Benim bu halimi gören güzel kahkahalarla karşılık vermişti. Gülüşüne kurban olduğum o kadar güzel gülüyordu ki hep gülsün istiyordum. Yanına yaklaştım doğan güneşin altın sarısı ışıklarının tadını çıkarmaya başlamıştı. O esnada elimi bir fincan çay tutuşturdu. Hayranlıkla bakmamak elimde değildi. En ince ayrıntısını düşünmüştü hangi ara yapmıştı. Sabahın dördü iyiydi ben gözlerimi açamazken Veda çayı demleyip elime tutuşturmuştu. "Artık kararlı idim susmayacak, konuşacak gerekirse yaklaşacak hayalime gerçekleştirip gözlerine uzun uzun bakıp saatlerce dudaklarından öpecektim. "
"Aklım almıyor Veda nasıl oluyor da sabahın erken saatinde uyanabiliyorsun."
"Ben uyanabilmek için telefonumun alarmını kurmuştum."
"Sabahın köründe uyanmak için mi?
" Evet."
"Beni her defasında etkilemeyi nasıl başarıyorsun. Biliyor musun ilk kez dün gece erken uyudum ve ilk kez bugün günün ilk ışıkları ile birlikte bir melek tarafından uyandırıldım. Böyle deliksiz uyku çekmemiştim. Zaman olduğu yerde kalmış, sabah olma ihtimalini düşünemedim. Sanki saniyeler sonra uyandırılmışım."Göldeki güneşin yansıması yüzümüze yansıyordu. Yarıca toplu saçları güzel yüzünü kapatıyordu. Dayanamayıp yüzündeki saçlarını ellerimle toparlayıp kulaklarının arkasına doğru aldırdım. Bal köpüğü saçları pamuk kadar yumuşacıktı. Yüzünü avuçlarımın içine alıp bekledim. Birazcık yaklaşmış nefesler birbirine karışmış öpmeye bir milimlik yakınında idim. Bir bayana izinsiz dokunmak olmazdı. Bekledim bir hamlesini veya tepkisinin gelmesini gelmeyince de yavaşça dudaklarına yaklaştım. Tadına doyum olmayan dudaklar dudaklarımda idi. Gül kokusu kokuyordu kokusu da tadı da mükemmel idi.
Dudaklar birbirleriyle kaynaşmıştı mühürlenmişçesine kilitlemişti. Ağırdan alınan hareketler hızlanmış aşktan ateş misal yanan bedenler cayır cayır deniyordu. Bir an bir ses duydum. Duyduğum ses pek de umurumda değildi. Cennetin içindeki meyvelerinden faydalanıyordum. Dışarıdan gelen sesler kimin umurunda idi. Bileklerime sıcaklık dokunuş gelmişti. Boynunda dolaşan sağ elimi geriye çekip sıkıca belini kavradım. Sarıldığım bedeni, bedenime yaklaştırdım. Bedendeki sıcaklık beni tam anlamıyla bitirmişti. Tendeki uyumu tarif edilecek kadar cesur değilim. Kollarımın arasındaki kelebeğin uçup gitmesine izin veremezdim. Benim sadece benim olmalı idi. O esnada bir boşluk hissettim Veda geriye doğru çekilmişti. Ben daha fazla zorlamadım çünkü durmam gerektiğini anlamıştım.
Belini bırakmadan boynuna sarıldım. Vücudu tamamen kollarımın ortasında idi. Sarılmak bitmiş yüzümüzü göle doğru çevirmiştik. Başını omuzuma yaslamıştı kollarını belime dolamıştı. Ölüm gelse ayıramaz cinstendi. Gündoğmuş güneş tepelerden aşağıya doğru süzülmeye başlamıştı. Rüzgar çıkmış sert esiyordu. Vücudundaki titreme Veda'yı ele geçiriyordu.
"Artık çadıra gidelim üşüyüp hasta olmanı istemem."
Sürekli konuşan kızın dili susmuş vücut diliyle konuşmaya başlamıştı. Başını onaylar şekilde salladı. Arkamızı dönüp çadırımıza doğru yürürken ayağımı sert cisme temas etmişti. Başım öne doğru eğdim ve gördüm ki öpüşme esnasında duyduğum ses Veda'nın bardağının sesiymiş. İçimdeki mutluluk kat kat artmıştı. Belki de ilk dokunan erkek ben idim. Bu durumu zamanla anlayacaktım çadırına kadar eşlik edip içeriye girmesini bekledim.Çok tuhaf ki ikimiz de konuşmuyor dillerde küskünlük vardı. Veda içeriye girdikten sonra çadırıma yönelip içeriye girdim. Uyku tulumumun üzerine uzanıp ellerimi başımın altına koyup gülümseyerek gözlerimi kapattım. Hayatımın aşkını bulmuş uykularım huzur dolu emin ellere teslim edilmişti. "Mutluluk nedir?
İnsanda nasıl duygular barındırıyordu?Aşkı tanımlayan cümleler var mıydı?İlla tatmak için yaşamak mı gerekiyordu?Bu soruların hepsini Veda'da toplamıştım . Benim mutluluğumun ve aşkın güzellik adına söylenecek bütün cümlelerin tek bir kalemde toplanmıştım. Büyük harflerle "VEDA" diye yazılır "AŞK" diye okunuyordu."
" Peki Zana ilk buse sonrasında aşkını itiraf ettin mi? "
"Yok edemedim. Sözle kurulan cümleler yoktu. Fakat gözlerde işten içe eriyen ve eriten bakışlar vardı. Ben uykudan gözlerimi korkuyla açtım. Benim gördüğüm düş müydü yoksa gerçekten ibaret miydi? Gözlerimi kapatıp yaşananları tekrar gözden geçirdim. Düş olmayacak kadar gerçek idi dokunduğum o açık kahverengi gözlere uzun uzun bakıp öpmüştüm. Kollarım vücudunu sarmış sıcaklığını tenimde hissetmiştim. Duymuş olduğum o heyecan ve sıcaklık hayal ürününden ibaret olamazdı. Yattığım yerden kalkıp giyinip dışarıya çıkıp esnedikten sonra etrafa göz gezdirdim. Aşkın bu den de güzel olduğunu bilmiyordum.Aldığım her nefes için Yaradan'a ne kadar şükretsem azdır. Özellikle Veda'yı karşıma çıkardığı için minnettardım. Mekanda sessizlik hakimdi. Güneş yükselmiş sıcaklığı tıpkı aşk kadar yakıcı idi. Güneşten gelen ışıklar gölün üzerinde beyaz yıldızlar oluşturmuştu. Işıl ışıl parıldayan yıldızlar ve ormandan yükselen hayvan sesleri ...Aşk kokan havayı gözlerimi kapatıp derin nefes alıp ciğerlerime çektim. Pas tutan kalbim çiçek açmaya başlamıştı. Dünyaya bakış açımı değiştirmiştim.
🌸İnsan baktığı her yerde cennetini yaşayabilirdi. Ben de cennetimi kör olmuşçasına yaşayabiliyordum. 🌸

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA
Teen FictionSon zamanlarda konuşulan cümle, "GİDENE Mİ ZOR KALANA MI?" Veda'yı okuduğunuzda aslında kullanılan cümlenin anlamı olmadığını farkına varacaksınız. Yaşanmış gerçek aşk varsa eğer bırakmak mümkün değildir. Aşkı dibine kadar yaşıyacağınız kitap geliyo...