***Laura'nın Ağzından***
Eve geldiğimizde, hiçbir şey söylemeden merdivenlerden çıkmaya başladım. İnanılmaz bir şekilde yorgun hissediyordum.
Son bir ay içerisinde aşırı derecede zayıflamıştım. Vücudum beni taşıyamayacak kadar halsizdi. Odama kadar yürüyebilmek için kendimi zorluyordum.
İçeri girdiğimde ilk işim kapıyı kapatmak ve yere çökmek oldu. Sırtımı arkamda duran kapıya dayadım ve bacaklarımı kendime çektim.
Her şey berbat bir şekilde gidiyordu. -A, yine kaçmıştı ve annem Ross'a her zamankinden daha fazla öfke duyuyordu.
Rahatlamak için derin bir nefes aldım ve kendimi toparlamaya çalışarak ayağa kalktım. Üstümü değiştirdikten sonra uyumayı planlıyordum.
Dolabımın karşısına geçtim ve bir pjama takımı çıkardım. Annemin kollarımı görmemesi için uzun kollu giymem gerekiyordu, zaten hava serin olduğu için sorun olmayacağını düşünüyordum.
Üstümü değiştirirken, gözüm aynadaki görüntüme takıldı.
Yüzüm, sanki vücudumdaki tüm kan çekilmiş gibi bembeyazdı. Gözlerimin altları ise uykusuzluktan morlaşmıştı. Kollarımın ve bacaklarımın çoğu yerinde çürükler, kesikler ve morluklar vardı. Karnımın üstü ise daha beter bir haldeydi. Her tarafta morluklar vardı.
Çok çirkin duruyordum.
Bu berbat halimle, Ross beni hala nasıl sevebiliyordu ki?
Onun da, sorunsuz bir kız arkadaş istediğine emindim.
Öz güvenli, güzel yüzlü, mükemmel bir vücuda sahip, sevilmeye layık birisi...
Kısacası, ben de olmayan her şeye sahip olan bir kız.
Gözlerim yanmaya başladığında, ağlamamak için kendimi tuttum. Yarın sabah gözlerim şişik bir şekilde uyanmak istemiyordum.
Kendimden nefret etmeme neden olan boy aynasına arkamı döndüm, ve üstümü giymeye devam ettim.
İşim bittikten sonra, nereye koyduğumu hatırlamadığım telefonumu aramaya başladım. Çok sık telefon kullanan birisi değildim. Çoğu zaman, telefonumu yanıma bile almazdım.
En sonunda telefonumu bulabildiğimde, yatağıma oturdum ve mesaj olup olmadığını kontrol ettim.
Beş dakika önce, Ross dan gelmiş bir mesaj vardı.
Eve geldin mi? -Ross
Mesaj atmanın kuru kalacağını düşündüm ve rehberime girip Ross'u aradım.
Biraz çaldıktan sonra telefon açıldı.
"Laura?"
"Merbaha... Yanlış bir zamanda mı aradım? Biraz geç açtında."
"Yok, hayır. Tuvaletteydim, duymamışım." Bir anda ne söylediğini fark etmiş gibi düzeltmeye çalıştı. "Sanırım bunu söylemem biraz tuhaf oldu..."
Konuşmayı bitirmesiyle gülmeye başladım.
"Gülüşünü çok seviyorum." Gülümsediğini belli eden bir ses tonuyla konuştu.
Yüzümün kızarması ile birlikte, telefonun ucundan beni göremediği için şükrettim. Bu halime bakıp gülmesi, daha da fazla kızarmama neden olurdu.
"Şey, annemin bugünkü davranışı, umarım ailen için bir sorun olmamıştır."
"Bu konu hakkında pek fazla konuşmadılar, ama unutulup gideceğine eminim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Çocuk
FanfictionYağmur damlaları saçlarımdan dudağıma doğru süzülürken sadece gözlerimin içine bakıyordu. ''Seni seviyorum.'' Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Yüzüne daha çok yaklaşıp cevap verdim. ''Ben de seni seviyorum.'' Yüzünde kocaman bir gülümseme oluşurken, ara...