Bahçede yürümeye başlamıştık. Ayaklarımın altında yeşilimsi yumuşaklık vardı. Çimenlerin uzunlukları ayaklarımı kapatıp topuklarıma yumuşacık dokunuyordu. Seda konuşmasına kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı.
" Bak tam senin solunda erik ağacı bulunuyor dalları kurumuştu. Gövdesini saran böcekleri ilaçlayıp içini kemirmesini engelleyip , kuruyan dallarını kesip fazlalıklarını aldım. Böylece bütün bakteri böceklerden arınmış oldu. Biz insanoğlu da böyle değil mi?
Mesela bir olay oluyor hayata küsüyor küsmekle kalmıyor kendimize dert ediyoruz. Dertlerimiz yokmuşçasına bir yenisini ekliyoruz. Biriken dertlerimizin altında eziliyor, ezildikçe kahroluyor, içimizdeki kemiren kuşkular gün yüzüne çıkıyor. Oysa ki hepsi bir kuruntudan ibaret olduğunu unutuyoruz.Bak erik ağacı fazlalıklarından arınmış, yapılan iyiliğe karşılık hayata yeniden tutunup filiz çıkarmaya başlamış. "
Ben konuşmuyor tüm dikkat dinliyordum. Bakış açısı beni etkiliyordu. Ayrıca aklıma bir nokta takılmıştı. Bahçe Veda'nın istediği gibi düzenlenmişti iki farklı kadın ve ikisinin ağzından aynı kelime" Erik ağacı... "
Büyük ihtimalle rastlantıdır diyor geçiştiriyordum. İçimdeki dürtüler beni öldürüyordu. Ben düşünüyor Seda benimle birlikte yürüyordu.
" Sıra kiraz ağacına geldi. Erik ağacı ile aynı hizada aralarında on metre kadar boşluk var. Evet kiraz ağacını geçen Mart ayında dikmiştim. Şimdi ise büyüyüp olgunlaşmaya yüz tutup meyveleri için tomurcuklarını açan küçük bir fidan. Fakat kendine olan özgüveni oldukça yüksek.Biliyor musun benimle konuştuğunu hissediyorum. Konuştuğumu anlıyor bizlerden çok farklı yaşıyor hayatı. Olduğu gibi ne bir eksik ne bir fazla bak biz öyle miyiz. Kendimize kuruntu etmekten başka bir şey bilmiyoruz. Sonra da sinirlenip sağımıza, solumuza vahşice saldırıp kırıp döküyoruz. Empati denilen duyguyu unutmuşuz. Günah keçisi bulup bütün yaşananları onun sırtına yüklüyoruz. Aslında bütün savaşımız kendimizle içimizdeki ikinci bizle...
Gel bir on metre kadar tekrar yürüyeceğiz. Ağaçların hepsi aynı hizada dikili rahatlıkla bahçede yürüyebilirsin. İşte geldik seni dut ağacıyla tanıştırayım. Kendisi diğer meyve ağaçlarına göre daha yaşlı yarı ömrü bitmiş ama yine de hayatına sımsıkı tutunmuş. Köklerini sağlam şekilde toprağı salmış yaşamaktan umudunu bir an olsun kaybetmemiş .Yaşamaktan umutlu hayat ne vermişse almış kabul etmiş. Alamam yapamam demiyor kararlı ve inatçı en azından ne istediğini biliyor.
Büyük beklentileri yok. Hayata bir başka bakıyor mesela birileri gibi şımarıklık yapıp hastalığının tedavisi olduğu halde reddetmiyor. "
" Ne yani bu taş bana mı geldi?"
"Evet kabul et öylesin hayatına küsüp kabuğuna çekilmişsin. İnsan kabuğuna dokunmaya korkuyor."
"Sen korkmuyorsun neden?"
" Gel biraz uzun yürüyelim. "
" Konuyu değiştirme soruma cevap bekliyorum. "
" Sorularınızın cevabı yok bende konumuza geri dönelim. Otuz metre kadar yürüyoruz. Sıra çınar ağacında ilk geldiğim yıl dikmiştim. İki yılda bayağı büyüdü küçük gövdesi ile gölgelik veriyor. Gösterilen sevgiye karşılık sevgisi ile yaklaşıyor. Nimet duygusunu gölgesi ile gösteriyor. Biz insanlar o çınar ağacı kadar fedakar değiliz. Maalesef olamıyor olmamak için inatlaşıyoruz. Çevremize karşı taş duvarız mesafelerle örülü yaşantımız mevcut. İyilikle yaklaşan eli menfaat için yaklaştığını düşünüyor geriye çekiliyoruz.Belki de öyledir menfaat için yaklaştı veya yaklaşamadı. Uzatılan elin tutulmasına izin vermeliyiz. Gerçekleri görmek için gözlemlemek gerekli. Uzaktan durup beklemeli ön yargıyı bir kenarı bırakıp çıplak gözle bakmalıyız hayata. İnsanlara samimi duygularımızla yaklaşmalıyız. Hayatı öyle bir yaşanmaz hale getirdik ki kimin eli kimin cebinde belli değil. Bak çınar ağacı öyle mi sevgiyle büyüyüp sevgiyle yaşayıp ölecek...
🌸Çınar ağacını kendime eş değer tutuyorum. Küçüklüğümden kalan sevgidir içimde. Büyük, görkemli ve gölgesi oldukça geniş. Gölgesinde sırtımı gövdesine dayayınca her şeyi unutuyorum. Yanı sıra meltem rüzgarda esince değmeyin keyfime. İlk önce kendinizi sevin değerli olduğunuzu unutmayın. İnsanlar kendini güzelleştirince çevresini de güzelleştirir. Değişim ruhumuzda başlar, hareketlerimize yansır, düşüncelerimizde sonlanır. Unutmayın karşınızdaki insanı nasıl görmek isterseniz o şekilde görürsünüz. 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA
Teen FictionSon zamanlarda konuşulan cümle, "GİDENE Mİ ZOR KALANA MI?" Veda'yı okuduğunuzda aslında kullanılan cümlenin anlamı olmadığını farkına varacaksınız. Yaşanmış gerçek aşk varsa eğer bırakmak mümkün değildir. Aşkı dibine kadar yaşıyacağınız kitap geliyo...