken ayrılmak istemez. Çevremdeki insanlar beni anlamakta neden zorlanıyor ki...
Ayrılığı isteyen çekip, giden benmişim gibi kurulan cümleler sabrımın sınırına gelmemi sağlıyordu.

Yaşadığım aşkı ve bendeki duyguların ne kadarını biliyorlardı. Veda'm benim ilk aşkım ve son aşkım olabilecek kadar güzel sevmiştim. Doktor beyin sorusunu duymazdan gelip konuyu değiştirmek istemiştim. "Suat Bey hastaneden ne zaman çıkabilirim."
"Zana Bey çok hızlısınız hastaneden çıkmanız söz konusu bile olamaz. En azından bu geceyi bizimle birlikte geçirmeniz gerekiyor. Zaman dediğiniz nedir ki su misali akıp gidiyor. Bulunduğunuz durumun farkından değilsiniz. Hemşire hanım tahlilleri yapalım korneanın  enfeksiyon riskinin olup olmadığını öğrenelim. İlaç ve serumları zamanında düzenli verilsin."
" Tamam doktor bey. "
Odadan dışarıya çıkmışlardı. Bir gece daha kalabilmem için beni kelepçelemeleri gerekiyordu. Sadece gitmek istiyordum. Nereye kime gidecektim. Bana ulaşabilen doktor mutlaka Veda'ya da ulaşmıştır.
Nerede bu kız?
Neden yok?
Ne kadar kalbini incitmiş olsam da yine de gelirdi. Gözlerim duvarda asılı olan saate takılıp kalmıştı.

Sabahın onunu gösteriyordu. Yapa yalnız geçen saatler ve geçmekte olacak olan zamanlar benim çıldırmamın birinci nedeni idi. Düşündükçe beslediğim ümitler bir bir siliniyor, vücudum yorgun düşüyordu. İçimdeki ses kendimi eve atmamı söylüyordu. O günden kalan dağınık  olan ev, zeminde parçalara ayrılan eşyalardan başka bir şey olamazdı. Eve gitsem Veda'nın beni bahçede karşılayacağını düşünüyordum. Yıldızı aratmayan gözleriyle bakıp kırık ses tonu ile yarım ağız konuşup veya hiç konuşmadan bakışları ile tokatlayacaktı. Aslında razıyım yeter ki ben gittiğimde bahçe kapısında asılan çan sesini duyar duymaz yüzünü görebileyim  . Veda'ya olan öfkem ve kinim yok olmuştu. Tek düşündüm gözlerimi kapatıp uyandığımda en azından gece olması idi.

Gece karanlığı ve sessizliği bana arkadaş, yoluma yoldaş idi. Yatağın üzerinde kalan aynayı elime almıştım. Bakmaya cesaretim olmasa da yeniden bakmak istiyordum. Aynayı yüzümü tutup kendimi incelemeye başlamıştım. Önceki Zana ile şimdiki Zana arasında fark yoktu. Tek değişen duygularım ve kornea gözleri idi. Sıcacık güzel bakıyordu. Nasıl mucizedir Allah'ım içimdeki öfkem ve kinim yok olup gitmişti. Bense sadece uyumak  istiyordum. Köşeye sıkışmış fare idim saklanacak deliğim yoktu. Uyandığımda saat on dört otuzu gösteriyordu. Rüyalarıma bölük bölük eden kabuslar yoktu. Uzun zamandır ilk kez böyle huzur içinde uyumuştum. Güneş tepelerden gölgesini alıp sessizce çekilmeye başlamıştı. Yaklaşık iki üç saat sonra gecenin karanlığı ile buluşacaktım. Karanlık beni korkutamıyordu. Sakinliğin vermiş olduğu huzur vardı.

Şehrin kalabalığı çekiliyor sessizlik boy gösteriyordu. Kendi sesimizi duyuyor konuştuğumuz kelimeler anlaşılır şekilde netti. Gözlerimi tekrardan kapadım. Tek istediğim sabah olması idi. Uyuyan gözlerimi açtığımda hemşire baş ucumda serumuma ilaç veriyordu. "Uyandırdım mı Zana Bey?" Hemşirenin sorusuna yanıtsız kalmıştım. Kimseciklerle konuşmak istemiyordum. İlaçlarımı verip damar yolunu gözden geçirdi.

🌸Geçen zamandan sonra her şeyi olduğu yerde bulmak imkansızdır. Çünkü zamanı gelince değişen bir yaşam var. Biz insanların olduğu yerde kalıp beklenmesini umut etmek haksızlık olur. 🌸

VEDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin